İç Anadolu Bölgesi
Konya
İnsanlık tarihinin ilk yerleşim yerlerinden biri olan ve tarih akışı içerisinde birçok medeniyetin izlerini bağrında taşıyan Konya, adeta bir müze şehir konumunda.
Sayısız tarih, kültür ve doğal zenginliklerine sahip olan Konya, yetiştirdiği İslam büyükleri ile de tanınıyor. Kent tarih boyunca belli başlı yollar üzerinde yer almış. Tarihi İpek Yolu’nun en önemli ticaret ve konaklama merkezlerinden birisi olmuş.
Mevlana Türbesi ve Dergahı
Türbenin çekirdeği 1230 yılında, Mevlana’nın babası Sultan-ul Ulema Bahaeddin Veledin vasiyeti üzerine buraya gömülüp, üzerine basit bir türbe yapılmasıyla oluşmuş.
Mevlana’nın ölümünden sonra ise Pervane Muiniddin ve karısı Gürcü Hatun tarafından buraya bir türbe yaptırılmış. Türbe daha sonra dini ve sosyal işlevli mimari eklemeler yapılarak günümüzdeki şekliyle bir Mevlevi dergahı haline getirilmiş. Müzede Mevlana ve diğer Mevlevilere ait veya çeşitli yollarla dergaha gelmiş değerli yazmalar, hat ve tezhip örnekleri, maden cam ve ahşap eserler ile Mevlevi musikisi enstrümanları, halı ve kilimler sergilenmekte.
Türbenin en ilgi çekici kısmı Hz. Mevlana ve oğlu Sultan Veled’in kabirleri üzerinde yükselen Kubbe-i Hadra (Yeşil Kubbe). 1396’da Selçuklular döneminde Mimar Bedreddin’in yaptığı kubbe yeşil çinilerle kaplı. Türbenin içi alçı rölyef, kalem işi nakış ve yazılarla süslenmiş. Hz. Mevlana’nın sandukası dönemin ahşap işçiliğinin üstün örneklerinden.
Türbenin kuzeyinde 16. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılan Semahane (Mevlevi ayinlerinin, semanın yapıldığı yer) ve mescid kısımları yer alıyor. Şeb-i Aruz Havuzu ise dergah mutfağının önünde.
Alaaddin Cami
Konya’da Alaaddin Tepesi’nde bulunuyor. İlk caminin abanoz ağacından 1155 tarihli şahane minberinde Sultan Mesut ve II. Kılıçaslan’ın kitabeleri bulunmakta ve Ahlatlı usta Mengümberti’nin adları yazılı. Kitabeli ve tarihli en eski Selçuklu eseri olan böyle bir minberin sanat değerine uygun bir mimaride yapılması gereken camide, iki farklı devir göze çarpmakta. 12. yüzyıldan kalan ilk Selçuklu eseri Alaaddin Cami’nin zamanla değişen planı, organik bir bütünlük taşımıyor.
İnce Minareli Cami ve Medrese

Taç kapının görkemli görünüşüne karşın, yalın, süslemesiz bir yapı. Alaaddin Tepesi’nin batı eteğinde olan medrese, 1260’da Selçuklu Veziri Sahip Ata tarafından yaptırılmış. Selçuklu mimarisinin kuvvetini gösteren taş işlemeler, Fransız gotiği etkisini hissettirmekte.
Sahip Ata Külliyesi
Anadolu Selçuklularının bilinen en eski ağaç direkli camisi. Son yıllardaki araştırmalar Sahip Ata Cami’nin aslında bugünkü çifte minareli cepheye kadar uzandığını ve ağaç direkler üzerine ahşap bir cami olduğunu göstermekte. Selçuklu veziri Sahip Ata tarafından başlandığı ve mimar Kölük Bin Abdullah’ın eseri olduğu biliniyor. 1283’de tamamlanan türbe ve yapı, bir külliye haline gelmiş. Bu yapıdan günümüze yalnız, şahane çini mozaik mihrap kalmış.
İplikçi Cami ve Medrese
Yapı, eskiliği ve burada Mevlana Celaleddin Rumi’nin ders vermiş olması nedeniyle önemli (12. yüzyıl sonu).
Alaaddin Tepesi’nin doğusunda, Alaaddin Caddesindedir. Cami ve medrese Hacı Ebu Bekir tarafından 1332’de genişletip yenilenmiş. Medresenin vakfiyesinden ilk yapının II. Kılıçaslan döneminde vezir Şemseddin Altunba’nın (Altıapa) yaptırdığı anlaşılıyor.
Selçuklu Köşkü
Sultan Kılıç Arslan II. (1156-1192) devrinde yapılmış ve Sultan Alaaddin Keykubat I. zamanında onarılıp genişletilmiş. Diğer bir adı da Alaaddin Köşkü. İki katlı olarak inşa edilen köşkün duvarları çini motiflerle süslenmiş.
Karatay Medresesi

Medrese, Selçuklu Sultanı İzzettin Keykavus II. devrinde Celaleddin Karatay tarafından 1251 yılında yapılmış. Medresede Hadis – Tefsir – Usul – Furu gibi ilimler okutulmuş.
GÖRMEDEN DÖNMEYİN
Çatalhöyük
İnsanlık tarihindeki ilk yerleşme, ilk ev mimarisi, ilk kutsal yapı Çatalhöyük’te gerçekleşmiş. Konya’ya 60 km. uzaklıktaki Çatalhöyük’de en erken yerleşim katı M.Ö.5500 yıllarına tarihleniyor. Yapılarda kullanılan malzeme; kerpiç, ağaç ve kamış. Bulunan bazı eserler Konya Arkeoloji Müzesi’nde. Arkeolojik kazılar halen devam ediyor.
Kilistra Antik Kenti
Kral yolu üzerinde bulunan antik kent, İsa’nın havarilerinden Saint Paul’ün ilk vaaz verdiği yerlerden. Konya’nın güney batısında, şehre 55 km. uzaklıkta. Arkeolojik kazıların devam ettiği bölgede; Hac Plank Şapel, Sümbül Kilise, Çiftli Sırahane, Büyük Su Sarnıcı gibi yerler ortaya çıkarılmış.
Kubad-Abad Sarayı
Türk Saray Külliyesi’nin en eski örneği. Beyşehir gölünün güneybatısında yer alıyor. 1226- 1236 yıllarında yaptırılmış.
Meke Krater Gölü
Karapınar ilçesine 8 km. uzaklıkta çift volkan patlaması ile oluşmuş bir krater gölü. Bu özelliği zeminde olmasından dolayı jeolojik açıdan oldukça ilgi çekici. Ayrıca bölgede; Acıgöl, Çırak Göl ve Meyil Gölü adında birçok krater bulunuyor.
Beyşehir Gölü
Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü büyüleyici doğal güzelliklere sahip. Beyşehir, denizden yüksekliği 1121 metre olan tektonik bir göl. 656 kilometrekarelik alanı ve 45 kilometrelik çevresiyle Van Gölü ve Tuz Gölü’nden sonra Türkiye’nin üçüncü büyük gölü. Ötüşen kuşların çağrılarını dinleyerek ardıç ağaçları boyunca gezinirken göl suları üzerinde benek gibi yayılmış adalara hayret edeceksiniz. (Toplam 22 tane). Adadan adaya hoş bir keşif gezisi için Gedikli ve Gölyaka köylerinden kayık kiralayabilirsiniz. Beyşehir’de bulunduğunuz sırada gölden tutulan lezzetli balıkları tatmayı da unutmayın.
Kayseri
Kayseri tarih boyunca Anadolu’nun önemli ticaret merkezlerinden biri olmuş.Ticaretin yanı sıra, görkemli Erciyes Dağı, gelişen kış turizmi potansiyeli ve lezzetli yemekleriyle görülmeye değer bir orta Anadolu şehri.
Ulu Cami
Cami, Kebir Mahallesinde, Kapalıçarşı’nın hemen yanında yer alıyor. 1134-1143 yılları arasında Kayseri’yi, devletine başkent yapan Danişmentiler’in 3. hükümdarı Melik Mehmet Gazi tarafından yaptırılmış. Selçuklu Hükümdarı I. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında 1205 yılında Yağıbasanoğlu Muzaffereddin Mahmut tarafından onarılmış.
Gülük Cami
Çok güzel çini mozaiklerle süslü mihrabı, Selçuklu çini sanatının şaheserlerinden biri olarak görülebilir durumda.
Şehrin içinde, Düvenönü semtinin güneybatısında Gülük Mahallesinde yer alıyor. Danişmentlilere ait cami ve medreseden meydana gelen bu yapıyı, Muzaffereddin Mahmut’un kızı “Atsız Elti Hatun”, 1211 yılında yaptırmış.
Hunat Cami ve Külliyesi
Cami, 1238 yılında Selçuklu hükümdarı I. Alaeddin Keykubat’ın karısı Mahperi Hatun tarafından yaptırılan külliyenin bir bölümü. Ortasındaki kubbesi ve minaresi sonradan inşa edilmiş. Doğu ve batısındaki taç kapıları Selçuklu taş işçiliğinin en güzel örneklerinden. Ahşap minberi orijinal. Sağlam kesme taş işçiliği ve kaleyi andıran duvarlarıyla dikkati çekici.
Kutluğ Hatun Türbesi
Hunat Cami’nin doğusunda. Şah Kutluğ Hatunun emriyle 1349 yılında yapılan bu kümbet, büyük ve süslü taç kapısı ile Kayseri’de türünün başyapıtı.
Döner Kümbet

Selçuklu eserlerinin Kayseri’deki en güzel örneklerinden. Prenses Şah Cihan Hatun adına yapılmış olan bu kümbet, kendisine has özellikleriyle dikkati çeken bir eser. Çokgen şeklindeki kümbetin, her bir yüzüne çeşitli geometrik şekiller, efsanevi yaratıklar kabartma olarak yapılmış.
Çifte Kümbet

Kayseri’ye 1 km. uzaklıkta Sivas yolu üzerinde 2 kümbet bulunuyor. Bunlardan birisi iz bırakmadan harap olmuş, ikincisi oldukça iyi korunmuş ve bugün ayakta. 1247 yılında Melike Adile Hatun adına kardeşleri tarafından yaptırılmış.
GÖRMEDEN DÖNMEYİN
Kültepe Ören Yeri
Kayseri-Sivas karayolunun 20. km.sinden, yolun 2 km. kuzeyinde yer alan yüksekliği 22 m. çapı 500 m.yi bulan bir höyük tepe ile onun etrafını çeviren Karum adı verilen aşağı şehirden ibarettir. Dünyaca tanınan bu açık hava müzesi ilk olarak 1881’de dikkati çekmiştir. Yapılan kazılarda Kültepe’de, Asur, Genç Hitit, Roma-Pers ve Tabal Dönemlerine ait eserler ve bulgular ele geçirilmiştir. Bu eserlerin en önemlileri Asur dilinde yazılmış çivi yazılı tabletlerdir. Bunlar Anadolu’nun en eski yazılı belgeleridir.
Sultanhanı Kervansarayı
Kayseri-Sivas karayolunun 50. kilometresinde bulunuyor. Selçuklu Sultanı 1. Alaattin Keykubat zamanında (1232-1236) yapılmış. Kervansaray kapı süslemesi ve iç mimarisi ile ön plana çıkmış.
Sultan Sazlığı
Sultan Sazlığı Kayseri’nin Yahyalı yolunda Ovaçiftlik Köyü’nde. Sultan Sazlığı, üç gölden oluşuyor. Bu bölgede nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya 301 kuş türünün yaşadığı, 85 kuş türünün kuluçka yaptığı saptanmış. Türkiye’nin en önemli kuluçka alanlarından biri olan Sultan Sazlığı, tatlı ve tuzlu su ekosistemlerinin bir arada bulunduğu nadir yörelerden. Avrupa’da turna, flamingo, balıkçıl, kaşıkçı kuşlarının bir arada kuluçka yaptığı tek alan ve göç yolları üzerindeki önemli bir kuş toplama yeri aynı zamanda.
Sivas
Sivas, İç Anadolu’nun doğusunda yer alan, Anadolu’daki tarihi İpek Yolu güzergahlarının kesiştiği bir yerde konumlanmış ve ünlü Kral Yolunun da geçtiği büyük bir şehrimiz. Sivas tarihi zenginlikleri, doğal güzellikleri ve kaplıcaları ile gezginlere ilginç tatil olanakları sunuyor.
Ulu Cami
Sivas Müzesi’nde bulunan kitabesine göre, 1196-1197 yılında Kızıl Aslan bin İbrahim tarafından yaptırılan bir Selçuklu eseri. Kesme taştan yapılmış olup, sade bir işçiliği var.
Gök Medrese
Taç kapı üzerinde yükselen tuğla örgülü iki minaresindeki mavi çinilerden dolayı Gök Medrese deniliyor. Sivas Kalesi’nin güneydoğusunda yer almakta. Anadolu Selçuklu Beyliği baş veziri ve “Hayrat Babası” (Ebu’l Hayrat) Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından 1271 yılında ve devrin astronomi ilminin okutulduğu medrese olarak yapılmış. Plastik sanatın şaheserlerinden olan taç kapıdaki mermer malzeme nedeniyle ışık gölge sistemi belirgin. Ön cephede yer alan çeşme, pencere, berkitme kuleleri ve iki minaresi taç kapıya daha da önem kazandırmakta.
Çifte Minareli Medrese
Dikdörtgen planlı medresenin bugün sadece ön yüzü ve minareleri ayakta.
İlhanlı veziri Sahip Şemseddin Mehmet Cüveyni tarafından 1271 yılında yaptırılmış. Anadolu’daki medreseler içinde en büyük portale sahip.
Divriği Ulu Cami ve Darüşşifa
Divriği Kalesinin güneyinde yer alan Ulu Cami ve Darüşşifa bitişik yapıdadır. Mengüçoğullarından hükümdar Süleyman Şah oğlu Ahmet Şah tarafından 1228 yılında yaptırılmış. Mimari açıdan “Dünya Kültürel Mirasını Koruma” esasları çerçevesinde korumaya alınmış. Dönemin taş ve ahşap işçiliğinin en kaliteli örnekleri bu camide görülür. Yapı ve süsleme özellikleriyle Anadolu Selçuklu sanatından ayrı özellik gösterir.
GÖRMEDEN DÖNMEYİN
Şifaiye Medresesi
Şehir merkezinde Selçuklu parkı içerisinde, Çifte Minareli Medresenin tam karşısındadır. 1217 yılında Selçuklu Sultanı I. İzzeddin Keykavus tarafından yaptırılmış. Anadolu Selçuklu Tıp okullarının ve hastanelerinin en eski ve en büyüklerinden. 1220 yılında vefat eden I. İzzeddin Keykavus, vasiyeti üzerine çok sevdiği Sivas’taki Şifaiye Medresesinin güney eyvanındaki türbede ailesi ile birlikte yatmakta.
Buruciye Medresesi
Şehir merkezindedir. Taç kapıdaki taş işçiliği ile girişin solunda yer alan türbe çinileri önemli.
Kangal Balıklı Kaplıca
Sivas’a 96 km. Kangal İlçesine 13 km. uzaklıkta ve Kangal’ın kuzeydoğusunda Kavak deresi vadisindedir.
Kaplıca suyunda en büyüğü 10 cm. boyunda olan binlerce küçük balık yaşar. Balıklar vücuttaki sivilce, yara, egzama, sedef gibi cilt hastalıklarının iyileşmelerine, yaraları temizleyerek yardımcı olur. Çermikte yeme-içme ve konaklama tesisleri bulunuyor.
Leave a Reply