ANTAKYA (HATAY)

İncil’de adı Antioch olarak geçen Antakya, çevresi yüksek dağlarla çevrili verimli bir ovada yer alıyor. Bir zamanlar Selevkoslar’ın başkenti olan şehir, zenginliği ve ihtişamı ile ün yapmış. Özellikle erken Hıristiyanlık dönemlerinde önem kazanan şehir, İsa’nın havarileri Aziz Peter, Aziz Barnabas ve Aziz Paul tarafından ziyaret edilmiş. Şehrin dışında, Aziz Peter’in Mağarası, havarinin ilk vaazını verdiği ve Hristiyan topluluğunu oluşturduğu kaya kilisesi 1983 yılında Vatikan tarafından kutsal yer olarak ilan edilmiş. Ziyaret edilebilecek diğer yerler, kalabalık Pazar yeri ve Habib Neccar Camii.
Şehri tepeden kuşbakışı gören Antakya Kalesi tüm kente ve Antakya Ovası’na hakim. Antakya’nın güneyinde, efsaneye göre Apollon’un Daphne’yi kendisine aşık etmeye çalıştığı yer olan Antik Daphne, şimdiki adı ile Harbiye yer alıyor. Apollo’dan kurtulmak için Daphne burada bir defne ağacına dönüşmüş. Antakya’dan 25 km uzaklıkta yer alan Samandağ, kumsalı ile tam bir tatil beldesi. Beldenin kuzeyindeki Seleucia Peria (Çevlik) M.Ö. 300 yıllarında kurulmuş, Aziz Paul ve Aziz Barnabas burayı misyoner olarak ziyaret ettiklerinde şehir çoktan bir liman kenti halini almış. Burada görülmesi gereken en ilginç mimari eser sel sularını akıtmak için yapılmış olan Titus Tüneli. Bugünün ölçülerine göre bile tünel bir mühendislik şaheseri.
Antakya Mozaik Müzesi
Antakya’da yaşayan zenginlik ve ihtişam dönemini simgeleyen en güzel eserler, eşi bulunmaz Antakya mozaikleri. Yörede 1932 yılında başlayan kazılarda bulunan mozaikler, Antakya Mozaik Müzesi’nde sergileniyor. Mozaikler Roma ve Bizans dönemine ait. Samandağı, Harbiye ve Antakya’da bulunan hamam, kilise ve evlerin tabanlarını süslemiş mozaiklerin çoğunda mitolojik konular işlenmiş.

İSKENDERUN
Eski adı Alexandretta olan İskenderun Issos’ta Perslere karşı kazanılan zaferin ardından Büyük İskender tarafından kurulmuş. Bugün İskenderun limanı ile işlek bir ticaret merkezi konumunda. Parklarla ve palmiye ağaçlarıyla süslü sahilde mükemmel oteller, restoranlar sıralanıyor. İskenderun’un iri karidesleri çok leziz. Midesine düşkün olanların ayrıca künefe ve humusu denemeleri öneririz. Hediyelik eşyalar arasında tahtadan yapılma çeşitli eşyalar, özellikle de masa, sehpa ve sandalyeler yer alıyor.
Yöresel Tatlar
Antakya mutfağının zengin yemek çeşitlerinde bulgur, et ve yoğurt oldukça sık kullanılıyor. Zeytinyağı, kekik, maydanoz, sumak, nar ekşisi ve baharat yöre yemeklerinde lezzetin temelini oluşturuyor. Antakya’nın merkezinde ve Harbiye’de yer alan restoranlarda çok farklı lezzetleri bir arada bulma şansınız var. Humus, saç oruğu, semirsek, fırın ağızı, parmak kebabı, közde piliç, katıklı ekmek, tepsi kebabı, künefe ve doğal meze çeşitlerinin bulunduğu uzun bir mönü bekliyor sizi. Ayrıca yörede sadece humus ve bakla ezmesi yapan lokantalar da bulunuyor.
Doğal Nar Ekşisi
Nar meyvesinin ezilerek ve kaynatılarak elde edilen özü. Yemeklere lezzet vermekte kullanıldığı gibi sulandırılarak şurup yapılarak da tüketiliyor. Vücudun güçlenmesinin yanısıra birçok hastalıkların tedavisinde de kullanılır.

Alışveriş
Antakya, her çeşitten ürünlerin, geleneksel malların, el yapımı eşyaların satıldığı çarşılarıyla da ünlü. Her biri aynı zamanda tarihi nitelikleriyle de ön plana çıkan çarşılar, daracık sokaklara sıra sıra dizilmiş dükkanlardan oluşuyor. Taş işçiliği, heykellerin minyatür örnekleri, ipek dokumacılığı, ağaç oymacılığı, sap ve hasırdan üretilen kimi eşyalar ve defne sabunu yöreye özgü orijinal ürünlerden.
St. Simon Manastırı
M.S. 6. yüzyılda Saint Simon adına yaptırılmış. Burada inzivaya çekilen Saint Simon’un 20 m. yüksekliğindeki taş sütun üzerinde 45 gün yaşadığı rivayet olunur. Bu durum Guinness Rekorlar Kitabına bir rekor olarak kaydedilmiş. Bu sütunun kaidesini bugün de görmek mümkün.