İÇ ANADOLU BÖLGESİ UYGARLIKLAR BEŞİĞİ
Anadolu toprağı, yüzyıllardan beri süregelen medeniyetlerin sayısız izleri ile dolu. Hangi köşesine gitseniz bu bölgede hakimiyet kurmuş başka bir uygarlığın izleriyle karşılaşırsınız. Çatalhöyük’te M.Ö. 8000’li yıllara kadar uzanan tarihi kalıntılar, Alacahöyük’te Hititler’in başkenti Hatttuşaş’ın izleri, Konya’da Mevlana Türbesi’nde semazenlerin uhrevi dönüşleri, Eskişehir yakınlarında Frigyalı Kral Midas’ın mezarına kadar…
Anadolu platosu öyle coğrafyadır ki Büyük İskender’den Timurlenk’e kadar tarihin ünlü şahsiyetlerinin resmi geçidini sunar adeta. Orta Anadolu’da Hattilerden, Hititlere, Frigyalılardan Galatlara, Romalılardan Bizanslılara, Selçuklulardan Osmanlılara kadar sayısız medeniyetin izlerine tanık olursunuz. Bölgede yer alan tarihi izleri, dünyanın sayılı müzeleri arasında yer alan Ankara’daki Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde izlemek mümkündür. Bir başka kaçırılmaması gereken yer de Ankara’ya 200 km uzaklıktaki Boğazköy/ Alacahöyük Milli Parkı’dır.
ANKARA
Kentte yer alan Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin yanı sıra çok sayıda tarihi eser meraklıların ziyaretine açıkOrta Anadolu’nun kalbinde Türkiye devletine başkentlik yapan Ankara’nın tarihi, bugünkü modern görünüşüne rağmen Bronz çağındaki Hatti uygarlığına kadar uzanır.
Anadolu Medeniyetleri Müzesi
Müzede, Anadolu Arkeolojisi, Paleolitik çağdan başlayarak, Neolitik, Eski Tunç, Asur Ticaret Kolonileri, Hitit, Frig, Urartu dönemlerine ait, Karain, Çatalhöyük, Hacılar, Canhasan, Beyce Sultan, Alacahöyük, Kültepe, Acemhöyük, Boğazköy Gordion, Pazarlı, Altıntepe, Adilcevaz, Patnos kazılarından gelme çeşitli koleksiyonlar ve çeşitli dönemlere ait örnekler, Osmanlı Dönemi mekanlarında kronolojik bir sırayla sergileniyor.
M.Ö. I. binin ikinci yarısından başlayarak, Roma ve Bizans dönemlerine ait altın, gümüş, cam, mermer, bronz eserler ile ilk kullanılan sikkeden başlayarak günümüze kadar olanları da içine alan sikke koleksiyonları, Müze’nin nadir kültür varlıklarını temsil ediyor.
Müze Tel : (+90-312) 324 31 60 – 312 62 48
Anıtkabir
Mustafa Kemal Atatürk’ün ebedî istirahatgâhının bulunduğu Anıtkabir, Rasattepe’ de yer alıyor. Mimarları Prof. Emin Onat ve Doç. Orhan Arda. 1944 yılında yapımına başlanan anıt, 1953’te tamamlanmış. Anıtkabir kompleksi içindeki üniteler; İstiklâl Kulesi, Hürriyet Kulesi, Aslanlı Yol, Müdafaa-i Hukuk Kulesi, Mehmetçik Kulesi, Zafer Kulesi, Barış Kulesi, 23 Nisan Kulesi, Misak-ı Milli Kulesi, İnkılâp Kulesi, Zafer Kabartmaları, Mozole – Şeref Holü.
Augustus Tapınağı
Ulus’ta Hacı Bayram Cami bitişiğinde yer alıyor. M.Ö. II. yüzyılda Frigya Tanrıçası Men adına yapılmış olan tapınak zamanla yıkılmış. Bugün kalıntıları bulunan tapınak ise son Galat Hükümdarı Amintos’un oğlu Kral Pylamenes tarafından Roma İmparatoru Augustus adına bir bağlılık nişanesi olmak üzere yaptırılmış. Bizanslılar zamanında çeşitli eklemeler yapılıp, pencereler açılarak kilise haline getirilmiş. Etrafı dört sütunla kuşatılmış dört duvar halinde.
Ankara KalesiAsırlardır kentin bekçiliğini yapan Ankara Kalesi kentin sembolü. Yapılış tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber ilk kez Romalılar tarafından yapıldığı fikri yaygın. Selçuklular tarafından onartılıp genişletilmiş. Kurulduğu tepe yanında akan (Hatip Çayı) Bent deresinden 110 metre yüksekte. Kale, iç ve dış kale olmak üzere iki kısım. Yirmiden fazla kulesi var. Dış kale eski Ankara şehrini yürek biçiminde çevirir. Dört katlı olan iç kale kısmen Ankara taşından kısmen de toplama (spoliyen) taşlarla yapılmış. İç kalenin iki büyük kapısı olup, birisi dış kapı, diğeri hisar kapı adını taşır. İç kaledeki kulelerin yüksekliği 14 ile 16 m. arasında değişiyor.
Kızılcahamam Milli Parkı
İç Anadolu coğrafyasında Kuzey Anadolu’nun gür ve ormanlık bölgelerine geçiş kuşağında yer alan Kızılcahamam Milli Parkı; iki ana vadiye açılan pek çok yan dere ve vadiler arası düzlüklerden meydana gelen jeomorfolojik bir yapıya sahip. Bu arazi yapısı üzerinde, doğal görünüşünü koruyan karaçam, sarıçam, meşe ve kavak ağaçlarından oluşan ve alt flora türleriyle zenginleşmiş bir orman dokusu bulunuyor.Yaban domuzu, ayı, kurt, tilki, geyik, sansar ve akbabalar sık görülebilen yaban hayvanları. Cafe, restoran gibi tesislerin yer aldığı parkta bungalowlarda da konaklayabilirsiniz.
Ankara’ya 78 km uzaklıkta.
Gölbaşı
Konya Yolu üzerinde Mogan Gölü’nün kıyısında yer alan Gölbaşı, Ankaralıların mesire yeri. Çevresinde plaj ve gazinoların yanı sıra restoran ve kahvelerde mevcut. Sıcak yaz aylarında deniz özlemini bir parça da olsa gideren bir gezi alanı olan Gölbaşı’nın kıyıları kayık gezileri için de elverişli. Ayrıca Gölbaşı’nda hava sporları etkinlikleri de düzenleniyor.
Ankara’nın 25 km güneybatısında yer alıyor.
Çubuk Barajı
Baraj çevresindeki ormanlık alan içinde gazinolar, piknik yerleri, yürüyüş alanları ve kır kahveleri bulunuyor. Motor gezileri içinde elverişli olan baraja belediye otobüsü ile gitmek mümkün.
Ankara’ya 12 kilometre uzaklıkta.
Tuz Gölü
Ankara’nın güneydoğusundaki Şereflikoçhisar’a yaklaşırken, batıya doğru parlayan ışık size Tuz Gölü’nün yaklaştığını bildirir. Tuz kristallerinin şiddetli beyazlığı ve parıltısı aldatıcı bir biçimde kar ve buz görüntüsünde. Tuz Gölü, Melendiz ırmağı, pek çok küçük akıntı ve yeraltı tuzlu su kaynaklarıyla besleniyor. Tuz Gölü, 1500 kilometrekarelik alanıyla Van Gölü’nden sonra Türkiye’nin ikinci büyük gölü. Göl çevresinde ülkenin değişik kısımlarından gelen insanların kurduğu pek çok yeni köy var. Gerçekten de tuzun berrak göl suyu altında gümüş gibi pırıldayan garip manzarasını görmek için gelmeye değer. Turist kafileleri göl kıyısında durduğu zaman hiç kimse tuzlu zeminde dolaşmaya dayanamaz. Eteklerine ve pantolonlarına sıçrayan suları hiçe sayarak bu doğaüstü beyaz dünyanın içinde yürüme hissinin tadını çıkarırlar. Ve sıçrayan sular kuruduğu zaman, geriye Tuz Gölü’nün kalıntısı olarak ince bir tuz tabakası kalır.
ESKİŞEHİR
Eskişehir, değişik kültürleri bünyesinde barındıran tarihi, doğal güzellikleri ve folkloru ile Türkiye’nin en önemli kültür, sanat, turizm ve sanayi merkezlerinden biri. Eskişehir’de (Doryleaum) ilk yerleşim M.Ö.3500 yıllarına dayanıyor. Lületaşı ve şifalı sularıyla tanınan kent, çok sayıda tarihi esere de ev sahipliği yapıyor. Eskişehir’e 90 km. uzaklıktaki Yazılıkaya Köyü bitişiğinde yer alan Frig Vadisi; Frig Krallığı, Lidya Krallığı ve Pers İmparatorluk dönemine ait çok sayıda kalıntı barındırıyor. Erken Tunç Çağlarında yerleşim görmüş olan Midas (Yazılıkaya) ise Friglerin dini merkezi olan önemli bir antik şehir. Hititlerden sonra Frig kenti olarak gelişen Yazılıkaya’da Frig kültürüne ait kale duvarları, yerleşim yerleri, kaya kabartmaları, kaya anıtları, su sarnıçları, sunak yerleri, karlıklar, kaya mezarları, basamaklı anıtlar, nişler, antik yollar olmak üzere 33 adet eser bulunuyor.
GordionYassıhöyük (Gordion) Frigya’nın başkenti ve Büyük İskender’in Asya’nın anahtarını elde etmek için Kör Düğümü kestiği yer. Burada Kral Midas’ın tümülüsünü ziyaret edebilirsiniz. Civarda, hala kazı çalışmaları devam eden Gordion antik kentinin kalıntıları ve küçük müze görülmeye değer yerler.
KÜTAHYA
Çini ve porselenleri dünyaca meşhur Kütahya, tarih boyunca pek çok ilke tanık olmuş. Dünyanın ilk antik borsası Çavdarhisar İlçesindeki Aizanoi’de kurulmuş, dünyadaki ilk toplu iş sözleşmesi 13 Temmuz 1766’da Kütahya’da imzalanmış, dünyadaki ilk ve tek çini müzesi yine Kütahya’da. Şehirin geçmişi M.Ö. 3000’li yıllara kadar uzanıyor. Kütahya’nın antik çağda ilk ev sahipleri Frigler. Friglerin ardından Roma, Bizans, Germiyanoğulları ve Osmanlı egemenliğine giren kentte bu uygarlıklardan günümüze kalan çok sayıda eser bulunuyor. Roma döneminde piskoposluk merkezi olan Kütahya’da bu döneme ait en önemli eser Aizanoi Antik Kenti. Zeus tapınakları içinde dünyada en iyi korunan tapınağın Aizanoi’de olduğunu belirtmekte fayda var. Ünlü gezgin Evliya Çelebi’de Kütahyalı.
Aizanoi Antik Kenti
Aizanoi’nin ismi Zeus’un Su Perisi Erato ile efsanevi kral Arkas’ın birleşmesinden meydana gelen Frigyalıların öncülü Azan isimli mitoloji kahramanından kaynaklanmakta. Aizanoi antik kenti Frigya’ya bağlı yaşayan Aizanitislerin ana yerleşmeleriydi.
Zeus Tapınağının çevresinde yapılan kazılarda M.Ö. 3000 yıllarına ait yerleşme tabakaları çıkmış. Ancak kesin kentleşme bulgularına 1. yüzyılın sonlarına doğru rastlanılmakta.
Roma İmparatorluğu döneminde, tahıl, şarap ve yün üretimi sayesinde zenginleşmiş. Erken Bizans döneminde (M.S.395) Piskoposluk merkezi iken 7.yüzyıl’dan itibaren önemini yitirmiş. Selçuklu döneminde Çavdar Tatarları tarafından üs olarak kullanılmış (13.yy), bu yüzden Çavdarhisar adını almış.
Kütahya’ya 57 km. uzaklıktaki Çavdarhisar İlçesinde.
Zeus Tapınağı
Tapınağın olduğu yer şehrin ana kutsal alanı ve Dünyadaki Tanrı Zeus adına yapılmış tapınakların en sağlamı. Tapınağın İmparator Hadrian döneminde yapıldığı duvardaki kitabeden anlaşılmakta. Tapınak 53 x 35 m. ölçülerindeki podyum üzerine yapılmış olup, kısan yanların her birinde 8, uzun yanlarında 15’er İyon Sütunu var.
AFYON
Adını şehrin güneyinde bulunan kaleden ve afyon bitkisinden alan şehir; doğası, zengin tarihi ve kaplıcalarıyla gün geçtikçe gelişen bir turizm potansiyeline sahip. Afyon’a gidenler şehrin dillere destan kaymağını, vişneli ekmek kadayıfını ve sucuğunu mutlaka tatmalı.
KONYA
İnsanlık tarihinin en eski yerleşim yerlerinden biri olan Konya, çok sayıda medeniyetin izini taşıyor. Sayısız tarihi, kültürel ve doğal zenginliğe sahip olan kent, tarih boyunca İpek Yolu’nun en önemli ticaret ve konaklama merkezlerinden birisi olmuş. Çok sayıda islam aliminin yetiştiği Konya, Türk-İslam mimarisinin sayısız örneğine de ev sahipliği yapıyor.
Mevlana Türbesi ve Dergahı
Türbenin temeli 1230 yılında, Mevlana’nın babası Sultan-ul Ulema Bahaeddin Veledin vasiyeti üzerine buraya gömülüp, üzerine basit bir türbe yapılmasıyla oluşmuş.Mevlana’nın ölümünden sonra ise Pervane Muiniddin ve karısı Gürcü Hatun tarafından buraya bir türbe yaptırılmış. Türbe daha sonra dini ve sosyal işlevli mimari eklemeler yapılarak günümüzdeki şekliyle bir Mevlevi dergahı haline getirilmiş. Müzede Mevlana ve diğer Mevlevilere ait veya çeşitli yollarla dergaha gelmiş değerli yazmalar, hat ve tezhip örnekleri, maden cam ve ahşap eserler ile Mevlevi musikisi enstrümanları, halı ve kilimler sergilenmekte. Mevlana’nın ölüm yıldönümlerinde, Şeb-i Aruz (Düğün Günü) olarak adlandırılan günlerde havuz etrafında sema töreni yapılıyor.
Meke Krater Gölü
Bir doğa harikası olan Meke Krater Gölü ve Gölde yaşayan Meke Kuşları, Acı Göl antik bir şehir kalıntısını içeren Çırayı Göl, Meyil Gölü Konya’nın doğal cennetleri. Gölde, iç içe iki krater gölünü barındırıyor. Sakarmeke, çamurcun, yeşilbaş, angıt, kızılbacak, uzunbacak, kızkuşu, kuyruksallayan, kuyrukkakan ve delice doğan gibi kuş türlerine ev sahipliği de yapan gölün oluşumu şöyle: Binlerce yıl önce volkanik patlama sonucu oluşan krater, zamanla suyla dolarak göle dönüşmüş. Daha sonra bir ikinci volkanik patlama meydana gelmiş ve gölün ortasındaki ikinci volkan konisi oluşmuş. Zamanla o da suyla dolarak ikinci bir göle dönüşmüş… Deniz seciyesinden 981 metre yükseklikteki Meke Gölü’nün ortasında bulunan ve su seviyesinden 50 metre yükseklikteki volkan konisindeki göl 25 metre derinlikte.
Konya’ya 101, Karapınar ilçe merkezine ise 8 kilometre uzaklıkta.Ü
Meram Bağları
Meram, Takkeli Dağların güneydoğu eteklerinde vadiye kurulmuş. Eski Meram Bağları, şehrin 5-6 km batısından başlayıp, Dere’ye ulaşan yeşil vadiye kadar uzanıyor. Bugün bu doku yapılaşma nedeniyle bozulmuş. Tarih boyunca suyu, havası ve bağları seyahatnamelere, divanlara geçmiş, ünü bütün Ortadoğu’yu ulaşmış bir mesire yeri. Bugün çevresi yeşil alanlarla kaplı Meram Bağları hala görülmeye değer.
KAYSERİ
Tarih boyunca Anadolu’nun önemli ticaret merkezlerinden biri olan Kayseri, 3917 m. yüksekliğindeki Erciyes Dağı eteklerinde kurulmuş, 6000 yıllık tarihiyle tarihin bir çok dönemine tanıklık etmiş bir şehir. Kültepe Ören Yeri, kale ve şehir surları, Ulu Camii, Güllük, Han, Hacıkılıç, Kurşunlu ve Kale camileri, Sultanhanı, Karatay, Kara Mustafa Paşa kervansarayları, Vezirhan ve bedesten şehrin görülmesi en önemli tarihi yapıları.
Çatalhöyük
Kayseri’nin birkaç kilometre doğusundaki Kültepe’de yapılan kazı çalışmaları sırasında gün ışığına çıkarılan ve Asur kolonilerine ait olduğu varsayılan yazılı tabletler, Anadolu’nun tarih-öncesine son veren ve yazılı tarihinin başlangıç noktası sayılan buluntuları oluşturmuş. Çatalhöyük’ün öyküsü yaklaşık 9000 yıl öncesine kadar gidiyor. Duvar resimlerinden bu bölgede Neolitik çağ boyunca aralıksız 800 yıl süren bir yerleşimin var olduğu tahmin ediliyor. İlk yerleşmelerden birisi olması nedeniyle, insanlık tarihi açısından büyük önem taşıyan Çatalhöyük’te yıllar süren kazılar sonunda ortaya insanlığın ilk barınma biçimleri, ev mimarisi ve toplumsal ritüellerine dair bir hazine çıkıyor. Ortaya çıkarılan ve genellikle 2 oda, depo, mutfak ve kilerden oluşan Çatalhöyük evleri bugün hala kullanılan evlere benzemekle kalmıyor, kullanılan kerpiç malzeme de aradan geçen binlerce yıla karşın neredeyse hala aynı.
Döner Kümbet
Selçuklu eserlerinin Kayseri’deki en güzel örneklerinden. Prenses Şah Cihan Hatun adına yapılmış olan bu kümbet, kendisine has özellikleriyle dikkati çeken bir eser.Çokgen şeklindeki kümbetin, her bir yüzüne çeşitli geometrik şekiller, efsanevi yaratıklar kabartma olarak yapılmış.
Kültepe
Kültepe ören yeri, yüksekliği 22 m. çapı 500 m.yi bulan bir höyük tepe ile onun etrafını çeviren Karum adı verilen aşağı şehirden ibaret. Yapılan kazılarda Kültepe’de, Asur, Genç Hitit, Roma-Pers ve Tabal Dönemlerine ait eserler ve bulgular elede edilmiş. Bu eserlerin en önemlileri Asur dilinde yazılmış çivi yazılı tabletleri. Tabletler Anadolu’nun en eski yazılı belgeleri.
Kayseri-Sivas karayolunun 20. kilometresinden ayrıldığınızda, yolun 2 km. kuzeyinde yer alıyor.
SİVAS
Gök Medrese
Yapıya taç kapı üzerinde yükselen tuğla örgülü iki minaresindeki mavi çinilerden dolayı Gök Medrese deniliyor. Anadolu Selçuklu Beyliği baş veziri ve “Hayrat Babası” (Ebu’l Hayrat) Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından 1271 yılında devrin astronomi ilminin okutulduğu medrese olarak yapılmış. Plastik sanatın şaheserlerinden olan taç kapıdaki mermer malzeme nedeniyle ışık gölge sistemi belirgin. Ön cephede yer alan çeşme, pencere, berkitme kuleleri ve iki minaresi taç kapıya daha da önem kazandırmakta.
Sivas Kalesi’nin güneydoğusunda yer alıyor.
Çifte Minareli Medrese
Dikdörtgen planlı medresenin günümüzde sadece ön yüzü ve minareleri ayakta. İlhanlı veziri Sahip Şemseddin Mehmet Cüveyni tarafından 1271 yılında yaptırılmış. Anadolu’daki medreseler içinde en büyük portale sahip.
Hitit İzleri Boğazköy-Hattuşa/ÇORUM
Anadolu’da ilk organize devleti kuran Hititlerin başkenti olan Hattuşa’ın Anadolu arkeolojisinde önemli bir yeri var. Bugün Tarihi Milli Park olarak ilan edilen Boğazköy’de görülecek başlıca yerler; Aşağı Sevir’deki Büyük Mabedi, şehir surları ve üzerindeki anıtsal kapılar,Yukarı Sevir’de sayıları 31’e ulaşan tapınak, Krallık sarayı ve Büyük Kale. Frig Çağı’na ait en önemli yapılar ise Bastion ile Güney Kale. Ayrıca, Boğazköy’deki yerel müzede ören yerinin önemli buluntuları sergileniyor.
Yazılıkaya
Hitit İmparatorluk Dönemi’nin benzersiz bir kalıntısı olan Yazılıkaya Açıkhava Mabedi Boğazköy’ün 2 km kuzeydoğusunda yer alıyor. Kayaların doğal durumlarına uygun olarak düzenlenmiş olan büyük ve küçük galeri iki mekandan oluşmakta. Büyük galerinin sağ duvarında tanrıçalar, sol duvarında ise tanrı kabartmaları yer alıyor. Galerinin en büyük kabartması olan Kral IV. Tuthaliya’ nın kabartması doğu duvarında yer alıyor. Bu odada bahar bayramlarının kutlanışı tasvir ediliyor. Küçük galeriye giriş dar bir koridorla sağlanmakta. Burada sağa doğru ilerleyen 12 Tanrı, Meç Tanrısı ve IV. Tuthaliya kabartmaları bulunuyor.
Alacahöyük
Alaca İlçesi Höyük Köyü yerleşim alanı içerisinde yer alan Alacahöyük; görkemli sfenksli kapısı, ilginç mimarlık eserleri ve mahalli müzesiyle, Boğazköy ve Yazılıkaya’yı ziyaret edenler için aynı gün gezilebilecek önemli bir arkeolojik ören yeri.