Ege Bölgesi

Ege Bölgesi

BOZCAADA


Bozcaada, Türkiye’nin üçüncü büyük adası… Üzüm bağları, tertemiz denizi, tarihi ve kültürel yapısı ile Ege’nin en cazip tatil yörelerinden.

Bozcaada tipik Akdeniz iklimini etkilerini taşımakla beraber, Boğaz’ın tam çıkışında bulunması nedeniyle Kuzey rüzgarlarını fazlaca alıyor. Bu yüzden Temmuz sıcağında bile hafif esen rüzgar sayesinde bunaltıcı sıcaklardan uzak. Ada’nın bu iklim özelliği, kendine özgü ve dünyanın hiçbir yerinde yetiştirilemeyen “Çavuş üzümü”ne ortam hazırlıyor. Bu leziz üzümler de Bozcaaada’nın bir şarap diyarı olmasını sağlamış. 

Bozcaada çevresinde irili ufaklı 10 ada bulunuyor. Adanın en çok rağbet gören yerlerinden olan kıyı bandı ise eşsiz kumsalı, sığ ve ılık deniziyle, büyüleyici güzellikte.  Bozcaada’nın arka yüzünde, Bozcaada Festivali’nin de yapıldığı Ayazma Koyu bulunuyor. Ayazma’da yer alan plaj, Bozcaada’da denize girmek için en popüler yerlerden. Başta ilginç coğrafik yapısı ile Mermer Burnu, Ayana, Tuzburnu ve İğdelik mevkii, denize girmek için daha sakin koylar arayanlara çeşitli alternatifler sunuyor.

Bozcaada, 1920’li yıllara kadar yoğun Rum nüfusunun hakim olduğu bir bölge iken, geçen yıllarla adadaki Türk-Rum dengesi bozulmuş. Rumların büyük çoğunluğu Yunanistan’a göçmüş. Bugün geriye, yapılış tarihleri 1800’lü yıllara kadar giden güzelim Rum evleri kalmış. Sokakların iki yanındaki zakkum, begonvil, gül, hanımeli ağaçları yolu kaplıyor. Yaz-kış açık tesislerin çoğunu ise pansiyonlar oluşturuyor. Geçen yüzyıl başında yapılan Eski Rum ilkokulunun restorasyonuyla yenilenen otelde de kalabilirsiniz, sevimli pansiyonlarda da…

Bozcaada’ya gitmek için önce Çanakkale’ye ulaşmak gerekiyor.

Çanakkale’de Ezine’deki Geyikli Yükyeri İskelesi’nden Bozcaada’ya feribot seferleri var.

GÖKÇEADA


Ege Denizi’nin kuzeybatısındaki Gökçeada eski adıyla İmroz,Türkiye’nin en büyük adası…

Doğal güzellikleri ile bir cennet olan Gökçeada’da sessizliğin sadece denizin uslanmaz dalgaları ile bozulduğuna tanık olacaksınız. Ada’nın güneyinde Kefalos-Aydıncık sahilleri uzanırken, hemen yanındaki tuz gölünde çamur banyosu yapabilir, eğer şansınız varsa burada yuvalanmış flamingoları da görebilirsiniz. Dereköy; bundan birkaç on yıl önce, binlerce insanıyla, iki binden fazla hanesiyle Türkiye’nin en büyük köyü olma özelliğine sahipti. Günümüzde beş on hanesinde yaşayan Rumlar dışında terkedilmiş harabe bir köy görünümünde. Zeytinliköy (Aya Todori) ise Gökçeada’nın en popüler, en iyi korunmuş köyü olma özelliğini taşıyor. Köydeki evlerin çoğunluğu onarılmış ve içinde yaşam devam ediyor. Yeşillikler içinde bir tepe kenarında kurulmuş Zeytinliköy’den kuşbakışı Gökçeada merkezini ve ovayı izleyebilirsiniz. Yüzyıllık geleneğin yaşatıldığı Madamın Dibek Kahvesi’nden içmeden ayrılmayın köyden. Yaşlı çınar ağaçları ve tarihi çeşmesiyle Gökçeada’nın en renkli, en hareketli cıvıl cıvıl yeri ise Kaleköy (Kastro)… Akşam saatlerinden itibaren gecenin ilerleyen saatlerine kadar dolu dolu yaşanıyor Kaleköy’de. Restoranlar, barlar, kafeler, çay bahçeleri herkese ve her keseye hitap edebilecek zenginlikte.

Çanakkale veya Eceabat’tan feribot ve arabalı vapurlarla adaya ulaşabilirsiniz.

ASSOS


Assos çok özel bir coğrafya… Zeytin ağaçları, balıkçı tekneleri, taş evler ve turkuvaz renkli deniz ve dantel gibi Ege kıyıları… Assos’un kendine özgü mimarisi ve şirin lokantalarla dolu limanı. Şarap gibi bir tatlı hava…  Yılın dört mevsimi açık olan tesisleri ile tam bir tatil cenneti.  Balığı ve kalamarıyla ünlü Assos, aynı zamanda ünlü filozof Aristoteles’in burada evlenmesine neden olacak güzellikte bir cennet.

Kentin gürültüsünden kaçıp başını dinlemek için bulunmaz fırsatlar yaratan Assos’un en cazip yanlarından biri bölge coğrafyasının bütün yıla yayılan ılıman iklimi. Sadece yazın değil, kışın da keyifle tatil yapabilirsiniz Assos’da. Bölgede yer alan oteller, kış aylarında da konuklarını ağırlamak için her tür donanıma sahip. Assos’un tatil merkezi olan iskelesi, eski antrepoların restorasyonuyla yapılmış otel, motel ve restoranlarla çevrelenmiş küçücük bir yerleşim yeri. Fakat bu küçücük iskeleye günün her saati ayrı bir keyif hakim.

Assos; İstanbul’a 400 km. uzaklıkta.

KADIRGA KOYU


Assos (Behramkale) antik kent merkezine 3 km. uzaklıktaki Kadırga Koyu, eşsiz denizi ve kumsalı ile tatilcilerin gözdelerinden biri.Tarihte büyük önem taşıyan bu koy yıllarca Osmanlı donanmalarının bakımının yapıldığı yer olarak hizmet vermiş.


BABAKALE


Osmanlı’nın son kalesi Babakale’de zeytin ve çınar ağaçlarının huzur dolu dinginliğinde nostaljik kasaba tadı… 

Çarşaf gibi Ege Denizi’nin sessizliğini sadece balıkçı takalarının sesleri bozuyor. Üstüne üstlük Türkiye’nin balık deposu Babakale’de her tür taze balığı son derece ekonomik fiyatlarla yiyebilirsiniz. Adını sahip olduğu kaleden alan, Asya’nın ucundaki fener Babakale, doğada keşfedilmemiş gizli cennetler arayanların yeni gözdesi. Ege ile Marmara’nın ayrıldığı bu sınırda güneşin denize batışı ise doyulmaz güzellikte. Bir zamanlar Osmanlı donanmalarının geçtiği, korsanların uğrak yeri olan bu uç noktanın tepeleri kekik kokulu. Tavşan, domuz, keklik, bıldırcınlara mevsimine göre her yerde rastlayabilirsiniz. Sahil şeridinde bulunan Ak Liman Koyu ise denize girmek için en güzel yer.Yüz metresi sığ olan sahilin güzel ince kumlu plajı var. Padişah III. Ahmet döneminde korsanlardan korunmak üzere Vezir Kaptan Mustafa Paşa tarafından 1155 yılında yaptırılan kale, önceleri Hirz-ül Bahir (Tıslımlı kale) olarak anılmış, daha sonraları ise içerisinde bulunan Piri Reis’in tayfalarından Latif Baba’nın türbesine  izafeten “Baba Kale” ismini almış. Türkiye’nin balık cenneti olarak da tanınan Babakale, dalış turizmi için son derece elverişli ortamlar sunuyor. Köy, balıkçılık yanında ayakkabıcılık ve bıçakçılıkla geçiniyor. Bıçakçılığın geçmişi çok eskilere dayanıyor. Keçiboynuzundan sap, kavak ağacından kın yapıyorlar. Bıçaklar kullanışlı ve çok keskin.

Çanakkale’ye 115 km. uzaklıkta.

KAZDAĞLARI



Kazdağları; doğal güzellikleri, tarihi değeri, manzara seyri, fauna ve flora zenginliği ve bol su kaynakları ile Ege Bölgesi’nin yeryüzü cennetlerinden biri. 

Mitolojide ismi İda olarak geçen bu dağ, batı yönünde 1767 metreye kadar yükseliyor. Koca Çayı, Manastır Çayı, Fındıklı Çayı ve Akçadere vadileriyle derin bir biçimde parçalanmış durumda olan Kazdağları, kültürel açıdan da oldukça zengin ve eteklerinde çok sayıda köy barındırıyor. Ender bir ağaç türü olan Kazdağı Göknarı dünya üzerinde sadece burada yetişiyor ve Truva atı da bu ağaçtan yapılmış. Bunun yanında meşe, kestane, kızılçam, gürgen, dişbudak, palamut meşesi ve zeytin ağaçları da mevcut. Kazdağları’nın her yerinden kaynaklar çıkıyor.

İda Dağı (Kazdağı), dünyada mitoloji ve efsaneler dağı olarak biliniyor. Kazdağları’ndaki üç efsaneden biri Grek efsanesi (İlyada) diğerleri Sarıkız ve Hasan ile Emine’nin aşk öyküleri olan iki Türk efsanesi. Tarihteki ilk güzellik yarışması burada yapılmış, Tanrılar tanrısı Zeus da burada doğmuş.

Efsanelerinin yanı sıra, temiz havası ve koruma altına alınan çiçekleri ile ünlü Kaz Dağı çevresindeki trekking parkurları ve Jeep Safari veya Off-road için uygun güzergahları ile günden güne popülerleşiyor.

Kazdağı Milli Parkı; Çanakkale’ye 123 km., Balıkesir’e 92 km. uzaklıkta.
ŞAHİNDERESİ KANYONU/CANYON


Altınoluk’u oksijen çadırına dönüştüren faktörlerin başında Şahinderesi Kanyonu geliyor. Bölgenin hava değişimini sağlayan kanyon, dağdan çektiği çam kokulu havayı ovaya dağıtırken, denizden aldığı iyot kokulu havayı da dağa yolluyor ve böylelikle bir çeşit baca görevi görüyor.




Karşılıklı hava sirkülasyonunu sağlayan 27 kilometre uzunluğundaki kanyonun yüksekliği ise 600 metre. Çevresi şifalı bitki ve otlarla bezeli olan Şahinderesi Kanyonu’na Orman İşletme Müdürlüğü’nden izin alınarak girilebiliyor. Rehbersiz gezmenin oldukça zor olduğu kanyonda, 25 kilometrelik bozuk toprak yol sadece jeep türü araçlara geçit veriyor. Yol üzerindeki gölcüklerin suları soğuk ve kireçsiz olduğu için sudan çıkınca kuruyabilmek kolaylaşıyor. Dereçatı Mevkii, yol üstünde bulan gölcük noktalarından biri. Dolayısıyla, mayo ve havlunuzla yola çıkmanızda fayda var. Su ve kuş sesinden başka sese geçit vermeyen bölgede pınar suyu hayli bol. Çiçek ve kekik kokularını da beraberinde getiren“Dereçatı suyu”  yosunlu kayaların kalbinden akıyor. Biraz ilerideki pınar ise nanelerin arasından aktığı için “Naneli pınar” adıyla anılıyor. Gücük Burun, Ağlayan Çam, Kestane Deresi, Yörük Pınarı, Selvili Mezarlık, Ayı Kapıları ve Damla bu görkemli kanyonun ilginç isimlerle taçlandırılmış çeşitli etapları.

ALTINOLUK


İsmini çevresindeki Şahinderesi Kanyonu ile altın sarısı renkteki zeytinyağından alan Altınoluk, eski bir Rum köyü.

Hem deniz hem de dağ turizminin bir arada bulunduğu bölge, bol oksijenli temiz havası -dünyada oksijen oranının en yüksek olduğu ikinci bölge- ve zeytinyağı ile ünlü. Altınoluk, solunum problemi yaşayanların da akın ettiği bir tatil beldesi. Zeytin, iğde, badem, ıhlamur, hanımeli, zambak ve kır çiçeklerinin baş döndürücü bir koku yaydıkları çiçek açma mevsimlerinde Altınoluk ve çevresi cennete dönüşüyor.



İstanbul/Yenikapı’dan feribotla Bandırma üzerinden Altınoluk’a ulaşabilirsiniz.

AYVALIK


Geniş zeytinlik alanlarıyla yemyeşil bir görünüm sergileyen eşsiz tatil beldesi, yirmi iki adasıyla da “Ege’nin ada cenneti” olduğunu ispatlıyor.

Yumurta Ada, Tavuk Adası, Karaada, Çıplak Ada, Lale Adası, Cunda Adası, Patrice, Tımarhane Adası, Ayvalık’ın en bilinen adaları…

Kentin güzelliğini pekiştiren Adalar, eşsiz kumsalıyla ün salan Sarımsaklı ve muhteşem bir Ayvalık panoraması sunan Şeytan Sofrası, Ayvalık’ın doğal zenginliklerinden birkaç örnek. Cunda dışında, Ayvalık koyunda yer alan adaların hiçbirinde yerleşim yok. Hatta bazı adaların gelgitler sırasında yer yer su altında kaldığı da söylenmekte. Ayvalık’tan kalkan motorlarla adalara düzenlenen turlara katılmak mümkün. Adalar çevresi sualtı fotoğrafçılığı için oldukça elverişli. Net görüş mesafesinin 20-25 metreye ulaştığı söyleniyor.

Ayvalık; İstanbul’a 489 km. uzaklıkta.

ŞEYTAN SOFRASI


Şeytan Sofrası, adını, yuvarlak bir sofrayı andıran ve eski bir lav birikintisi olan tepeden alır.

Söylenceye göre, kayalıkların üstündeki tepede, şeytanlar bu “sofra” etrafında otururlarmış.

Ayvalık’ı, körfezin eşsiz koylarını, alabildiğine uzanan zeytinlikleri seyredebilmek için Şeytan Sofrası’na çıkmak şart. Sarmısaklı yolunda, Şeytan Sofrası tabelasının olduğu yerden sağa dönüldüğünde Çamlık Orman Kampı’na, devam edip yokuş yukarı kıvrılan yol izlendiğinde ise Şeytan Sofrası’na ulaşılıyor. Tepenin manzarası, özellikle gün batımında görülmeye değer. Demir kafes içinde korunan ve şeytana ait olduğu söylenen ayak izi ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.



Çamlık Orman Kampı’nın üst kısmında yer alıyor.


CUNDA ADASI Alİbey Adası


Neo-klasik yapıların çevrelediği Cunda Adası, doğayla iç içe, sessiz sakin ve huzurlu bir tatil arayışında olanlar için vazgeçilmez bir tatil beldesi.

1964 yılında bir karayolu bağlantısıyla Ayvalık’a dahil edilen Cunda, bir ada olmaktan çıkıp yarımadaya dönüşmüş. Adaya dolmuş motorlarla gitmek de mümkün. Çok sayıda kilise ve manastırın bulunduğu adanın etrafı çam ve zeytin ağaçlarıyla çevrili. Cunda, Taksiryadis Kilisesi, Ayışığı Manastırı, Rum evleri, Patrice Köyü, Melek Tepesi, Ortunç Koyu, mendirek çevresi ve tekne yapım atölyeleri ile rengarenk bir ada. En hareketli bölgesi ise restoranların omuz omuza verdiği sahil boyu. Ada merkezinde sıralanmış balıkçı lokantalarında, balık ve deniz mahsullerinin yanı sıra yöreye özgü meze ve zeytinyağlıların tadına bakabilirsiniz.

Cunda’nın Ayvalık’a uzaklığı karayoluyla 8 km.

FOÇA


Adını aldığı foklar gibi sevimli ve sıcacık bir tatil beldesi Foça.

Gittikçe büyük şehirleri andıran turizm merkezlerinden sıkılanlar için huzur dolu bir seçenek. Ege’nin köpüklü berrak sularıyla çevrili kıyılarıyla, hoş kokulu çam ağaçlarıyla kaplı yamaçlarıyla, Kapodakya’nın peri bacalarına benzeyen büyüleyici küçük adalarıyla antik ve modern dünyanın ilgisini her zaman çekmiş. İyonların Ege sahillerinde kurdukları 12 İyon kentinin en önemlilerinden biri olan Foça, tarihi ve arkeolojik öneminin yanı sıra, Homeros’un destanında da adı geçen mitolojik bir yerleşim.

Foça; İzmir’e 70 km. uzaklıkta. 

FOÇA ADALARI



Foça Adaları altı ıssız adadan oluşuyor: Orak Adası, İncir Adası, Kartdere Adası, Fener Adası, Hayırsız Ada ve Metalik Ada. Orak ile Hayırsız ve Kartdere Adalarında 80 metre yüksekliğine ulaşan dik yarlar görülmeye değer. Özellikle İncir Adası, turistler ve bölge halkı tarafından piknik alanı ve plaj olarak kullanılıyor. Adalar ve çevresindeki koylar, Türkiye’deki son Akdeniz foku kolonilerinden birini barındırıyor.

SİREN KAYALIKLARI



Denizin ortasında bir buzdağı gibi yükselmiş kar beyazından toz pembeye kadar türlü renklerde kayalar, kıyılarda denizle kucaklaşmış mağaralar, denizin ortasında atılıvermiş hissi uyandıran küçücük, alçak kayalıklar ve aralarındaki kanallarla bir doğa harikası olan Siren Kayalıkları’nın en büyüğü Orak Adası kayalıkları. Homeros destanında yer alan ve yolunu şaşıran gemilerin çarptıkları kayalıklar olarak söz edilen Siren Kayalıkları soyu tükenmek üzere olan Akdeniz Foklarının barınma yeri olması nedeniyle koruma bölgesi ilan edilmiş.

İZMİR KUŞ CENNETİ



Kentin yanıbaşında koruma altına alınmış 8 bin hektarlık dev bir yaban hayat parkı.

Adalar, sazlıklar, deltalar ve gözalabildiğine uzanan düzlüklerde 190’ı aşkın türde milyonlarca kuş barındırdığı için dünya çapında bir “kuş cenneti” sayılıyor. Bölgeye her yıl ortalama 50.000 kuş uğruyor. 63’ü yerli 54’ü yaz göçmeni, 43’ü kış göçmeni ve 30’u transit geçen türlerin burada konakladıkları biliniyor. Kırmızı Kanatlı Flamingolar, Karatavuklar, Tepeli Pelikanlar, Angıtlar, Su Tavukları, Saksağanlar, Kırlangıçlar, Sakarmekeler, Tombul Yağmur Kuşları, Kum Kuşları, Beyaz Balıkçıllar, Kara Leylekler, Gri Balıkçıllar, Bahriler, Sığırcıklar, Yalı Çapkınları bu kuş türlerinin bazıları. Doğal ve arkeolojik sit alanı olan Kuş Cenneti’nde, ziyaretçi merkezi binası, kuş seyir kuleleri, sabit dürbün ve gezi bisikletleri bulunuyor.

Çiğli ilçesinden 10, Karşıyaka’dan ise 26 kilometrelik asfalt yolla ulaşılıyor.

URLA


Urla, Menteş Koyu, Malgaca ve Balıklıova Körfezleri gibi birbirinden güzel koylara sahip.

Sınırları içinde Karantina, Pita, Koyun, Güvercin,  Eşek, Hekim, Kösten (Uzunada), Yılanlı, Pırnarlı, Kel Adacık ve Taş olmak üzere 12 tane ada bulunuyor.

İlçenin isminin Latince ve Rumca bataklık-sazlık anlamına gelen “vurla” kelimesinden geldiği ve Mehmet Çelebi’nin komutanlarından İbrahim Bey’in sefere çıkarken kendisine “uğurola”, “uğurlu geldi” demesinden türediği şeklinde rivayetler var. Urla, aynı adlı yarımadanın hem kuzey hem de güneyinde kıyılara sahip. Kuzey kıyılar çok daha tanınmış, daha kalabalık ve turizmle iç içe. Menteş, Malgaça, Gülbahçe ve Balıklıova koyları denize girilebilecek başlıca yerler. Urla’nın kuzey kıyılarında 12 ada (en büyüğü Uzunada), İzmir Körfezi ile birlikte Güvendik sırtlarından en güzel deniz manzaralarını ayaklar altına seriyor. Urla güney kıyıları ise oldukça tenha, Demircili ve Yağcılar köyleri sessizliği sevenleri beklemekte. Çeşmealtı üstündeki Güvendik Tepesi’nden açık havada 12 adayı ve İzmir körfezini kesintisiz görmek mümkün. Çam ormanlarıyla kaplı Güvendik Tepesi, güneşin doğuşu ve mehtaplı gecelerde sunduğu inanılmaz görüntüleriyle ünlü.

Urla’ya İzmir’den kalkan otobüs ve minibüslerle ulaşılıyor.

ÇEŞME


Kendi adını taşıyan yarımadanın en ucunda kurulmuş olan Çeşme, şifalı sıcak suların, olağanüstü sayılabilecek kalitede kumun, güneşin ve berraklığın kucaklaştığı şirin bir tatil beldesi.

Gemiciler tarafından küçük liman diye adlandırılmış. Zamanla çoğalan ve buz gibi suların aktığı çeşmelerinden dolayı da yöreye Çeşme denilmiş. Çeşme’nin en ilgi çeken yerlerinden biri olan Aya Yorgi Koyu, muhteşem bir manzaraya sahip. Gündüzleri koyun hemen karşısındaki Yunan Adalarını rahatlıkla görebilirsiniz. Geceleri de muhteşem bir manzarası olan Aya Yorgi, yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgisiyle karşı karşıya. Ilıca, Çeşme’ye 6 km. mesafede kaplıcalarıyla ünlü bir belde. Beyaz ve yumuşak kumlu plajıyla özellikle yerli yazlıkçıların gözde mekanı. Ilıcaların yanında bir de çamur kaynağı var. Çamur banyosunun selülit, sedef hastalığı, cilt hastalıkları, romatizma, spondilit ve siyatik hastalıklarına  iyi geldiği söyleniyor. İlçe merkezine 10 km. uzaklıkta bulunan Şifne, su sıcaklığı 42-52 °C arasında değişen termal kaplıcası ve çamur banyosu ile ünlü.

Çeşme’nin güneydoğusunda, ilçe merkezine 5 km. uzaklıkta bulunan Ovacık, Çatalmazlak’taki doğal plajları ve travertenleriyle ünlü. Rüzgâr ve yağmur sularının oluşturduğu travertenlerin özelliği içinden su akmıyor olması. Sualtı mağaraları ve renkli taşlarla süslü plaj ilginizi çekecek. Plaj, yürüyüş meraklıları için de ideal bir mekan. Çakıl taşları ve deniz kabukları için yanınıza bir çanta almayı unutmayın.

Çeşme; İzmir’in 94 km. batısında yer alıyor.

ALAÇATI


Alaçatı doğal limanı ve devamlı esen rüzgârına rağmen dalgasız denizi ile dünyada sörf yapmaya en elverişli merkezlerden biri.

Mayıstan ekime kadar süren rüzgar sezonunda dünyanın dört bir tarafından gelen sörfçüleri ağırlayan Alaçatı Koyu’nun 1.5 metreyi geçmeyen derinliği, aynı zamanda yeni başlayan sörfçüler için de iyi bir eğitim sahası. Bu özelliğinden dolayı koy, hem ustalar, hem de acemiler tarafından tercih ediliyor. Ayrıca pırıl pırıl kumlarıyla meşhur Çark ve Piyade Plajları da görülmeye değer yerler arasında.

Plajdan uzaklaşıp Alaçatı’nın bakir koylarına girdiğinizde kaya yapısının farklılığı dikkatinizi çekecek. Rüzgârın savurduğu kum taneciklerinin aşındırdığı yumuşak kayalar Kapadokya benzeri şekiller oluşturmuş. Ponza taşıyla yapılan; yazın sıcağı, kışın soğuğu geçirmeyen tarihi Alaçatı evleri mimarisiyle dikkat çekiyor. Köy çarşısı da son derece renkli. Buradan her türlü ihtiyacınızı makul fiyatlar karşılığında  karşılayabilirsiniz.

Alaçatı, Çeşme’ye 7 km. uzaklıkta yer alıyor.


SIĞACIK


Sığacık ismi, kentin sığınak olarak kullanıldığı dönemlerden kalma. Antik Teos kentine ev sahipliği yapan Sığacık, sevimli bir tatil kasabası.

Pırıl pırıl bir denize sahip olan beldede denize girebileceğiniz birçok yer bulunuyor. Akkum Plajı  giriş ücreti ve mütevazı tesisleri ile günboyu faydalanabileceğiniz geniş bir koyda yer alıyor. Ege’nin berrak denizinde sualtı doğa güzelliğini seyretmek ve dalış yapıp zıpkınla balık avlamak isteyen meraklılar için bölgedeki diğer koylara bot gezileri düzenleniyor. Çevredeki koylardan biri de Ekmeksiz koyu. Poyraz tutmayan koy, dipten denize karışan tatlı kaynak suları sebebiyle diğer denizlere oranla daha soğuk. Koyun yamaçları ise piknik masaları ve yerleri ile dolu.

Koy çok sayıda balık restoranına ev sahipliği yapıyor.

PAMUCAK


Selçuk’a 9 km., antik Efes kentine 6 km. uzaklıktaki Pamucak kilometrelerce uzanan kumsalı ile bir doğa harikası. 11 km uzunluğunda mavi bayraklı tertemiz denize ve altın sarısı kumlara sahip. Pamucak sahili boyunca kamp yapmaya, her tür su sporlarına elverişli koylar bulunuyor.


KUŞADASI


Kuşadası’nın bugün Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinden biri olmasında, zengin tarihi geçmişi ve doğal çevresi kadar iklimi de önemli rol oynuyor.

Kuşadası, hemen önünde başlayan kumsalları ile her şeyden önce bir doğa cenneti. Tusan, Akyar, Otuzbir, Kadınlar Denizi, Aslanburnu, Karaova, Güzelçamlı, Büyük ve Küçük Kalamaki, İlyas Ağa, Dipburun, Tavşanburnu plajları gibi temiz kumsallar kuzey ve güneye doğru kilometrelerce uzayıp, gidiyor. Kumsal şeritlerinin toplam uzunluğu 20 kilometrenin üzerinde. Kumsalların yanı sıra, derinlikten hoşlananlar için, dalmaya elverişli kayalık koylar da Kuşadası’nda yer alıyor.



Aydın il merkezine 71 km. uzaklıkta yer alıyor.


BÜYÜK MENDERES DELTASI DİLEK YARIMADASI



Dilek Yarımadası’nda 11.000 hektarlık bir alanı kapsayan Milli Park, Kuşadası’nın güneyinde yer alıyor.

Bu dağlık arazi, kanyonlar ve vadiler ile parçalanmış.

Park, bu ilginç jeolojik ve jeomorfolojik yapısı yanında, Akdeniz bölgesinde ender görülen bir bitki örtüsüne sahip. Park alanında, soyu yeryüzünde hemen hemen tükenmek üzere olan türlere de rastlanıyor. Bunun en tipik örneği Anadolu Parsı. Milli Parkta, çok sayıda sürüngen, memeli hayvan ve kuş türleri yer aldığı gibi, Akdeniz’e özgü hemen hemen bütün balık çeşitleri ile deniz kaplumbağaları yaşama ve çoğalma olanağı bulmuş. Akdeniz ülkelerinde korunmaya alınan Akdeniz foku da yörenin sakinlerinden.

Park, ayrıca trekkingciler için de orman içi patikalarda yürüme ve tırmanma olanakları sağlıyor. Doğal ortamın bozulmaması için park alanı içinde günübirlik tesisler dışında, gecelemeye elverişli tesis kurma izni yok.

DİDİM / ALTINKUM AKBÜK


Güllük Körfezi’ni çevreleyen iki yarımadadan biri üzerinde yer alan Didim, 53 kilometrelik sahil şeridinin üzerinde onlarca koya sahip.

Hemen hemen hepsinde kumsal bulunan bu koyların hiç kuşkusuz en önemlisi, oteller bölgesinin önünde uzanan ve Ege’nin dünyaca ünlü plajlarından biri olan Altınkum. Didim’e 15 km. uzaklıktaki Akbük sonradan gelişen bir tatil merkezi. Koy özellikle deniz sporları için uygun.

Oldukça sıcak bir iklim kuşağında yer almasına rağmen, Didim’in düşük nem oranı yazın bunaltıcı sıcaklardan şikayet edenler için iyi bir seçenek oluşturuyor.


Muğla sınırları içinde yer alan Didim, Kuşadası’ndan 70 km., Bodrum’dan ise 110 km. uzaklıkta bulunuyor.

GÜLLÜK KÖRFEZİ


Güllük körfezi, aynı ismi taşıyan limanı, Ege’de Bodrum yarımadasının kuzeyinde yer alıyor.

Güllük’ün hemen güneyinde, zeytin ağaçlarıyla çevrilmiş tepelerin altında Varvil’e, Güllük’ten iç kısımlara doğru gidildikçe de, Milas’a geliniyor. Güllük bir liman kasabası. Mandalya Körfezi ve Asin Koyu çevresine yerleşmiş kasabanın sahili balıkçıları, kahveleri ve lokantaları ile sevimli bir balıkçı köyü özelliğini koruyor. Kentin kuzeyine kurulu dalyanda lüfer, kefal ve en çok da yılan balığı avlanıyor. Sahil lokantalarından birine oturup kendinize balık ziyafeti çekebilirsiniz.

Milas-Bodrum yolu üzerinden sağa ayrılan 8 km’lik yolla Güllük Körfezi’ne ulaşabilirsiniz.

BAFA GÖLÜ


Bafa Gölü, Milas ilçesi sınırları içerisinde, Söke Ovası’nda yer alıyor.

Söke Ovası, 2000 yıl önce denizmiş ve bölgenin büyük bir körfez varmış. Büyük Menderes Irmağı’nın getirdiği alüvyonlar doldurunca, körfez ova oluvermiş. Bugünkü Bafa Gölü, denizden bir parça olarak arada kalmış. Gölün çevresi zeytinlik ve çam ormanlarıyla kaplı. 1994 yılında büyük bir bölümü doğal park olarak ayrılan göl, Didim ve Pamukkale’ye gelen turistlerin uğrak yeri.

Gölün üzerinde üç küçük ada var. Adalarda eski dönemlerden kalma manastır ve kiliseler bulunuyor. Tarihi kalıntıların yanı sıra, balıkçıl kuşları, pelikanlar, karabataklar ve ördekler de yörenin güzelliğine güzellik katıyor. Etrafı zeytin ağaçlarıyla çevrili gölün doğal zenginliklerini  kuşlar tamamlıyor. Sahilde yolcu bekleyen dolmuş teknelerle ada turu yapmak mümkün. Bu keyifli tur sırasında yüzme molası da veriliyor. Ama en keyifli anlar, güneş battıktan sonra gökyüzüne vuran kızıllığın gölün rengini değiştirdiği saatler.

Bafa Gölü’nde kefal, levrek ve yılan balığı tutuluyor. Göl kıyısında lokantalar var. Kıyıdaki lokantalarda da bütün yemekler zeytinyağı ile yapılıyor.

Bafa Gölü’nde konaklamayı düşünürseniz, göl manzaralı pansiyonların sayısı da oldukça fazla. Ayrıca kamp yapmaya da elverişli bir bölge burası.



Bafa Gölü’ne Milas-Söke karayolu üzerinde yer alan Çamiçi ilçesinden geçilerek 10 kilometrelik bir yolla ulaşılıyor.

BODRUM YARIMADASI



Bodrum, doğu ve batı limanlarının birleşmesinden meydana gelen yarımada üzerinde yükselen kalesi, iki limanın kıyılarına dizilmiş bembeyaz evleri, gümbetleri ve denize inen daracık sokakları, şöhreti dünyaya yayılmış yatları ve tersaneleri ile ünlü bir tatil yöresi.



Doğanın ve tarihin iç içe olduğu bu muhteşem yöre, tarihi zenginlikleriyle de göze çarpıyor. Dünyanın yedi harikasından biri olan Mouselum da Bodrum kaynaklı, su altında gömülü, yüzlerce yıl önceki batık gemilerinin mirası “amphora”lar da…

Bodrum yarımadasını keşfetmenin pek çok yolu var. Bunlardan en çok keyif vereni, civardaki koyları ve kıyı köylerini, Bodrum limanından veya yerel limanlardan kalkan günübirlik gezi tekneleriyle dolaşmak. Bir diğer olanak da, koylara sefer yapan dolmuşlar.


GÜVERCİNLİK
Bodrum’a 25 km. uzaklıkta yeşil ve mavinin içice geçtiği harika güzelliğe sahip bir koy Güvercinlik. Bu doğal ve doyumsuz güzelliği, karşısında bulunan Salih Adası ile zenginleşiyor.

TORBA
Torba, Bodrum’a 5 km. uzaklıkta sakin bir köy. Çam ve zeytin ağaçlarının yeşilliği ile pırıl pırıl bir denizin kaynaştığı şirin ve hareketli bir koyda yer alıyor. Özellikle otel ve devre mülk bakımından zengin olan koy, turistik açıdan oldukça popüler.


GÖLTÜRKBÜKÜ

Gölköy ve Türkbükü eskiden iki ayrı belde iken, yoğun gelişmesi ve büyümesi nedeniyle birleşmiş ve bu birleşmeden dolayı belde Göltürkbükü veya Göl-Bük adını almış. Bodrum’un en hızlı ve yoğun gelişen yerlerinden. Bodrum’un denize girmek için en uygun yeri, eğlence ve gece hayatı bakımından da oldukça popüler.

GÜNDOĞAN

Mandalina bahçeleri ile de ünlü olan Gündoğan, doğal güzelliğini en doğal biçimiyle koruyan az sayıdaki koylardan biri. Bodrum’a 18 km. uzaklıkta. Tertemiz denizi ile dikkat çeken köyün görülmeye değer bir manzarası var.

YALIÇİFTLİK

Gökova körfezinin girişinde yer alan Yalıçiftlik, yemyeşil bitki dokusu masmavi denizi ile Bodrum Yarımadası’nın en güzel koylarından birine sahip. Yalıçiftlik de ormanlarla kaplı tepelerde uzun doğa yürüyüşleri yapabileceğiniz gibi tekne turları ile gizli koyları da keşfedebilirsiniz.

YALIKAVAK

Bodrum’a 18. km uzaklıkta olan köy, yarımadanın kuzey batısında yer alıyor. Yel değirmenleri,  balığı ve narenciyesiyle ünlü. En ünlü sünger avcıları Yalıkavak’tan çıkmış. Yel değirmenlerinden de anlaşılacağı gibi bu koy oldukça sert rüzgarlara açık. Paşa Koyu, Tilkicik Koyu ve Ağaçbaşı Koyları ile Yalıkavak doğanın kendini cömertçe sergilediği en güzel yörelerden.

GÜMÜŞLÜK

Gümüşlük, antik çağdaki Myndos kentinin yerine kurulmuş adanın en sevimli beldesi. Bodrum’un kentleşmesine karşın bu durumdan en az etkilenmeyi başarabilen yerlerden biri Gümüşlük. Tamamen koruma altında. Yürüyerek geçilebilen Tavşan Adası, gün batımında keyfine doyulmayan manzarası ve mandalina bahçelerinin kattığı renk cümbüşü ile huzurlu ve sakin ortamları sevenler için ideal bir tatil yeri.

KADIKALESİ

Helenistik dönemden kalan bir kale kalıntısından adını alan Kadıkalesi, kumlu berrak denizi ve narenciye bahçeleri ile Bodrum’un en güzel koylarından biri. Bodruma’a 23 km. uzaklıkta yer alıyor.

TURGUTREİS

Bodrum’a 20 km. uzaklıktaki Turgutreis, Bodrum’dan sonra Yarımadanın en kalabalık yerleşim merkezi. Rüzgarı ile tanınan Turgutreis, batı rüzgarlarına açık olduğu için yazın en sıcak zamanlarında bile nispeten rüzgar alıyor. 2,5 km. uzunluğundaki Turgutreis kumsalından irili ufaklı birkaç adayı görebilirsiniz. Bu adalardan biri olan Yassıada 1961’den beri sualtı arkeolojik araştırmalarına ev sahipliği yapıyor.

AKYARLAR

Bodrum’a 13 km. uzaklıktaki Akyarlar, Kos adasına en yakın kıyı. Eskiden balıkçılık yapılan yöre, bugün en önemli turizm merkezlerinden biri. Tam karşısında yer alan Çatal Adası da eskiden korsanlık yapılan, fakat bugün hayvancılıkla uğraşılan sevimli bir yerleşim birimi.




ORTAKENT

Denizi sıcak ve kumlu olan Ortakent’in mandalina bahçeleri oldukça ünlü. Bitez’den sonra en uzun ikinci sahile sahip Ortakent’te deniz suyu sıcaklığı, Bodrum’un diğer bölgelerine göre daha düşük. Biraz ilerisinde yer alan Yahşi Koyu da temiz kumsalı ve canlı denizi ile tercih edilecek plajlardan.

Yahşi koyu’nda çeşitli su sporlarını da rahatlıkla yapabilirsiniz.

ADA BOĞAZI – AKVARYUM

Gümbet’in batı ucunun sonunda bulunan küçük küçük koylar, önlerini kesen bir adanın da yardımıyla, kristal parlaklığında ve olağanüstü doğal güzellikte öyle bir su alanı oluşturuyor ki, bu şairane yerin adına halk, doğal olarak Akvaryum diye adlandırıyor. 30 m. derinliğe  kadar çıplak gözle görülebilen Akvaryum’a ancak teknelerle ulaşılabiliyor.


GÖKOVA KÖRFEZİ

Bodrum’dan güneydoğuya doğru, Güllük’ten daha çok tanınan Gökova Körfezi yer alıyor. Gökova’nın sayısız koyları, yeşil ve mavinin eşsiz uyumunda birer doğa cenneti.

Muğla’nın hemen yanındaki Sakar Tepe’den körfeze 600 m. yüksekten bakılıyor. Bu manzara, yeşil ve mavinin dünyada nadir görülebilecek bir kompozisyonunu gözler önüne seriyor.

Gökova körfezi, Muğla’ya 25 km. uzaklıkta yer alıyor.

MAVİ YOLCULUK

Bodrum’dan güneydoğuya doğru uzanan Gökova Körfezi, Halikarnas Balıkçısı ve Azra Erhat’ın keşfettiği bir deniz yolculuğu olarak, onların bu adı vermelerinden bu yana

“Mavi Yolculuk” adıyla anılıyor. Mavi Yolculuk, Türkiye’nin kendi kültürü içinden türettiği, Akdeniz ve Ege’nin masmavi sularıyla birleştiği bir tatil biçimi… 20-25 metrelik ahşap teknelerle yapılan mavi yolculuk, cennet kıyılarımızı gezmenin en keyifli yollarından biri, belki de en keyiflisi.




MAVİ YOLCULUK ROTALARI

Gökova Gezisi: Bodrum-Gökova-Bodrum

Hisarönü Körfezi: Marmaris-Knidos-Marmaris

Kuzey Likya Gezisi: Marmaris-Fethiye-Marmaris

Güney Likya Gezisi: Fethiye-Ölüdeniz-Fethiye

Pamfilya Gezisi: Kemer-Kekova-Kemer

MARMARİS

Marmaris, yılın 12 ayı yeşilin ve mavinin tüm tonlarını görebileceğiniz cennet bir belde.



Uzun kıyı şeridindeki büyüklü küçüklü koyları, mavi turun en önemli çıkış noktalarından biri olması, antik kentlere yakınlığı, doğal güzellikleri, modern yat limanları, her zevke uygun konaklama olanakları Marmaris’i turizm merkezlerimiz arasında önemli bir yere oturtuyor. Marmaris’te tam 52 dalış noktası var. Çeşitli antik kalıntıların yer aldığı Marmaris’in kobalt mavi derinlikleri, dalış tutkunlarını mutlu edecek çeşitlilikler içeriyor.

YALANCI BOĞAZ

Marmaris’e 8 km. uzaklıkta bulunan bu kara parçası, bir gemi kaptanının fırtınalı bir havada burayı körfeze giden boğaz zannedip gemisini karaya oturtmasından sonra “Yalancı Boğaz” adını almış. Ağaç yapımı Gulet tersanelerinin bulunduğu kara parçası görülmeye değer. Yapılaşma henüz yok, doğası bakir, daha sakin, daha esintili, havası büyülü, gün batımı doyumsuz ve Marmaris’i tam karşıdan seyrediyor.

İÇMELER

İçmeler, Bozburun (ya da eski adıyla Loryma) Yarımadası’nın ‘‘boynunda’’, Marmaris Koyu’nun doğuya bakan yüzünde bir koy. Sırtını çam ağaçlarına dayayan İçmeler, yörenin en kumlu sahiline sahip.

TURUNÇ

Marmaris’e 21 km. uzaklıktaki köy, iri kumlu plajı ile meşhur.

Köyde yapılacak kısa bir gezintiyle yöreye özgü el işleri ve keçi boynuzu, kekik, defne yaprağı, adaçayı  gibi ürünleri ilk elden alabilirsiniz.


Sedİr AdasI (Kleopatra AdasI)

Marmaris’e 15 km. uzaklıktaki Sedir Adası’na Çamlıköy’den  motor seferleri düzenleniyor. Oolotik adı verilen kendine has kumu ve turkuvazdan laciverte uzanan benzersiz denizi adayı gerçekten özel kılıyor. Kleopatra Adası diye de anılan Sedir Adası’nda, Roma çağından kalma eski Cedrae ören yeri bulunuyor. Adanın kuzeybatı yanındaki küçük koyda halk arasında Kleopatra’nın yüzdüğü rivayet edilen çok ilginç bir plaj var. Buradaki  kumu Antonius sevgilisi Kleopatra için Kuzey Afrika’dan gemilerle getirtmiş.

Günnücek

Marmaris’e 2 kilometre uzaklıktaki piknik yerinde, dünyada eşi çok az görülen Günlük (Liquidamber Orientalis) ormanı bulunuyor. Bu ağaçlardan elde edilen sığla yağı, ilaç ve parfümeri sanayisinde kullanılıyor. Doğal bir mesire yeri olan Günnücek’in denizi, sığlığıyla dikkat çekiyor. Yörenin doğal değerlerinden birini oluşturan Günnücek Parkı’na aracınızla şehir merkezinden 10-15 dakikada ulaşmanız mümkün.

Kumlubük

Turunç’tan 6 kilometrelik bir yolla ulaşılan köye, Marmaris’ten deniz yolu ile de gidebilirsiniz. Yeşil ile mavinin iç içe girdiği temiz denizi ve harika kumu ile bölgenin en gözde plajlarından birisi.

Selimiye

Türkiye’de en bakir kalmış bölgelerden biri olan nostaljik balıkçı köyü Selimiye, bir cennet bahçesini andırıyor. Ocak ayı sonuna doğru bembeyaz badem ağacı çiçekleri ile donanan köyün güleryüzlü, misafirperver halkının birçoğu oksijen bolluğu nedeniyle 100 yaşını geçmiş.

 


Bördübet

Yıllar önce bu koyda saklanan İngiliz askerlerinin “Kuş Yatağı” anlamına gelen “Bird the bed” dedikleri Bördübet, dağ güvercini, saka, bülbül, balıkçıl kuşlar, atmaca ve daha birçok kuş çeşidiyle bu adın hakkını veriyor. Marmaris’in Reşadiye yarımadasında yer alan Bördübet Koyu, Hisarönü Köyüne bağlı küçük bir tatil yöresi. Yarımadanın Gökova körfezine bakan yüzünde yer alan ve sık ormanlarla çevrili olan Bördübet, yöredeki bir çok koy gibi eşsiz bir doğaya sahip. En önemli özelliği ise 200 metre eninde ve 600 metre uzunluğunda bir kanal aracılığıyla sık çam ormanının içine giren denizi.  


Orhaniye

Her açıdan ve her yükseklikten bambaşka güzellikler sergileyen Orhaniye, günün ilk saatlerinde çarşaf gibi düz bir denize sahip. Baybassos antik kenti eteklerindeki Orhaniye Köyü, denize dil gibi uzanan kırmızı kumuyla ve koyun ortasında yer alan kaleli Şövalye adasıyla ünlü. 

Kızkumu

Orhaniye Koyu içinde kırmızı ve iri taneli kumlardan oluşan bir set, kıyıdan itibaren denizin açıklarına doğru dil gibi uzanıyor. Gel-git olaylarında bir görünüp bir kaybolan bu kum set sular yükselse de yöreye gelen turistlerin su içinde bile yürümelerine olanak tanıyor.




Söğüt Köyü

Bozburun’dan Hisarönü körfezine doğru dönüşe geçenlerin karşısına Söğüt köyü çıkıyor. Deniz ve çam kokulu rüzgârın yoğun olarak hissedildiği tepedeki manzara gerçekten iç açıcı. Burada Taşlıca, Bozukkale, Serçe limanı, Asardibi, Kızılkayalar gibi mevkiler ve Yunanistan’ın Sömbeki (Simmi) adasının silüeti de görüş açısında bulunuyor. Eski adı Saranda olan Söğüt ve çevresi, deniz ürünleri konusunda çok zengin.

 

DATÇA


Datça, eşsiz doğal güzellikleri, tertemiz denizi, bakir koyları ile göz kamaştırıyor. Datça’nın her yerinden denize, tarihe ve doğaya yürüyerek ulaşabilirsiniz.

Kumluk Plajı, Hastane Altı Plajı,Taşlık Plajı ve Şifalı Göl herhangi bir araca gereksinim duymadan gidebileceğiniz yerler. Datça merkeze 4 kilometre uzaklıktaki Kargı Koyu’nda denize girebilir, kumsalda mehtabı izleyebilirsiniz. Palamutbükü, Hayıtbükü, Aktur ve Ovabükü tertemiz denizi ve sakinliğiyle, yüzmeniz, dinlenmeniz için birebir. Datça’da mis kokulu çam ağaçları arasında yürüyüş yapabilir, köyleri, koyları keşfederken bol bol oksijen soluyarak nefesinizi açabilirsiniz. Arazinin vahşiliği ve anayollardan uzak kalması da güzelliğinin bugüne kadar nispeten korunmasına yardımcı olmuş. Bölgenin en dar yeri, Reşadiye Yarımadası’nın da başladığı nokta kabul edilen, Balıkaşıran Kıstağı. Yol bu noktayı geçip tekrar tepelere ulaştığında, her iki körfez tüm güzelliğiyle ayaklarınızın altında serilirken, doğanın el değmemiş vahşiliği karşısında büyüleneceksiniz.



PAMUKKALE

Yeryüzünün doğal güzelliklerinden payını düşeni fazlasıyla alan Pamukkale, doğal kaynaklar açısından da çok şanslı bir coğrafyada yer alıyor.

Travertenlerin dünyadaki sayılı örneklerinin bulunduğu Pamukkale, her mevsim farklı güzel. Muhteşem görünümlü kalsiyum oksitli ırmakların tortularıyla oluşan traverten dalgaları, turistler için  önemli bir çekim merkezi.



KIRMIZI TRAVERTENLER

Kırmızısu, Karahayıt kasabasının sınırları içinde. Pamukkale’nin yaklaşık 5 km. kuzeyindeki Kırmızısu travertenleri, 600ºC sıcaklıkta çıkan termal su çevresinde oluşmuş. Termal suyun içindeki maden oksitleri nedeniyle kırmızı, yeşil ve beyaz renkli traverten tabakaları oluşuyor.

KARAHAYIT KAPLICASI

Pamukkale termal sisteminin bir kolu sayılan kaplıca, Pamukkale’nin 5 km. kuzeyinde, Karahayıt kasabasında bulunuyor. Kalp, damar sertliği, yüksek tansiyon, romatizma, siyatik, lumbago, uyuz, sivilce, kaşıntı gibi hastalıklara iyi geldiği söyleniyor.

Comments

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *