Akdeniz Bölgesi

KÖYCEĞİZ
Köyceğiz, portakal ve sebze bahçeleri arasına kurulu beyaz badanalı, kırmızı kiremitli evleri, yemyeşil bahçeleri ile sakin ve şirin bir tatil yöresi.
Köyceğiz çöküntü gölünün çevresinde yer alan farklı nitelikteki yeryüzü şekillerinden oluşuyor. Sahil şeridi ise yaklaşık 4.5 km. uzunluğunda bir kıyı okundan oluşuyor. Köyceğiz Gölü, 10 km. uzunluğunda, sazlıklarla kaplı, nehir görünümündeki labirente benzer dar bir kanalla Akdeniz’e bağlanıyor. Su kayağı, kano, yelken, su bisikleti, kürek gibi su sporlarının yapılabildiği Köyceğiz Gölü’nün derinliği 25-150 metre arasında değişiyor.

Köyceğiz, Muğla’ya 75 km. uzaklıkta yer alıyor.
DALYAN
Dalyan, deniz kenarında değil, ama hem denizi, hem de gölleri var… Kenarında kurulduğu yoğun sazlıklarla 10 kilometre uzunluğundaki labirenti andıran ve Köyceğiz Gölü’nün sularını Akdeniz’e boşaltan doğal su kanalı, bölgenin en önemli özelliklerinden biri.
Dalyan doğal su kanalı; suları filtre eden gür ve yüksek sazlıkları, bu sazlıklarda yuva kurmuş 150 civarındaki değişik kuş türleri, dünyada eşine az rastlanır Günlük ağaçları, değişik sünger çeşitleri, yüzlerce çeşit tatlı su balıkları, çok çeşitli kelebek ve bitki türleri ve özellikle nesli tükenmekle karşı karşıya kalan ve bu nedenle de özel koruma altına alınmış Caretta Caretta Kaplumbağaları gibi ekolojik özellikleri bakımından olağanüstü bir doğa harikası.

Dalyan’a direkt otobüs seferi yok. Ortaca üzerinden Dalyan’a ulaşabilirsiniz.
İZTUZU PLAJI
Dağlardan başlayıp, Dalyan Deltası’nın ağzını kapatan plajın kumları altın rengi ve incecik. Deniz ise kristal berraklığında.
İztuzu Plajı, Köyceğiz Gölü’nü denize bağlayan kanalın ağzından başlayarak 5400 metre boyunca uzanıyor. Sahilde soyunma kabinleri dışında hiçbir yapılaşmaya izin verilmiyor. Bu sahili yurt edinen Caretta Caretta Deniz Kaplumbağalarını rahatsız etmemek için hava karardıktan sonra sahile inmek yasak. Ayrıca yumurtalara zarar verilmemesi için kumsala köpek gibi hayvanları getirilmesine ve işaretli yerlere şemsiye saplanmasına izin verilmiyor.

İztuzu Plajı, Dalyan’a 12 kilometre uzaklıkta.
CARETTA
Deniz kabukluları, deniz anaları, deniz boğaları ve sünger çeşitleriyle beslenen ve Akdeniz havzasında yoğun olarak yalnız Dalyan ve çevresinde görülebilen Caretta-Carettalar, genel olarak 70-160 kilogram ağırlığında, 90-115 santimetre boyunda, kabuğu toprak, karın kısmı ise turuncu (oranj) renginde olan çok sevimli deniz kaplumbağaları.
Her yumurtlayışlarında 80-100 yumurta yapıp tenis topu büyüklüğündeki yumurtalarını, hantal vücutlarını güçlükle çıkarabildikleri İztuzu kumsalında 40-60 santimetre derinliğinde açtıkları çukurlara gömerek tekrar denize dönüyorlar. Bırakılan bu yumurtaların pek çok doğal düşmanı var. En önemlisi tilkiler. Yumurtadan çıkan yavru kaplumbağalar, eğer çevrede herhangi bir kuvvetli ışık kaynağı veya benzerleri mevcutsa, yönlerini şaşırarak deniz yerine, kesinlikle ölmelerine neden olabilecek yanlış hedeflere yöneliyor. Bu nedenle güneş battıktan doğuşuna kadarki zaman aralığında İztuzu kumsalında ateş yakmak, el lambası veya başka bir ışık kaynağı kullanılması yasak.
EKİNCİK
Kürkçüler Köyü olarak da anılan Ekincik, Marmaris ile Dalyan arasında çok özel bir koy, çok özel bir cennet.
Kalabalık tatil merkezlerinden kaçan tatilzedelerin huzur bulmak, dinlenmek için adeta sığındıkları Ekincik, aynı zamanda Mavi Yolculuk rotalarının vazgeçilmez duraklarından. Ekincik, dünyaca ünlü öyle bir cennet ki her an dünyaca ünlü bir film yıldızı ile karşılaşabilirsiniz. Prenses Caroline’den Prens Charles’a, Sting’ten ünlü aktör Dustin Hoffman’a kadar birçok ünlü Ekincik ziyaretçilerinden.
Ekincik çevresinde yer alan Karaçay Koyu ve Semisçe’de teknecilerin gözdelerinden.
Ekincik Koyu’nun doğu tarafında kalan bir başka burun ise, ortasında küçük bir teknenin geçebileceği büyüklükte açıklık bulunan “Delikli Burun”… Üzeri çam ağaçlarıyla kaplı bu burun, sualtı dalışları için mükemmel bir manzaraya sahip.
SULTANİYE KAPLICALARI
Türkiye’nin en yüksek (98.3) radyoaktif kaplıcası olan Sultaniye Kaplıcası, Endonezya’daki kaplıcadan sonra ikinci sırada yer alıyor.
Ilıca suyunun bel ağrısı, romatizma, siyatik ruhi yorgunluklar, cilt ve kadın hastalıkları tedavisinde etkili olduğuna inanılıyor.
Sultaniye Kaplıcaları Köyceğiz’e 20, Dalyan köyüne 4 kilometre uzaklıkta.
ÇAMUR KAPLICASI
Gelgirme” adı verilen çamur banyolarının cildi güzelleştirdiği söyleniyor.
Çamur havuzlarından alınarak vücudun her yerine sürülen çamurun bilimsel açıdan hiçbir faydası olmadığını, ancak cilde sürülen çamurun fiziksel değişiklik ve animasyon yarattığı söyleniyor.
DALAMAN ÇAYI
Dirmil yakınlarındaki Kocaş dağından doğan, antik ismi İndos olan Dalaman Çayı Marmaris ve Fethiye arasında yer alıyor.
Toplam uzunluğu 229 kilometre. Batı Toroslar’ın Göktepe ve Yaylacık dağlarından inen kolların birleşmesiyle büyüyen çay, dar ve derin bir vadi içinde akarak, Ortaca’nın 8 kilometre güneyinden denize dökülüyor.
Doğal kireçtaşı ile beslenen berrak bir görüntüsü olan çay her zaman ılık ve turkuaz mavisi renginde.

RAFTING
Yıl boyu rafting yapılabilen Dalaman Çayı’nın su seviyesi, özellikle eylül ve ekim aylarında yükseliyor. Küçük şelaleler yaparak akan su yer yer geçitler arasında devam ediyor. Bu geçitler Akköprü köyü üzerinde nehri iki bölüme ayırıyor. Farklı zorluk derecelerinde iki ayrı etabı bulunan Dalaman Çayı’nın üst etabı 3. zorluk derecesinde ve bu etap rafting botlarıyla geçilebiliyor. Alt bölümde kalan 2. etap ise “river-kayaking” olarak adlandırılan küçük botlarla geçiliyor ve ilk kez deneyenlere tavsiye ediliyor.
SARIGERME
Sarıgerme, her yerde rastlanmayan doğası, yöresel özellikleri ve çevre zenginliğiyle tatilcilerin gözdesi.
Muğla’nın Ortaca ilçesine bağlı Sarıgerme’nin 7 kilometre uzunluğunda sığ ve geniş bir kumsalı var. Günbatımında mavi yolculuğa çıkan yatların gecelediği Sarıgerme, “Yatların uyuduğu sahil” olarak da anılıyor. Tarihte Pisilis antik kenti kuruluymuş bu sahillerde. Kent şimdi kumların altında yaşamaya mahkum edilmiş. Kumsal ve deniz içinde taş veya çakıl olmadığı gibi, çocukların bile yüzebileceği sığlıkta metrelerce devam ediyor. Kıyı şeridinde ve su içinde kilometrelerce yürümek mümkün. Çevrede görülecek yerlerin başında ise “Aşı Koyu” geliyor. Ovacık köyü üzerinden toprak yolla ulaşılan köy, Dişibilmez – Karaburun arasında yer alıyor. Çevre kum sahili, kayalıklar ve çam ağaçlarıyla kaplı. Aşı Koyu, yatların da başlıca uğrak yeri.

Sarıgerme; Dalyan’a 22 km. uzaklıkta.
SarsIla Koyu
Dalaman’a 12 kilometre uzaklıktaki korunaklı ve sakin bir koy olan Sarsıla Koyu, mavi yolculuğa çıkan tekne ve yatların uğrak yerlerinden biri.
Çamlarla denizin kucaklaştığı, hiç bir yapılaşmanın olmadığı tertemiz deniz ve kumsala sahip koyun tek kusuru, karayolunun kötülüğü. Arazi aracınız yoksa hiç denemeyin. Havaalanı yolundan Kabukarkın köyü üzerinden geçilerek gidilen stabilize orman yolu, Dalaman çayının kollarından Tersakan çayının yanından ve denize bağlantılı kükürtlü bir çok gölün çevresinden geçiyor. Son derece keyifli görüntülerin eşlik ettiği yolculuk Sarsıla koyunun zirvesine ulaştığında gerçekten de sarsıcı bir panoramaya dönüşüyor.

Sarsıla Koyu, Dalaman’a 12 km. uzaklıkta.
GÖCEK
Göcek koyları ve adaları, dünyanın ve Türkiye’nin “yüksek sosyete”sinin buluşma noktasını oluşturuyor.
Göcek’te turizm hemen tümüyle marina çevresinde yaşanıyor dense yeri. Lokantalar ve alışveriş mağazaları hep iskele çevresinde. Yürüyüş yolu, oturma grupları ve çevre düzenlemesiyle Göcekliler ve yerli-yabancı turistler denizle iç içe… Biraz ilerleyip 7 kilometre öteye gidecek olursanız, sakin, tertemiz kıyılara rastlayabilirsiniz.
Fethiye Körfezi’nin dayanılmaz güzellikteki doğası ve günük, çam, zeytin, piren makilerinin rüzgara karışan kokusuyla baş döndüren bu bölge, çeşitli antik kentlerin de kucağında bulunuyor. Her türlü deniz sporuna imkan tanıyan Göcek çevresindeki durgun denizde, Dalyan ve Köyceğiz’den gelen Nil kaplumbağasına da rastlanıyor. Yatlar için her türlü servisin verildiği üç marina var Göcek’te.
FETHİYE / ÖLÜDENİZ
Aydınlıklar Ülkesi’nin el değmemiş bakiresi” Fethiye, Akdeniz’in içinde irili ufaklı adaların serpiştiği Fethiye körfezinde, arkası çam ormanlarıyla çevrili bir koyda yer alıyor.
Çevresindeki doğal ve tarihi yerler büyük rağbet gören Fethiye, yerli ziyaretçiler dışında dünyanın birçok yerinden gelen turistleri de ağırlıyor. Bilhassa Türkiye’nin en doğal plajı olan Ölüdeniz’de pek çok spor aktivitesi ve etkinlikler yapılıyor. Dünyaca ünlü Hava Olimpiyatları, Türkiye Yelken ve Kürek Yarışmaları bunlardan bazıları. Dünya’da tandem paraşütçülüğe en uygun 2’inci dağ olan Babadağ da Ölüdeniz sahili üzerinde yer alıyor. Kıyılara kadar uzanan yemyeşil çam ormanları, içinde yeşilin, mavinin ve morun her tonunun görülebileceği ılık denizi, uzun kumsalı ile Ölüdeniz, gerçek bir dünya harikası.
Fethiye’ye 14 km. uzaklıkta yer alan Ölüdeniz, çamların arasında uzanan yoldan sonra birden bire karşınıza çıkan mavisiyle adeta büyüleyici. Belcekız koyu ve bu koyun içinde uzanan kumsalı yürüdüğünüzde, eşsiz Ölüdeniz’i görürsünüz. Dibinde tek bir yosun bile görünmez. Bembeyaz kumlarla örtülüdür. Su ve dibindeki kumların kırdığı ışık, meşhur turkuvaz rengini verir Ölüdeniz’e…
ONİKİ ADALAR
Birbirinden güzel, sayısız koylarla süslü Kapıdağ Yarımadası ve adalardan oluşan, balıkçıların “Karanlık İçi” olarak tanımladıkları bu bölge mavi yolcuların uğrak yeri.
Fethiye ve Göcek ‘ten düzenlenen günübirlik turlarla da ulaşılan Yassıca Adalar, Hamam Koyu, Kurşunlu Koyu, Yavansu, Bedri Rahmi Koyu, Tersane Adası, Göbün Koyu, Boynuzbükü, Göcek Adası, Domuz Adası, Zeytin Adası ve Kızıl Ada’ya yörede “12 Adalar” deniyor. Şövalye Adası için Fethiyelilerin yazlık dinlenme yeri demek mümkün. Tersane Adası, Fethiye Körfezi’nin en büyük adası… Belceğiz Körfezi’ndeki Gemile (St.Nikola) ve Karacaören adlarında iki küçük ada daha var, bunlar oldukça ıssız.
KIDRAK – FARALYA
Belcekız’ın 3 kilometre güneyindeki koy, sık çam ağaçları, temiz kumsalı ve berrak denizi ile ideal bir günübirlik dinlenme yeri. Kıdrak yolunun devamındaki şirin sahil köyü Faralya, vahşi doğası, elverişli iklimi, sıcakkanlı insanları ve tüm çekiciliği ile gezginlerin uğrak yeri…
SAKLIKENT
Saklıkent, 18 kilometre uzunlukta, yüksekliği yer yer 600 metreyi bulan benzersiz kanyonun içerisine gizlenmiş bir doğa harikası.
Dimdik sarp kayalıkları, çınar ağaçları, pırıl pırıl akan coşkulu kaynak suları ile, doğa tutkunları için dağcılık, yürüyüş, yüzme olanakları sunan eşsiz bir turizm merkezi Saklıkent.
Çay yaz-kış öylesine deli gibi akıyor ki, akıntıya karşı ilerlemek mümkün değil. Çayın üzerinde kanyon duvarına tutturulmuş tahta iskeleler kurulu. İskeleden tek sıra halinde ilerliyor ve çayın patladığı yere ulaşıyorsunuz. İşte tam bu noktadan sonra, her 10 metrede değişik bir yapı sergileyen gizemli kanyonun derinliklerine doğru yol alıyorsunuz. Bazen çatlak iyice daralıyor, hatta gökyüzü görünmez oluyor. Zeminde çamur rengi sular, yer yer odacıklar ve kademeli yükseklikler, 18 kilometre boyunca sürüyor.
Saklıkent; Fethiye’ye 50 kilometre uzaklıkta.
KELEBEKLER VADİSİ
Adını rengarenk kelebeklerden alan vadi bir doğa harikası.
Ölüdeniz ‘den 3-4 mil uzaklıkta, etrafı 350 metre yükseklikte dağlarla çevrili bu ilginç kanyon adını, temmuz-eylül ayları arasında görülen “Jarsey Tiger” türü kelebeklerden almış. Duvarlarının cennete dokunduğu söylenen Kelebekler Vadisi, dik ve derin bir vadi tabanındaki 10 hektarlık düzlükte yayılıyor. Vadiye karadan tek iniş yolu var. İkinci alternatif de meşhur patikasından veya deniz yoluyla gelmek. Vadi, tam deniz seviyesinde. Burası, kelebeklerinin yaklaşık tamamının bir arada bulunduğu bir açık hava müzesi gibi. “Arctidae” familyasının en güzel üyelerinden “kaplan kelebeği” cinsinin yüzlerce kelebekle koloni halinde bulunması (özellikle haziran ve ekim aylarında) izleyenleri hayran bırakıyor. Yaz-kış akan küçük şelale, geniş kumsal, tertemiz deniz, pırıl pırıl çakıl taşları ve çevreyi süsleyen pembe zakkum çiçekleri ile küçük bir yeryüzü cenneti olan koy, dünya gezginlerinin buluşma yeri. Sahildeki tek yapı, vadinin konuklarının yemek ve içecek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulmuş ahşap bir restoran.
Vadiye adını veren kelebeklere ulaşmak için otlar, böcekler ve kelebekler arasında zorlu bir yolculuk yapıyorsunuz. Pırıl pırıl akan şelale altında sonu duş alarak biten yolculuk, sizi rüya alemine sürüklüyor.
PATARA
Patara 18 km. uzunluğu (en dar 280 m., en geniş bölümü ise 1500 m.ye ulaşan ölçümü) ile Türkiye’nin en uzun kumsalına sahip. Koruma alanı ilan edilen Patara plajı Caretta-Caretta deniz kaplumbağalarının üreme alanı.
Bölgede, Caretta-Caretta’ların üreme dönemlerinde kaplumbağaların ekolojik ortamlarının devamı için, koruma tedbirleri titizlikle uygulanıyor.
Çölü anımsatan kumları, tertemiz denizi ve çam ormanlarıyla ünlü yöre, bünyesinde birçok sürprizi saklıyor. Fakat Patara antik kentinin büyük bir bölümü, rüzgarlarla bir yerden bir yere taşınan kumlar altında saklı. Kum taşınmasını önlemek amacıyla geliştirilen bir proje dahilinde iklime uygun dikilen akasya ve bitki türleri bölgeye ayrı bir güzellik katarken; koyu pembe çiçekli zakkumlar, çam ağaçlarıyla bütünlük sağlıyor. Alabildiğine geniş, uzun ve vahşi kumsalda rüzgar, denizde ise dalga hiç eksik olmuyor. Akdeniz’in sayılı temiz denizine sahip Patara’da sahile vuran dalgalar vücutta jakuzi etkisi yaparken, kulaç atmaya çabalamaktan yorgun düşüyorsunuz. Patara’nın kum yapısı oldukça ilginç. Binlerce yıl önce temiz denizlerin göstergesi olan bir çeşit mikroorganizma ürünü kumlar üzerinde kum kürü yapanlar, ağrı ve sızıdan kurtuluyorlar.
Patara; Kaş’a 41 km. uzaklıkta yer alıyor.
KALKAN
Kaş’a bağlı bir belde olan Kalkan, görülmeye değer bir koyun kıyısında kurulmuş. Geleneksel beyaz renkli evleri, kepenkleri, çiçek fışkıran balkonları ile Kalkan alabildiğine huzurlu bir yöre.
Kalkan’a 2 km. uzaklıktaki Güvercinlik Deniz Mağarası, çok sayıda güvercini barındırması nedeniyle bu adı almış. Bu mağaraya Kalkan’dan hareket eden teknelerle ulaşabilirsiniz. Görülmeye değer.
Denizden yüksekliği 500 m. olan Bezirgan Yaylası ise Kalkan’a seyahat edenlerin görmesi gereken yerlerden sadece biri. Acentelerin düzenledikleri turlarla buraya ulaşmak mümkün. Bezirgan’da muhteşem bir manzara sizi bekliyor. Altınızda minik minik adalarla kendinizi uçakta gibi hissediyorsunuz. Avuç içi kadar görünen Kalkan koyundaki çam ormanı arasından zirveye doğru 20 km. çıkınca yol ikiye ayrılıyor. Soldaki yolla Bezirgan Köy’üne ulaşılıyor. Köyün sınırında dik, saç kaplı çatıları olan küçük ahşap evler var. Birbirine çok yakın ahşap merdivenli bu iki katlı evler, buğday saklamak için kullanılıyor. Turistler için köy çevresi ve Bezirgan-Amber arası at turları düzenleniyor.
Kalkan; Kaş’a 25 km. uzaklıkta.
KAŞ
Kaş, çevresinde yer alan antik kalıntıları, Akdeniz derinliklerinin ipuçlarını taşıyan dalışları, doğa yürüyüşleri, yamaç paraşütü, değerli taşları andıran adalara yapılan Mavi Yolculuk ve tekne turları, leziz deniz ürünleri ve kokulu otlarla tatlandırılan yöresel yemeklerden oluşan mönüsü ile, zenginlikleri saymakla bitmeyen düşsel bir mekan…
Denize kıvrım kıvrım uzanan bir yarımadanın içinde kalan koya kurulmuş belde, günümüzde tatilcilerin gözde merkezlerinin başında yer alıyor. Sapsarı kum ve mavi denizin buluştuğu kumsallar, Kaş’ın benzersiz plajlarının adresleri. Küçükçakıl, Büyükçakıl, Akçagerme ile Limanağzı yüzme tutkunları için ideal yerler. Bir doğa harikası olan Kaputaş plajı, Kaş’a 19 km. uzaklıkta. Kaputaş Plajı’ndan 500 metre ötedeki Mavi Mağara’ya ancak deniz yoluyla ulaşılabiliyor. En önemli özelliği ise su altından yansıyan güneş ışığında buluşan yeşil ile mavinin dayanılmaz çekiciliği.
Yola özel araçla çıkanlar gerek Antalya, gerekse Muğla-Fethiye üzerinden Kaş’a güzel manzaralı ve rahat bir yolculukla ulaşabilirler.
KEKOVA / SİMENA
Doğa ile tarihin bütünleştiği ve turkuaz denizin binlerce koyla çevrildiği bir yeryüzü cenneti Kekova.
Tüm bölge Kekova Adası’ndan dolayı Kekova adıyla anılıyor. Kekova bölgesinin bu koyları, her mevsimde doğal liman görevi üstlendiği için yatçıların en favori kıyıları aynı zamanda. Kekova Adası depremlerle kısmen suya batmış olduğu için batık şehir olarak da anılıyor. Batık şehir üzerinden teknelerle geçerken su altında kalan şehrin izlerini ve merdivenleri görebilirsiniz. Bölge koruma altında alınmış ve buradan dalmak yasak. Eski Simena antik kenti üzerine kurulmuş olan Kaleköy (Simena), bir yarımada. Ulaşım teknelerle sağlanıyor. Güzelliğini, tarihi, denizi ve güneşinden alan Kaleköy’e Üçağız’dan deniz yoluyla da ulaşılabiliyor. Kıyıdaki iskelelerden birisine yaklaştıktan sonra evlerin içinden ve bahçelerinden geçerek yukarıdaki kaleye ulaşılıyor. Özellikle tepedeki kaleden Kekova Adası’nın ve koyların nefis görünüşü büyüleyici güzellikte.
Kekova’ya kara ya da deniz yoluyla direkt ulaşım mevcut değil. Ulaşım Kaş limanından tekne kiralanarak sağlanıyor.
ADRASAN
Eski adıyla Adrasan yeni adıyla Çavuş, 2 kilometre uzunluğundaki kumsalıyla tatilcilerin akın ettiği bir cennet köşe.
Denizi, sığ olduğundan yüzme bilmeyenler ve çocuklar için çok uygun. Su içinde yüzerken minik balıkların vücudunuza dokunduğunu hissedebilirsiniz. Adrasan’a 1 saat uzaklıktaki Suluada, Sazak ve Ceneviz koyları teknelerin uğrak yerleri.
Yöre, Helenistik çağdan izler taşıyor. Yıllarca Sit alan olması nedeniyle beton yığınına dönüşmeyen beldede sörf, su kayağı gibi aktiviteleri gerçekleştirebilirsiniz.
Antalya yönünden Adrasan’a ulaşmak için Ulupınar’dan Olympos yoluna girmek gerekiyor. Yaklaşık 8 km.lik virajlı bir yoldan sonra Çavuş köyü yönüne dönen yol, Adrasan Koyu’nda son buluyor.
OLYMPOS / ÇIRALI
Olympos, sahip olduğu tarihsel değerlerinin yanı sıra, 3200 metrelik sahili, endemik bitkileri, Caretta Caretta’ları, Chimera’sı, tüm sportif etkinliklere olanak veren muhteşem doğası ve pansiyon olarak kullanılan meşhur ağaç evleri ile tüm dünyada haklı bir üne sahip.
Olympos, Sit alanı kapsamında olduğu için antik alan ve çevresinde yapılaşma yasak. Anayoldan portakal ağaçlarının kokusu eşliğinde Olympos’a indiğinizde bungalov tipi ağaç evlerle karşılaşıyorsunuz. Burası gezgincilerin en önemli durağı. Yörede yapılaşma yasak olduğu için konaklama bu ağaç evlerde yapılıyor. Antik kentin içerisinden yaklaşık 10 dakikalık bir yürüyüş sonunda plaja ulaşabilirsiniz.
Çıralı’nın küçük beyaz taşlarla bezili kumsalı ve masmavi denizi tatilcilerin ilgisini çekiyor. Kilometrelerce uzanan kumsalda diğer tatil yerlerinden farklı olarak oldukça tenha. Çıralı plajı aynı zamanda Caretta Caretta’ların yumurta bıraktıkları kumsallarımızdan. Bu nedenle geceleri kaplumbağaları rahatsız etmemek için plaja girmek yasak.
Antalya’dan kalkan minibüslerle Olympos sapağına kadar gidebilirsiniz. Bu sapaktan da taksi ya da yaz aylarında çalışan minibüslerle Olympos’a ulaşmak mümkün.
CHİMERA YANARTAŞ
Çıralı’dan 2 kilometre kuzeye gittikten sonra karşınıza “U” harfini andıran küçük bir dağ gelecek. Yolun bittiği yerde çam ormanları başlıyor. Buradan itibaren küçük kırmızı noktalarla işaretlenmiş patikayı takip ederek yarım saatlik bir yürüyüş sonunda denizden 250-300 metre kadar yükseklikte kayaların kendinden yandığını göreceksiniz.
Anadolu mitolojisinde oldukça geniş yere sahip ateşler topluluğunun 3500 yıldır yanmakta olduğu belirtilmekte. Tahtalı Dağı’ndaki bu yerde yaz – kış yanan ateşin, bir ejderin ağzından çıktığı dilden dile dolaşsa da, asıl sebebi yanıcı bir gaz. Yeraltından sızan gazın tutuşturduğu Yanartaş’ın oluşumuna dair birçok efsane anlatılıyor.
KEMER
Deniz, kum, güneş ve tarihin yanyana geldiği eşine az rastlanır güzellikte tatil beldesi Kemer.
Kemer’in başta gelen çekiciliklerinden birisi de doğal güzelliği. Deniz, orman ve dağlar bir noktada birleşerek seyrine doyum olmayan bir görüntü oluşturuyor. Akdeniz’in turkuaz rengi kıyılarında tekneyle çevre turlarına çıkabilir, jeep safarilerine katılarak Toros dağlarının patikalarında farklı heyecanlar yaşayabilirsiniz. Kemer’in bu geziler kadar ilgi gören bir başka zenginliği de yöredeki mağaraları.
Kemer, İstanbul’a 770, Ankara’ya 590, İzmir’e 515, Antalya’ya 42 km. uzaklıkta.
GÖYNÜK KANYONU
İlginç mağaralar, kanyonlar, endemik bitki türlerine sahip olan Göynük, dağ turizmine ve doğa sporlarına uygun yapısıyla da dikkat çekiyor.
Göynük Beldesi’nin yaklaşık 15 kilometre yukarısında kalan kanyona ulaşmak için jeep safariler düzenleniyor. Kanyonda sabahın erken saatlerinde rehberler eşliğinde çam ormanları içerisinde trekking yapabilirsiniz. Harika bir manzara eşliğinde yaklaşık 1 saat yürüyerek kanyona vardığınızda, daha ileriye ulaşabilmek için suya girmek zorundasınız. Kanyonun kaynağına vardığınızda göreceğiniz manzara karşısında büyüleneceksiniz.
ÇAMYUVA
Çamyuva Antalya’nın güney batısında yer alıyor. Çamyuva gerçekten de çamlar içinde bir kasaba.
Çamyuva’nın batısında Tahtalı Dağı, güneyinde Phaselis antik kenti ile Tekirova beldesi bulunuyor. Çevre turizm için gerekli olan deniz, güneş, tarihi yerler, yeşilin bin bir çeşidine ve nitelikli konaklama tesislerine ev sahipliği yapıyor.
TEKİROVA
Bu şirin Akdeniz köyü Toroslar’ın uzantısı olan Olympos (Beydağları) dağlarının hemen eteklerinde kurulmuş.
Yaklaşık 5 km’lik sahil şeridi ile dağların arasında yeşilin her türlü tonunu görmek mümkün. Çam ormanlarının içinde yer alan 500-600 senelik çınar ağaçları, portakal, limon, mandalina ve nar bahçeleri Tekirova’ya doğanın kadar cömert davrandığını gösteriyor. Olympos’un zorlu zirvesinden bakıldığında, karşıda beliren manzaranın gerçek olduğuna inanmak güç.
Kemer’e 17 km. uzaklıkta yer alıyor.
KURŞUNLU ŞELALESİ KURŞUNLU
Antalya’nın Aksu ilçesindeki Kurşunlu Şelalesi yaz-kış gezginleri ve piknikçileri ağırlarken; içindeki 7 gölette yer alan 100’ün üzerinde kuş çeşidi ve ender bitki örnekleriyle görsel lezzetler sunuyor.
Kaktüsler, bitki tünelleri ve suya doymuş anıt çınar ağaçları arasında devam eden yürüyüşte, su sesi ve zümrüt yeşili bitkiler gözünüzü ve ruhunuzu dinlendiriyor.
DÜDEN ŞELALESİ
Şelalenin döküldüğü yer ve yemyeşil piknik alanıyla çarpıcı bir panoramaya sahip.
Düden Şelalesi iki kez harikalar yaratıyor. Birincisi Lara Plajı yolunda, Antalya’dan 8 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Burada Düden Suyu büyük bir gürültü ile 50 metre yükseklikteki falezlerden denize dökülüyor. Düden suyunun Antalya’nın 15 kilometre kadar kuzeyinde “Düdenbaşı Şelalesi” denilen diğer bir çağlayanı bulunuyor. Çağlayanın arkasına doğru uzanan bir de mağara mevcut. Mağaranın oyuklarından, Düden Çağlayanı’nı bambaşka algılıyor, günün yorgunluğunu atıyorsunuz.
Antalya’ya 8 km. uzaklıkta yer alıyor.
KÖPRÜLÜ KANYON
Köprülü Kanyon Milli Parkı, doğal güzellikler ortasında zengin bitki örtüsüne sahip bir vadide yer alıyor.
Kanyon, Köprü Irmağı boyunca 14 kilometre boyunca uzanıyor ve bazı yerlerde 400 metre derinliğe ulaşıyor.
Roma devrinden kalma Köprü Irmağı üzerindeki kanyonda yer alan Oluk Köprüsü ve Kocadere Deresi üzerindeki Büğrüm Köprüsü antik dönemlerin mühendislik harikaları.
Park, aynı zamanda kızılcam, karaçam, sedir, köknar, meşe çeşitleri ve yabani zeytinlikler ile yaban hayatı açısından zengin bir bitki örtüsüne sahip. Ön Asya’daki en büyük Akdeniz servi ormanı, Köprülü Kanyon Milli Park sınırları içinde yer alıyor. Bu zengin doğal ortam, yaban hayatının gelişmesine de olanak tanımış ve park, çok sayıda yabani hayvanın da barınağı olmuş. Parkın sınırları içinde alageyik, yaban keçisi, yaban domuzu, ayı, kurt, tavşan ve çeşitli kuş türleri mevcut.

Antalya’ya 85 km. uzaklıkta yer alıyor.
KÖPRÜÇAY’DA RAFTİNG
İki tarafı dik, çıkılması hemen hemen imkansız olan kanyonlardaki yeraltı suları ile beslenen Köprüçay, Türkiye’nin en güzel doğal alanlarından birisini oluşturuyor.
Raftin yapanlar Oluk Köprü’nün yaklaşık 100 metre alt tarafında, suyun durgun olduğu ve nehrin cep yaptığı alandan başlayarak; Oluk Köprü’ye varıyor.
GÜLLÜK DAĞI
Antalya’nın kuzeyinde, Toroslar yamaçlarında yer alan Güllük Dağı Milli Park alanı, Termessos antik kentini de içinde barındırıyor.
Güllük Dağı’nın sarp kayalıkları, duvarları 600 metreye kadar yükselen Mecine Kanyonu gibi jeomorfolojik güzelliklerinin yanında, Akdeniz iklim tipinin bitki topluluklarını sergileyen orman ve maki örtüsü dikkat çekici. Dağ keçisi, alageyik ve şah kartal gibi nadir yaban hayvanı türlerini görebileceğiniz parkta, halka açık piknik ve kamp alanları da bulunuyor. Nisan ve Aralık ayları parkı ziyaret etmek için en uygun zamanlar.
Park, Antalya’ya 34 kilometre uzaklıkta.
BAKIRDAĞLARI
Antalya ile Fethiye arasında bulunan “Likya Bölgesi”, tarihi ve turistik birçok değerlerinin yanı sıra yöreyi tümüyle kaplayan ve kendi aralarında 4 bölüme ayrılan “Beydağları” ile ünlü.
En yüksek noktası 3070 metre ile “Kızlarsivrisi” olan Beydağları, “Tahtalıdağlar”, “Bakırdağları”, “Merkezi Beydağları” ve “Güneybatı Bölümü Beydağları” gibi alt katagorilere ayrılıyor. Bakırdağları adını, yaz ve bahar aylarında güneş doğarken dağların yüzeyine vuran bakır kırmızısı güneş ışınlarından alıyor.

SAKLIKENT
Denize en yakın kayak merkezi. Yolun son 7 km.si hariç tümü asfalt. Saklıkent’e taksi, minibüs ve otobüslerle ulaşabilirsiniz. Kayak mevsimi ocak-mart arası. Merkezde iki teleski var. Teleskilerden biri 690 m., diğeri ise 800 m.’ye ulaşıyor. Kayak, kayak ayakkabısı ve baton kiralayabilirsiniz.
Antalya’ya 50 km. uzaklıkta yer alıyor.
SİDE/MANAVGAT

Denize uzanmış bir burun üzerinde kurulan Side tarihle iç içe bir kent görünümünde. Güneyinde yer alan Sorgun ve Titreyengöl, çam ağaçlarının arasında kalan altın rengi kumsallarıyla deniz ve güneş meraklılarını cezbediyor.
Manavgat, tarihi yörelerin yanı sıra rafting, jeep safari, yamaç paraşütü gibi outdoor olanakları ile Akdeniz’in önde gelen merkezlerinden biri. Manavgat Çayı, Manavgat’ı ikiye bölüyor. Çay üzerindeki gezinti tekneleri, Manavgat’tan başlayarak şelaleye ve boğaza günübirlik turlar düzenliyorlar. Side’den çıkıp doğuya yöneldiğinizde sırtını ormanlara dayamış müthiş kumsalıyla Sorgun’a ulaşırsınız. Orman içindeki yürüyüş parkurlarını kullanabilir; gezinti için çevredeki çiftliklerden at kiralayabilirsiniz. Sorgun’dan doğuya devam edildiğinde bir süre sonra Side’nin en popüler tatil merkezi olan Titreyengöl’e ulaşılıyor. Titreyengöl aslında bir göl değil. Manavgat Çayı’nın bir kolunun denize dökülmeden önce epey genişlemesi ve akıntısının yavaşlaması ile göle benzemiş. Rüzgârda suyun ürperişiyle de bu adı almış. Manavgat Çayı’na ve orman içine doğru yürüyüş yapabilirsiniz.
Side; Antalya’ya 75 km. uzaklıkta yer alıyor.
MANAVGAT ÇAYI’NDA RAFTİNG
Batı Torosların doğu yamaçlarından doğan 90 km. uzunluğundaki Manavgat Çayı, ovaya girmeden önce sert konglomera tabakalarının üzerinden geçip, Manavgat Şelalesi’ni oluşturarak Akdeniz’e dökülüyor.
Zorluk derecesi yüksek olan Manavgat Çayı amatör gruplar için tehlikeli. Rafting, Şahap Köprüsü ile Sevinç Köyü arasındaki 19 km. boyunca, yer yer iki tarafı dik ve aşılması güç kanyonların içinde yapılıyor. Geçişler arasında Manavgat Çayı’nın akış hızı yavaşladığından çevreyi izlemek mümkün.
MANAVGAT ŞELALESİ
Çayın biri kaynağında, diğeri de ilçe merkezine 4 km. kuzeyde olmak üzere iki şelalesi var. Baraj yapımı sırasında doğal yapısını yitiren, daha sonra yapılan çalışmalarla eski görünümü kazanan Manavgat Şelalesi’nin çevresi etkileyici.
Şelalenin suları 3-4 m. yukarıdan ve yavaş yavaş hız kaybederek akıyor. Kent yakınlarına kadar yemyeşil akan bu çay, burada ikinci bir şelale meydana getiriyor; Büyük Şelale’ye gelmeden, Manavgat’tan 2 km. sonra sağda, Küçük Şelale yolu ayrılıyor.

Antalya’dan Manavgat’a giderken, Alanya yönünde 15 km. gidip sola saparsanız 4 km. sonra Manavgat Şelalesi’ne ulaşırsınız.
ALTINBEŞİK MAĞARASI
Altınbeşik Mağarası, Türkiye’nin en güzel mağaralarından biri. Çevrenin topografyası ve çam ormanları çok hoş bir görünüm sunuyor.
Mağara çok uzun ve büyük bir yeraltı sisteminin çıkışında bulunuyor. Kızılova, Kambos ve Söbücesuyu’nu çeken bu büyük sistem, Oruç Düdeni Mağarası’nın altındaki Altınbeşik-Düdensuyu Mağarası’nda son buluyor. Bu büyük yeraltı su sistemi, kuş uçuşu 100 km.’den fazla uzunluğu ile dünyanın en uzun ve en büyük karst sistemlerinden biri. Toplam uzunluğu 2500 m. olan mağaranın girişe göre en yüksek noktası 101 metre. Havası çok rutubetli olan mağaranın ortalama ısısı 16-18ºC civarında. Aktivitesini tamamen yitirmiş olan üst seviyede büyük kaya blokları ile sarkıt ve dikitler dikkat çekiyor. Alt seviyenin bitiminde 40 metrelik dik çıkış ile bitişik duvarlar beyaz renkli ve kalın travertenlerle kaplı.
Akseki ilçesine bağlı Ürünlü köyünün doğusunda Manavgat Vadisi’nin batı yamacında bulunan mağara, köye bir saatlik yürüyüş mesafesinde.
ALANYA
Kilometrelerce uzanan kumsalları, antik şehirleri, tabiat harikası mağaraları ve doğa sporlarına uygun coğrafyasıyla yerli ve yabancı turistlerin sadece gezip görmek için değil, yaşamak için de seçtikleri bir yer Alanya.
Avsallar kasabasıyla Alara çayı arasındaki bölge İncekum olarak adlandırılıyor. Denizi kadar inen çam ve sedir ağaçlarının denizle birleşmesini engelleyen ince sarı kumlar sebebiyle bölge, İncekum adını almış. Alanya’nın yaklaşık 20 km. batısında çamlarla kaplı bölgede, doğal, ince kumlardan oluşan plaj turistlerden büyük ilgi görüyor. Güneş ve denizin dışında birşeyler yapmak isteyenler orman içi kamp alanını mutlaka görmeli.
Antalya’ya 135 km. uzaklıkta yer alıyor.
DAMLATAŞ MAĞARASI
1948 yılında tesadüfen keşfedilen Damlataş, Türkiye’nin turizme açılan ilk mağarası.
Toplam uzunluğu 300 metre olan mağara kuru, yatay mağara tipinde. 200m2‘lik bir alanı kaplayan, çok sayıda sarkıt ve dikitin eşsiz bir görüntü verdiği mağaranın yüksekliği 15 metre.
Karbondioksit gazı, yüksek ölçüde nem, düşük ısı ve radyoaktif havasıyla astım hastaları için son derece yararlı olduğu söylenen mağaradaki sarkıt ve dikitlerin, M.Ö. 20.000-15.000 yılları arasında meydana geldiği tahmin ediliyor.

Alanya şehir merkezine 3 kilometre uzaklıkta yer alıyor.
DİM ÇAYI
Toroslardan gelerek Alanya’nın doğusundan Akdeniz’e dökülen Dim Çayı’nın kıyısında çok sayıda piknik yeri sıralanıyor.
Yaz aylarında kır lokantalarının masaları çayın içine kuruluyor. Çıplak ayakla suyun içinde oturup yemek yemek gerçekten farklı bir deneyim. Bazı lokantalarda ise masalar salların üzerinde. Çevrede en çok tercih edilen yemek alabalık. Alabalıklar, lokanta bahçelerindeki havuzlardan alınarak pişiriliyor. Etrafı ormanlarla kaplı olan vadi, yazın bunaltıcı sıcaklarında serinlemek isteyenlerin akınına uğruyor. Bölgede dağ bisikleti ve trekking için çok uygun güzergahlar var.
Dim Çayı’nın kıyısında çok sayıda piknik yeri sıralanıyor.
DİM MAĞARASI

Alanya’nın doğusunda Cebireis dağının batı yamacında yer alan Dim Mağarası’nın çevresi piknik alanlarıyla çevrili.
Toplam uzunluğu 357 metre olan mağaranın sonunda küçük bir göl var. Alanya’ya yakınlığı ve etrafının piknik yerleriyle çevrili olması nedeniyle ziyaretçi akınına uğrayan mağara, tarih öncesi devirlerde barınak olarak kullanılmasından dolayı çevre halkı tarafından “Gavurini Mağarası” olarak adlandırılmış. Mağaranın yakınında, piknik yeri olarak kullanılan, tabanı çınar ağaçları, yamaçları çam ormanları ile kaplı Dim Vadisi bulunuyor.
ANAMUR ÇAYI
Anamur, tarihi eserlerinin yanı sıra bitki türleriyle de ilgi çekici. Doğanın yeşil rengini, narenciye bahçeleri, maki türleri, sandal, yabani zeytin, sığla ağacı, menengiç, erguvan, kızılcık, ardıç ağaçları sağlıyor.
Bu arada (mevsimine göre) nergis, sümbül, gelincik, kekik, lale gibi bitkilerin kokusuyla da mest olabilirsiniz.
Anamur (Dragon) Çayı yaklaşık 35 km. uzunluğu ile Toroslar’ın eteklerinden Çatalyatak, Yellice ve Kızcağız tepelerinden bir yeraltı nehri olarak doğuyor. Sugözü Köyü’ne çok yakın bir mesafedeki suyun çıkışı görünmeye değer. Farklı noktalardan, yüzlerce metre fışkırarak ve uğultu çıkartarak yeryüzüne ulaşan çay ilginç görüntüler oluşturuyor. Anamur Çayı, kano ve nehir kayağı sporları için elverişli. Kılıç deresinin Anamur çayına karıştığı noktadan parkura başlayıp, yaklaşık 10 km. güneyindeki tarihi Alaköprü’de parkur tamamlanabilir.
Anamur, Mersin’e 200 km. uzaklıkta.
ÇUKURPINAR MAĞARASI
1880 m. yükseklikte, Taşeli platosundaki Sugözü köyü yakınında Çukurpınar Yaylasında yer alıyor.
1990 yılında bulunan ve Türkiye’nin en büyük mağarası olduğu söylenen bu mağaranın tahmin edilenden daha büyük olabileceği düşünülüyor. Son araştırmalarda, mağaranın ancak 1200 metre derinliklerine inilebilmiş. Mağaracılar tarafından yapılan araştırmalar halen sürmekte olup, mağara şu ana dek dünyanın ikinci büyük mağarası konumunda.
Anamur’a 46 km. uzaklıkta.
TAŞUCU
Taşucu’nun 44 km. batısında yer alan Ovacık Yarımadası’nın (Antik Cavaliere) çevresi el değmemiş doğal güzelliklerle dolu.
Bu sahillerde Kösrelik Körfezi, Kösrelik Adası ve tarihi Afrodisias Kenti’ni görebilirsiniz. Ovacık’ın batısında bulunan Aydıncık’a kadar uzanan yol nefes kesici güzelliklere sahip. Çam ağaçları ile kaplı dağlar arasından inip denize kavuşan yol, Akdeniz’in turkuaz sularını, uçurumlarını ve koylarını gözler önüne serer. Bölgenin karakteristik özelliği, Kızıldeniz Göçmeni denilen Lesepsiyen canlıları.
Bu bölgede Akdeniz’e uyum sağlayan çok çeşitli canlı türlerine rastlanıyor.
Yöredeki zengin yeraltı faunası, mevsime göre de çeşitlilik gösteriyor ve bu aylarda beyaz lahos, deniz tavşanı türleri, akya, eşkina sürüleri ve crusedalar bulunabiliyor. Akdeniz foku koruma alanı ikinci pilot bölge ilan edildiğinden, yörede yaşayan fokları görebilirsiniz.
GÖKSU NEHRİ
Yaban hayatı açısından çok zengin olan Göksu deltası “Uluslararası Kuşları Koruma Derneği Konseyi” (ICBP) tarafından Avrupa ve Ortadoğu’nun önemli kuş cennetlerinden biri olarak değerlendirilmiş.
Göksu deltasında 300’den fazla kuş türü yaşıyor. Delta, özellikle saz horozu, yaz ördeği, flamingo, balıkçıl, pelikan, pas-baş, dalagan, angıt, turaç, mahmuzlu kız kuşu, uzun bacak batak kırlangıcı, İzmir yalıçapkını, arıkuşu, bıyıklı saz bülbülü, dikkuyruk ve ötleğen kuşlarının Türkiye’deki başlıca üreme alanı. Göksu deltası, ayrıca nesli tükenmekte olan deniz kaplumbağaları (Caretta Caretta-Chelonias Mydas) ile mavi yengeçin (Callinectes Sapidus) dünya üzerindeki çok az kalan yumurtlama alanlarından biri olması nedeni ile de ayrı bir önem taşıyor.
CENNET OBRUĞU
Cennet Obruğu, Narlıkuyu’nun 3 km. kuzeyinde 90 m. derinliğinde bir çukur.
Üçüncü jeolojik zamanın Miosen çağında bir yeraltı deresinin kalker tabakası içerisinde yaptığı erozyon sonucunda, tavanın göçmesi nedeniyle meydana gelmiş. Denizden yüksekliği 135 m. olan bu çöküntü içine, Romalılar devrinden kalma antik bir merdivenle iniliyor. İçinin yemyeşil oluşu ve dibinde akarsuyun bulunuşu nedeniyle cennet deniliyor.
Cennet Obruğu’nun 75 m. kadar doğusunda yer alıyor.
Tıpkı Cennet Obruğu gibi Miosen devrine ait kalkerler içinde alttan bir yeraltı deresinin yaptığı erozyonla tavanın göçmesi sonucu oluşmuş. 50×75 m. boyutlarında ve elips biçiminde. Cennet Obruğu’na nazaran daha dar ve dik.
NARLIKUYU MAĞARASI ASTIM MAĞARASI
Cennet Obruğu’nun 300 m batısında 40-50m derinliğinde bir mağara.
Silifke-İçel karayolunun Narlıkuyu Köyü içinden ayrılan asfalt yolla mağaraya ulaşılıyor. Miosen kireçtaşları içinde gelişmiş bir mağara.Çok miktarda sarkıt, dikitler ve kolonlarla karşılaşacaksınız. Yörede bu mağaranın astım hastalarına iyi geldiğine inanılıyor.
GÖLLER BÖLGESİ
Farklı özellikler taşıyan, eşsiz güzellikteki pek çok göl, Anadolu toprakları üzerine serpiştirilmiş mavi noktacıklar gibi…
Ege, Akdeniz ve İç Anadolu Bölgeleri’nin kesiştiği noktada yer alan Isparta’da Eğirdir, Kovada ve Gölcük gölleri birer doğa cenneti. Dünyaca ünlü antik kentleri bünyesinde toplayan Göller Bölgesi, Kovada ve Kızıldağı Milli Parkları ile hem görsel hem de bitki örtüsü açısından çok değerli.
EĞİRDİR GÖLÜ
Her tür doğa sporlarına olanak tanıyan doğası, eşsiz ormanları ile Isparta’ya 25 km uzaklıktaki Eğirdir Gölü bir turizm harikası.Türkiye’nin dördüncü büyük gölü olan Eğirdir’de, kayak (Alp disiplini), trekking, cross bisiklet, yamaç paraşütü, mağaracılık (speleoloji araştırma), kuş gözlemciliği, kanyoning ve daha birçok aktivite gerçekleştiriliyor.
BURDUR GÖLÜ
Kendi adını taşıyan çöküntü alanının en çukur yerini kaplayan Burdur Gölü, oldukça geniş bir havzanın içinde bulunuyor.

EBER GÖLÜ
Karla kaplı çok yüksek dağlarından bakıldığında bu yöre, saz yatakları ve göçmen kuşların kolonileriyle fotoğrafçıların gözde uğrak yeri.
BEYŞEHİR GÖLÜ
Beysehir Gölü, Türkiye’nin üçüncü büyük gölü olmasının yanı sıra ülkenin en büyük tatlısu gölü. Gezinize gölün milli park içindeki kuzeybatı ucundan başlayarak bir yanında göl diğer yanında Dedegöl Dağları’yla sınırlandırılmış yol boyunca güneye doğru yürüyebilirsiniz. Ötüşen kuşların çağrılarını dinleyerek ardıç ağaçları boyunca gezinirken göl suları üzerinde benek gibi yayılmış adalara hayret edeceksiniz. (Toplam yirmi iki tane).

KOVADA GÖLÜ
EEğirdir ilçesinin 30 km. güneyinde yer alan Kovada Gölü’nün doğal görünümü çok güzel. Çevresi çok zengin bitki örtüsüyle çevrili. Yabanî ördekleri ve diğer av hayvanları yaşamakta. Bu özelikleri nedeniyle göl ve çevresi Milli Park ilân edilmiş ve korumaya alınmış.

Leave a Reply