Medeniyetlerin Kesişme Noktası Harran

Medeniyetlerin Kesişme Noktası Harran

Medeniyetlerin Kesişme Noktası: Harran

İncil’de, aynı isimle anılan eski bir kent olduğuna inanılan Harran, İbrahim Peygamber’in yaşamının bir bölümünü burada geçirmiş olmasının yanı sıra arı kovanını andıran kübik evleri, en eski İslam üniversitesi, sekizinci yüzyıldan kalma kent surları, altı çıkış kapısı ve kalesi ile Doğu’nun incilerinden biri.


Şanlıurfa, Arap ülkelerine geçiş noktasında yer alması ve GAP’ın merkezi oluşu nedeniyle karayolu ulaşımda önemli rol oynamakta. Şehre birçok otobüs firması sefer düzenliyor. Urfa’ya tarifeli uçak seferleri düzenlenmekte. 

Her yıl binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilen tarihi Harran kenti, kendi adıyla anılan Harran Ovası merkezinde yer alıyor. Tevrat’ta Hârân olarak geçen yerin burası olduğu söyleniyor. İslam tarihçileri kentin kuruluşunu Nuh Peygamber’in torunlarından Kaynana veya İbrahim Peygamber’in kardeşi Aran’a (Haran) bağlarlar.

13.yüzyıl tarihçilerinden İbn Şeddad, Hz. İbrahim’in Filistin’e gitmeden önce bu şehirde oturduğunu yazar. Bu nedenle Harran’a Hz. İbrahim’in kenti de denildiğini, Harran’da İbrahim Peygamber’in evinin, adını taşıyan bir mescidin, onun otururken yaslandığı bir taşın varolduğunu söyler.

Harran tarihiyle ilgili en doğru bilgiler arkeolojik kazılardan elde edilen buluntulara dayanıyor. Harran adına ilk defa, Kültepe ve Mari’de bulunan M.Ö. 2. bin başlarına ait çivi yazılı tabletlerde “Har-ra-na” veya “Ha-ra-na” şeklinde rastlanmış. Kuzey Suriye’de bulunan Ebla tabletlerinde ise Harran’dan “Ha-ra-na” olarak bahsediliyor. M.Ö. 2. binin ortalarına ait Hitit Tabletleri’nde, Hititlerle Mitanniler arasında yapılan bir anlaşmaya Harran’daki Ay Tanrısı’nın (Sin) ve Güneş Tanrısı’nın şahit tutulduğu belirtiliyor. Harran, Kuzey Mezopotamya’dan gelerek batı ve kuzeybatıya bağlanan önemli ticaret yollarının kesiştiği bir noktada bulunmaktaymış. Bu özelliğinden dolayı Harran, Anadolu ile sıkı ticaret ilişkileri bulunan Asurlu tüccarların da önemli uğrak yerlerinden biriymiş. Anadolu’dan Mezopotamya’ya, Mezopotamya’dan da Anadolu’ya olan ticaret binlerce yıl Harran üzerinden yapılmış. Bu da, burada zengin ve köklü bir kültür birikiminin oluşmasına neden olmuş.

TEVRAT’TA HARRAN
Din ve dilleriyle en eski milletlerden biri sayılan İbraniler, tek tanrıya inanan bir din anlayışını ilk gerçekleştiren kavim. Kutsal kitaplarda anlatılan Sami asıllı Yahudi kavmi, Tevrat’a göre Yehova İbranilerini yöneten İbrahim Peygambere “Kabileni al ve baba evini (Ur şehri şimdiki Urfa) bırak, göstereceğim ülkeye git. Orada kavmini büyük bir millet yapacağım.” demiş. Yine Tevrat’ta “Abram Harran’dan gittiği vakit, 75 yaşında idi” deniliyor. Kimi çevrelerce Hz. İbrahim’in evinin kentin ortasında bulunan höyüğün kuzey eteklerindeki kalıntılar arasında bulunduğu iddia ediliyor.


Efsaneye göre Nuh Tufanı sırasında sulara batarak yerle bir olan Urfa (Urha) sonradan Asurlular tarafından yeniden kurulmuş.

HARRAN EVLERİ
Harran’ın turistler tarafından en çok ilgi çeken yanı, külah biçimindeki konik tipik evleri. Harran evlerinin oluşturduğu ilginç mimari dokuya dünyanın hiç bir yerinde rastlanmaz. Harran harabelerindeki antik mimari kalıntılardan toplanan tuğlalarla, köylüler tarafından yapılan bu evler, kare bir alanın üzerini örten külah biçiminde bir kubbeden oluşuyor. Yan yana gelen tek kubbeler iç kısımda kemerlerle birbirine bağlanmış ve içeride geniş bir oturma mekanı elde edilmiş. Bölgenin iklimine uyumlu olan bu evler yazın serin, kışın sıcak.

Harran’ın bu evlerinde tavukların daha çok yumurtladığı, at gibi bazı hayvanların daha uysal olduğu, kuru soğanların daha çabuk filizlendiği, yiyeceklerin bozulmadığı halk arasında söylenegelmekte…


Harran; ay, güneş ve gezegenlerin kutsal sayıldığı eski Mezopotamya putperestliğinin (Sabiizm) önemli merkezi olmasıyla da ünlüymüş. Bu nedenledir ki Harran’da astronomi ilmi çok ileriymiş.



ŞUAYB ŞEHRİ
Harran’a 45 km uzaklıktaki Şuayb Şehri kalıntıları Roma Devrine ait. Yüzlerce kaya mezarı üzerine kesme taşlardan yapılar inşa edilmiş. Bu yapıların bazı duvar ve temel kalıntıları günümüze kadar gelebilmiş. Şuayb şehri kalıntıları arasında bir mağara, Şuayb Peygamber’in makamı olarak biliniyor.



HARRAN ÜNİVERSİTESİ
M.Ö. 1000’e kadar inen tarihiyle Harran 11. yüzyıla kadar büyük bir bilim merkeziydi. Abbasi Hükümdarı Harun Reşid’in yaptırdığı, dünyaca ünlü Harran Üniversitesi buradaydı. İlkçağ felsefe ekolünün merkezi ve daha sonra Arap düşünce sisteminin kaynağı olan bu üniversiteden bugüne yalnızca gözetleme (astronomi) kulesi kalmış. Üniversitede sürdürülen bilimsel çalışmalar din, gökbilim, tıp, matematik ve felsefe olmak üzere beş bölüme ayrılmıştı. Felsefede ağırlığın Platon, Aristoteles, Plotinos gibi bilginlerde olduğu görülmüş.

İlk çağ Helenizmi’nin İskenderiye’deki bilim ve felsefe okulu dağıtılınca buradaki alimler Hz.Ömer zamanında, 7.yüzyılın ilk yarısında, Antakya ve Harrandaki okullara yerleştiler. İslamiyetten önce varlığı bilinen Harran okulu, İslami dönemde de ününü devam ettirdi.   Harrandaki islam ünüversitesinde Sabiiler, Hristiyan ve Müslümanlardan oluşan aydın gruplar vardı ve bunlar araştırmalar yapıyorlardı. 
Harran Üniversitesi’nde Farabi’nin de kısa bir süre öğrenim gördüğü bilinmekte. Bugüne kadar ulaşan toprak üstü kalıntıların çoğu İslamiyet Dönemi’ndendir ve kazıları hala sürmektedir.



HALFETİ
Urartu yazıtlarında ‘Halpa’ olarak bilinen Halfeti, Şanlıurfa’nın en eski ilçelerinden birisi. Üzerinde birçok uygarlık konaklamış. Siyah gülü ile tanınan bu etkileyici yöre, bölgenin yeşili bol belki de tek yeri. Bu yeşillikleri ona veren Fırat ise artık sularının acımasızlığını sunmuş insanlara. GAP Projesi kapsamındaki Birecik Barajı, Halfeti’yi de sular altında bırakmış. Şimdi Halfeti’nin büyük bir kısmı yok. Yani ilçenin tam ortasında kurulu olan iki mahallenin 150 evi sular altında kalmış. Evleri, dükkânları su altında kalan Halfetililere farklı seçenekler sunularak bölgenin 8 km kuzeyine Yeni Halfeti adında yeni yerleşim kurulmuş. Halk bu Yeni Halfeti’ye alışmaya çalışıyor.

Halfeti ile ilgili ele geçen ilk kayıtlarda kentin M.Ö. 855 yılında Asur Kralı III. Salmanasar tarafından ele geçirildiği görülüyor. ‘Şitamrat’ olarak adlandırılan bu şehir, daha sonra Yunanlılara geçmiş. Arapların istila ettiği şehir Kal’atül Rum adını almış. Ancak daha sonra 9. yüzyılda Bizanslılar şehri tekrar ele geçirmişler. Uzun yıllar Hristiyanlar için önemli bir yerleşim yeri olan Halfeti, Memlüklerin şehri almasıyla İslam kültürüyle tanışmış. Ardından Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarına katılarak ve ‘Urumgala’ adını almış.

HALFETİ EVLERİ
Romalılar tarafından Ekamia, adıyla Fırat nehrinin doğusunda kurulan Halfeti, Urartu metinlerinde Halpa ismiyle anılmış. Tarihsel bütünlüğünü koruyan Halfeti ve çevresi geçmişi tarihöncesi dönemlere rastlayan mağaralarla dolu. Tarihi merkezi oluşturan evlerin her biri, büyük bir avlu çevresinde gelişen planlarıyla, içe dönük görkemli bir konaklar… Burada taş mimarinin en özgün örneklerini görebilirsiniz. Teraslar ise Halfeti evlerinin önemli özelliklerinden.



GELENEKSEL URFA EVLERİ
Urfa evleri genellikle “harem” (halk harem der) ve “oda” denilen selâmlık kısmı olmak üzere iki bölümden oluşuyor. Bazen bu iki bölüm, aralarından bir duvarla ayrılmış ve sokak tarafından ayrı birer kapıları olan müstakil iki ev görünümünü verdikleri gibi, bazen de tek kapıyla girilen selâmlık bölümünden sonra ikinci bir kapıyla harem bölümüne geçilen bir plan gösteriyor.

Eve gelen erkek konukların ilk olarak ağırlandıkları selamlık bölümünde küçük bir “hayat” (avlu), bir veya iki oda, eyvan, konukların hayvanlarının barınacağı büyük bir “develik” (ahır) ve tuvalet bulunuyor. Bitişiğindeki haremlik avlusunun ve buradaki kadınların görülebileceği endişesiyle genellikle selamlığın üzerine ikinci bir kat yapılmamış.

Yılın 7 ay gibi büyük bir bölümünün sıcak geçtiği Şanlıurfa’da ev halkı tarafından bütün gün boyunca serin bir mekan olarak kullanılan yazlık eyvanlar Urfa evlerinin baş köşesini meydana getirirler. Gerek mekan ferahlığı, gerek taş süsleme ve gerekse hava sirkülasyonunu sağlayarak serinlik veren sistemler ile bölgedeki Artuklu geleneğini sürdüren şadırvanların kullanılmasıyla eyvanlara verilen önem Urfa evinde hiç bir köşeye verilmemiş.    

 
Urfa’da insanların giyim tarzı bölge iklimi ve kültür mozaiğinin çarpıcı renk ve biçimlerini taşıyor.


SIRA GECESİ
Urfa’da müziğin gelişmesi ve yaşatılmasında, yeni bestelerin ve sanatçıların ortaya çıkışında en önemli faktör sıra geceleri. Sıra gecelerinde müzik, sıra elemanlarınca usta-çırak geleneği içerisinde icra ediliyor. Herhangi bir enstrüman çalan veya okuyabilen kişilerin oluşturduğu sıralarda müzik, Urfa makam geleneği içerisinde icra ediliyor. Müzik faslı Rast veya Divan makamından başlayarak, Uşşak, Hicaz ve gecenin durumuna göre diğer makamlarla devam ederek Kürdi veya Rast makamıyla son buluyor. Bu makamlar icra edilirken o makama göre şarkı, türkü okunuyor. Arada ise hoyrat ve gazel atılıyor. Müziğe yeni başlayanlar, bu gecelerde ustaları dinleyerek müzik bilgisi alıp makamları öğreniyorlar. Bu yönüyle sıra geceleri “halk konservatuarı” işlevi de görüyor. Her sıra gecesinde müzik icra edilir diye bir kural da yok. Müzisyenlerin oluşturduğu sıra gecelerinde bile müzik, gecenin ancak belli bir bölümünde icra edilir. Çünkü sıra gecesinin esas amacı; sohbet, dayanışma, paylaşma. 

Yeşilin Her Tonu

Yeşilin Her Tonu

Yeşilin Her Tonu

Yemyeşil ormanları, el değmemiş koyları, birbirinden güzel plajları, sıcakkanlı insanları ve tarihi zenginlikleriyle adeta cennetten bir parça Karadeniz. Uzun süre hak ettiği ilgiyi göremeyen bu bereketli topraklar, son yıllarda giderek artan bir merakla çok sayıda gezgini kendine çekiyor.

  
Karadeniz 2500 bitki türünü barındırıyor. Bu bitkilerin 160 tanesi Karadeniz dışında hiçbir yerde yetişmiyor.

Sahil şeridi boyunca sıralanan sakin plajlar, birbirinden şirin balıkçı köyleri, heybetli dağların denize dik olarak indiği sahil bandına paralel olarak uzayıp giden koylar, çay, fındık, tütün, mısır tarlaları, Karadeniz insanıyla özdeşleşmiş inanılmaz güzellikteki yaylalar…

Tüm bu doğal güzelliklere sahip olan bölge, inanılmaz bir turizm çeşitliliğine sahip. Doğu Karadeniz’de yoğunlaşan yaylacılık, Kartalkaya ve Ilgaz dağlarındaki kış turizmi merkezleri, Abant Gölü ve Yedigöller gibi popüler sayfiye yerleri, Bolu, Düzce, Kızılcahamam  kaplıcaları, Amasra, Cide, Sinop , Trabzon (Sümela Manastırı) ve Amasya’da  (Kral  mezarları) yoğunlaşan tarihi eserler bölgeye her geçen gün daha fazla turistin akın etmesine sebep oluyor.

Karadeniz’i keşfetmek isteyenler gezilerine Akçakoca’dan başlayabilir. Türk Mimarisi’nin birbirinden güzel örnekleriyle dolu Safranbolu ve  bastonlarıyla ünlü Devrek’e uğradıktan sonra sahile inildiğinde İnkum, Amasra ve Çakraz’a ulaşılır. Cide ve İnebolu’dan geçip Sinop’a vardığınızda Amazonların ve Diyojen’in izini sürebilirsiniz.

Samsun’un doğusunda yer alan Ünye ve Fatsa, plajları ve konaklama imkanları ile Karadeniz’in önemli turistik merkezleri. Fındık bahçeleri ile kaplı Ordu, Giresun Kalesi’nin şehrin üzerinde taç gibi durduğu Giresun ve Ayasofya Müzesi ile Sümela Manastırı başta olmak üzere çok sayıda tarihi zenginliğe ev sahipliği yapan Trabzon, Karadeniz gezisinin sonraki durakları.

Türkiye’deki en önemli çay üretim merkezi Rize’den sonra Türkiye’nin önemli rafting merkezlerinden biri olan Çoruh Nehri’nin bereket getirdiği Artvin’e ulaşılıyor. Yaylalarıyla ünlü Artvin çevresinde çok sayıda müze ve tarihi kilise bulunuyor.

Karadeniz ziyaretçilerine küçük sürprizler sunmayı seven bir bölge. Kıyıda köşede kalmış balıkçı köyleri ve dağlardaki yerleşim birimleri yöresel ve geleneksel mimarinin en güzel örneklerini barındırıyor. Buralarda bol bol fotoğraf çekebilir, bölgenin konuksever insanlarının yaptığı yöresel yemeklerden tadabilirsiniz. Doğayla baş başa kalmak isteyenler yürüyüş, dağcılık, jeep safari ve rafting gibi aktivitelere katılabilir.

Yüzölçümünün % 26’sı ormanlarla kaplı olan Doğu Karadeniz, kendine özgü iklimi ve buna bağlı olarak gelişen orman ekosistemleri ile haklı bir ayrıcalığa sahip. Doğu Karadeniz ormanlarının bazı bölümleri sahip olduğu özellikler ve çeşitlilik dolayısıyla “Subtropikal Ormanlar” olarak da adlandırılıyor. Göz alabildiğine uzanan çayırlıklar, göller, nehirler, yaşlı ormanlar müthiş bir biyolojik çeşitlilik oluşturuyor. Bölge çoğu Türkiye’de nadir olarak rastlanan 2500 bitki türünü barındırıyor. Bu bitkilerin 160 tanesi Karadeniz dışında hiçbir yerde yetişmiyor. Doğu Karadeniz faunası boz ayı, domuz, kurt, tilki, çakal, çengel boynuzlu dağ keçisi, vaşak, karaca, yaban kedisi gibi hayvan türlerinin yanında, dağ horozu ve Kafkas ur kekliği gibi hayvanlara da ev sahipliği yapıyor. Aynı zamanda yırtıcı kuşların en önemli göç yollarının üzerinde olan bölge, endemik kuşlar açısından dünyada korumada öncelikli 217 alandan biri.




Zengin doğal güzelliklerinin yanı sıra Karadeniz bölgesi, inanılmaz bir turizm çeşitliliğine sahip.



YEDİGÖLLER, İspir 3200 metredeki bu göller, Doğu Karadeniz dağlarının  kayalık zirvelerinin arasında gizli kalmış birer cennet.


Karadenizli ustaların büyük bir beceri ve emekle yaptığı ahşap tekneler tarihe karışmakta. Artık tek tük rastlanan tekneler, Karadeniz’in en güzel renklerinden.

Karadeniz Geleneksel Şenlikleri

KARADENİZ GELENEKSEL ŞENLİKLERİ


Şenlik adı                                         Düzenlendiği yer                             Tarihi

AMASYA

Bamya Festivali                           Taşova                                     3-5 Ekim

Hıdrellez Kültür Bayramı                Amasya                                     6 Mayıs

GİRESUN

Otçu Şenlikleri                            Sis Yaylası                                 Temmuzun son haftası

Kümbet                                     Kümbet Yaylası Tem. 2.                Haf. Cuma-Cumartesi

Çağırtan Şenliği                           Çamoluk                                    Tem. 2. Haf. Cuma-Cumartesi

Bulancak Şenliği                          Bulancak Erikli Köyü                     22-27 Temmuz

Yayla Şenliği                              Bektaş Yaylası                            Ağustosun İlk Cum.-Pazar’ı

Çamoluk Bal şenliği                      Çamoluk                                    30 Eylül


GÜMÜŞHANE

Kazıkbeli Şenlikleri                        Kürtün                                       Haz.-Tem.-Ağu.-Çarş. günleri

Güvende Şenlikleri                       Kürtün                                       Haz.-Temmuz, Cuma günleri

Alacapazar Şenlikleri                    Kürtün                                       Haz.-Temmuz, Pazar günleri

ORDU

Hıdrellez Şenliği                           Gürgentepe                                4-5-6 Mayıs

Bal Festivali                               Aybastı                                     Ekim  Perşembe
Yaylası Panayırı                           Aybastı                                     3-7 Ağustos

Hıdrellez Şenliği                           Perşembe                                  20 Mayıs

RİZE

Rize Çay Festivali                        Rize                                          Haziranın son haftası

Anzer Balı Şenlikleri                      Anzer                                        Ağustos’un 4. haftası

SAMSUN

Hıdrellez                                    Çarşamba                                  6 Mayıs

Hıdrellez                                    Bafra                                         6 Mayıs

Hıdrellez                                    Ladik                                         6 Mayıs

Pirinç Festivali                            Terme                                       13-14 Haziran

Karpuz Festivali                           Bafra                                         22-23 Ağustos

Hıdrellez                                    Alaçam                                     6 Mayıs

SİNOP

Sinop Festivali                            Sinop                                        1-3 Ağustos

Çocuk Şenlikleri                           Sinop                                       20-26 Nisan

Hıdrellez Şenliği                           Sinop                                        Mayısın İlk Haftası

Hıdrellez Şenliği                           Boyabat                                    Mayısın İlk Haftası

Yeşiloba Panayırı                         Türkeli                                       2-6 Mayıs

Güzelkent Köyü Panayırı               Türkeli                                       30 Ağustos-2 Eylül

Hıdrellez Panayırı                         Türkeli                                       6 Mayıs

Yazıcı Köyü Panayırı                     Türkeli                                       1-3 Ağustos

Morza Panayırı                            Türkeli                                       9-11 Ağustos

Saraydüzü Panayırı                      Saraydüzü                                 Eylül Ayı İçinde

Uluköy Panayırı                           saraydüzü                                 Eylül Ayı İçinde

Dikmen Panayırı                           Dikmen                                      5-12 Eylül

Saray Panayırı                            Dikmen                                      12-16 Eylül

Boypınarı Panayırı                        Gerze                                        14-18 Eylül

Ayancık Panayırı                          Ayancık                                     18-21 Eylül

Karasu Panayırı                           Erfelek                                       21-26 Eylül

Yenikent Panayırı                         Yenikent/Gerze                           21-26 Eylül

Karlı Panayırı                              Karlıköyü/Gerze                           28 Eylül-1 Ekim

Türkeli Panayırı                           Türkeli                                       6-8 Ekim

Boyabat Panayırı                         Boyabat                                    21-24 Ekim

Sonbahar Panayırı                        Durağan                                    1-7 Kasım

Kabalı Panayırı                            Sinop                                        12-16 Eylül


TOKAT

Kiraz Festivali Zile                        Haziranın                                   1. Pazar Günü

Başçiftlik Halı Festivali                  Niksar                                        27-28 Temmuz

Vişne Bayramı Almus                     Temmuzun                                 İlk Cumartesi Pazarı

Altın Koç Festivali                        Reşadiye                                   Eylül’ün Son Haftası

Kültür Festivali                            Tokat                                        26 Haziran-2 Temmuz

Kültür ve Sanat Şenliği                 Niksar                                        3-5 Mayıs

Şenlik                                        Reşadiye                                   26 Eylül


TRABZON

Kadırga Şenliği                            Kadırga Yaylası Trabzon               03- Temmuz

Hıdırnebi Şenliği                           Akçaabat/Trabzon                       20-22 Temmuz

Honefter Şenliği                          Düzköy Tonya/Trabzon                21 Ağustos

İzmiş Şenliği                               Tonya/Trabzon

Lişer Şenliği                               Maçka/Trabzon

Mesabat Derneği Şenliği               Akçaabat/Trabzon                       21 Haziran

Aladurbiya Deniz Eğlencesi            Trabzon Sahilleri                          23-29 Haziran

Sisdağı Şenliği                             Şalpazarı Vakfıkebir                      Temmuz’un 3. Cumartesi

Yayla Ortası Şenliği                      Tonya                                       14 Ağustos

Karaaptal Şenliği                         Akçaabat                                  14 Ağustos

Yayla Ortası şenliği                      Çaykara                                    15 Ağustos

Baypınarı Şenliği                          Tonya                                       25 Ağustos

Sivri Tepesi Şenliği                       Tonya                                       4 Eylül

Yayla Göç Şenliği                         Tonya/Vakfıkebir/Şalpazarı            Haziran

Çürük Ortası Şenliği                      Çaykara/Trabzon                         15-17 Ağustos

Gümüşhane

Gümüşhane

GÜMÜŞHANE




SANTA KİLİSELERİ (DUMANLI)
Dumanlı, Gümüşhane’ye 50 km mesafede bulunuyor. Terzil’de St. Theodor Kilisesi, Binatlı’da İlyas Peygamber Kilisesi, İşhan’da St. Kiryaki Kilisesi, İşhan Piştoflu’da St. Christopher Kilisesi, Çakallı’da Çakallı Kilisesi, Çinganlı’da St. Konstantinos ve St. Petros kiliseleri özgün kapıları, pencere çerçeveleri, kabartma haçları ve çan kuleleri ile ilgi çekici yapılar. Bu kiliselerin 1860-1870’lerde yapıldığı sanılıyor.

KOV KALESİ
Trabzon İmparatoru III. Aleksios tarafından Gümüşhane madenlerini korumak amacıyla 1361 yılında yaptırılmış. Anadolu’nun en görkemli Bizans kalelerinden biri olan Kov, yüksek bir tepenin üzerine kurulu. Çıkarken biraz zorlansanız bile göreceğiniz manzaraya değecek.

ZİGANA YAYLASI
Zigana, yaz aylarında çim kayağı, kış aylarında kayak turizmine elverişli ender yaylalardan biri. Yaylaya, Gümüşhane – Trabzon yolunun 60. kilometresinde bulunan Zigana tünelini geçtikten sonra doğuya giden 3,5 kilometrelik stabilize yolla ulaşılıyor. 2032 m yükseklikteki Zigana Yaylası aynı zamanda her türlü alt yapısı tamamlanmış bir kayak merkezi. Nemli deniz iklimi ile kara iklimi arasında çok ilginç bir coğrafya sergileyen Zigana Yaylası’ndan 3 km patika yolla ulaşılan Limli (Saranoy) Gölü görülmeye değer. Limli Gölü’ne Kalkanlı Köyünün içinden geçen 11 kilometresi asfalt, 8 kilometresi toprak yoldan gidiliyor.

Ordu

Ordu

ORDU


Ordu’ya gerek Samsun, gerekse Trabzon havalimanlarını kullanarak ulaşmak mümkün. Ordu ve çevresi Türkiye’nin en önemli fındık üretim merkezi.

Ordu yolu güzergahının en önemli tatil kasabası Fatsa. Eski adı Bolaman olan Fatsa, 10 km doğusundaki Bolaman Kalesi ile anılırmış. Bolaman Konağı Bizans ya da Ceneviz işi kale üzerinde 18. yüzyılda inşa edilmiş ahşap bir konut.  Zamanla kentin ismi değişmiş ve Fatsa adını almış.

Diğer bir önemli yer ise Çamburnu; şimdilerde müzeye dönüşmüş. Bizans Jason Kilisesi kalıntıları burada bulunuyor. Şehirden 2 km mesafedeki 18. yüzyıl kilisesi ve Güzelyalı Plajı görülmesi gereken diğer yerler.



BOLAMAN KALESİ (BOLAMAN KONAĞI)
Yapı iç ve dış kale olmak üzere iki bölümden oluşuyor. Kalenin içinde bazilika planlı küçük bir şapel bulunuyor. İç kale üzerine 18. yüzyılda ahşap bir konak yapılmış. Kademoğlu Konağı olarak da bilinen bu ev, Karadeniz Bölgesi’ndeki en önemli konaklarından biri.

ÜNYE
Doğu Karadeniz’in en hoş tatil kasabalarından biri olan Ünye (Samsun’un 93 km doğusunda) plajları ve kamping imkanları ile dikkat çekiyor. Ünye Kalesi, kasabanın 7 km gerisinde, fındık ormanları içinde yer alıyor. Girişinde Pontus Krallığı dönemine ait bir kaya mezarı bulunuyor.


Ünye Kalesi, kasabanın 7 km gerisinde, fındık ormanları içinde, görkemli konuma sahip bir yıkıntı.


Ordu’ya karayolu ile ulaşmak mümkün. İstanbul-Ordu arası 902 km, Ankara-Ordu arası ise 584 km. Ayrıca Trabzon ve Samsun illerine uçak seferleri düzenleniyor.


Ordu ve çevresi Türkiye’nin en önemli fındık üretim merkezi.

ORDU YAYLALARI

PERŞEMBE YAYLASI

Ordu’ya 124 km mesafede. Yaylaya düzenli minibüs seferleri var, Tokat, Reşadiye ve Aybastı’dan da dolmuşlarla ulaşılabilirsiniz. 1350 m rakımlı yaylada alt yapı hizmetleri tamamlanmış durumda. Önemli bir panayır yeri olan yaylada Karga Tepesi, eşine az rastlanan manzaraya sahip. Yaylada; bakkal, manav, kasap, kır kahvesi, et lokantası ve PTT hizmetleri bulunuyor.Temel ihtiyaç malzemelerini yayladan karşılayabilirsiniz. Konaklama için Aybastı’daki pansiyonlar tercih edilebilir.



KEYFALAN YAYLASI
Keyfalan’da 50’ye yakın yayla evi bulunuyor. Ordu’nun güneyindeki Mesudiye ilçesine 114 km, Mesudiye’den Keyfalan Yaylası’na 20 kilometrelik yolla ulaşılıyor. Yaylaya yaz aylarında dolmuş seferleri de bulunuyor. 1200 m rakımlı yaylada alt yapı hizmetleri kısmen tamamlanmış. Orman İşletmesi’nin 20 yataklı konaklama tesisinden yararlanabilirsiniz.

Malatya

Malatya

MALATYA

Yukarı Fırat Havzasında yer alan Malatya, coğrafi konumu, tarihi kervan yollarının – ünlü Kral Yolu ve İpek Yolu – üzerinde bulunması ve sahip olduğu zengin su kaynakları nedeniyle, Neolitik Çağ’dan bu yana yerleşimlere sahne olmuş

 
Cicim, dövme gibi yöntemlerle yapılan bakır mutfak eşyaları Malatya’ya özgü el sanatlarından.

Malatya hem kara hem de demir yolu ulaşımında güneyden kuzeye ve doğuya giden yolların kavşak noktasında bulunuyor. Otobüs terminali, il merkezine 5 km. uzaklıkta. Terminale minibüs, belediye otobüsü ve taksiyle ulaşılabilirsiniz. Malatya-Ankara (Mavi Tren ve Express tren seferi her gün) ve Malatya-Elazığ-Van demiryolu bağlantıları mevcut. Tren İstasyonu, kent merkezine 3 km uzaklıkta. İstasyona; taksi, minibüs ve belediye otobüsüyle ulaşabilirsiniz. Erhaç Askeri Havaalanı kullanılıyor. Havaalanına ulaşmak için taksi ve THY servislerini kullanabilirsiniz.


Bugünkü Malatya’dan önce kurulmuş, M.Ö. 1000’li yıllarda Hititler’e başkentlik yapmış olan Aslantepe (7 km.) ve eski bir Melitene kenti olan Battalgazi’yi (9 km) ziyaret etmenizi öneririz. Kentin merkezinde bulunan 13. yüzyıl tarihli Ulu Camii, Selçuklu mimarisinin mükemmel bir örneğini teşkil eder. Roma İmparatoru Justinianus zamanında tamamlanan Eski Malatya Kalesi, sert kayalar üzerine inşa edilmiş Arapgir Kalesi, Doğanşehir’deki beşgen formlu Doğanşehir Kalesi kentin tarihi zenginlikleri.

Malatya’yı çevreleyen bölgede gezilebilecek pek çok yer de mevcut. Sultansuyu’nda, sadece safkan Arap atlarını izlemekle kalmaz, ayrıca bu büyüleyici yer yakınındaki Sultansuyu Barajı’nın oluşturduğu göl kenarında uzun yürüyüşler de yapabilirsiniz.

Aynı zamanda Türkiye’nin kayısı yetiştirme merkezi olan Malatya’da, çok lezzetli kayısıların yanı sıra diğer taze ve kuru meyvelerle de karşılaşacaksınız. Lezzetli bir damak tadına sahip olan Malatya mutfağında etin ve bulgurun önemli bir yeri var. Çoğunlukla bulgur ve diğer malzemelerin karışımıyla yapılan 70 tür köfte bulunuyor. Bulgur, fasulye yaprağı, kiraz, ayva, üzüm ve dut yaprağı ile yapılan sarmalarda da kullanılıyor. Yerel mutfağın gözde yemeklerinden kağıt kebabı ve içli köftenin tadına bir de Malatya’da bakmayı ihmal etmeyin.

Sofra bezi, perde, yazma gibi ahşap kalıplarla ve baskı tekniği ile süslenmiş dokumalar; halılar, canlı ve renkli olan kilimler, cicim; dövme, çekme, germe gibi yöntemlerle yapılan bakır mutfak eşyaları; ahşaptan yapılan ve “güm güm” denen yayıklar, çıkrıklar, kaşıklar Malatya’dan alınabilecek özgün hediyelik eşyalardan bazıları.


Malatya çarşılarında yöreye özgü kilim ve halılardan satın alabilirsiniz.


ESKİ MALATYA KALESİ

Eski Malatya’da  yer alan Kale, geniş bir alanı kaplar. Yapımına Roma İmparatoru I. Titus zamanında başlanmış. Daha sonra Bizans İmparatoru Justinianus (522-565) zamanında son halini almış.

BEDESTEN

Eski Darende ilçesinde yer alan dikdörtgen bir yapı. İki bölümden oluşuyor. Birinci bölümde karşılıklı altı dükkan, ikinci bölümde ise dokuz dükkan yer alıyor.

ESKİ ARAPGİR KALESİ

Sert kayalar üzerine inşa edilmiş kalenin temel kısımları blok taştan, diğer kısımları ise kesme taştan yapılmış. Anadolu Selçuklular Dönemi eseri.