ŞANLIURFA
Çeşitli kültür ve medeniyetleri barındıran Şanlıurfa, zengin bir kültür birikimine sahip. Kentin “peygamberler şehri” olarak tanınması, inanç turizmi açısından büyük önem taşıyor.
Şanlıurfa, Arap ülkelerine geçiş noktasında yer alması ve GAP’ın merkezi oluşu nedeniyle karayolu ulaşımda önemli rol oynamakta. Şehre birçok otobüs firması sefer düzenliyor. Urfa’ya tarifeli uçak seferleri düzenlenmekte.
Hz. İbrahim’in Urfa’da doğup yaşadığına inanılması, şehrin Musevi, Hristiyan ve Müslüman din topluluklarının kutsal ziyaret yeri olarak tanınmasına neden olmuş. M.Ö 132 – M.S 250 yılları arasında hüküm süren Osroene Krallığı, Hristiyanlar’ın deyimiyle “kutsanmış şehir” (the blessed city) Şanlıurfa’da kurulduğundan, Hristiyanlık tarihi açısından büyük önem taşıyor.
Osroene krallarından Abgar Ukomo’nun Hristiyanlığı dünyada resmi din olarak kabul eden ilk krallardan biri olduğuna inanılıyor. Şehrin hac güzergahında olması da, inanç turizmi potansiyelini artıran diğer unsur.
M.Ö 7000 yılına uzanan uygarlık belirtilerinden bazı izler, Şanlıurfa’nın 70 km. kuzeyinde, Kantara köyünde bulunmuş. Eski bir tapınak ve dokuz bin yıllık neolitik yerleşim, dünyada tek. Köyde küçük putlar ve dini resimlerle birlikte bu yerleşim yerine ait çok eski ve çok güzel mozaikler bulunuyor.
Şanlıurfa’nın 20 km. kuzeydoğusundaki bir tepede Göbekli yer alıyor. Bu yerleşim yeri, 9000 yıl öncesine ait. Bazı bitirilmiş ve yarım kalmış insan ve hayvan şekillerinin ve aletlerin ortaya çıkarıldığı Göbekli’de, eski bir put yapımcısının muhtemel atölyesini görebilirsiniz.
Şanlıurfa’nın mutfağı da çok zengin. Çeşit çeşit kebaplardan, çiğ köfteye, yöreye özgü acı kahve mırraya kadar bin bir çeşit lezzet sizi bekliyor. Urfa gezisinin gastronomik boyutundan da çok memnun kalacaksınız.
ÇİĞ KÖFTE
Urfa’nın en özgün lezzetlerinden biri olan Çiğ Köfte avcı eşinin getirdiği ceylanı pişirmek için ocağı yakamayan Urfalı bir kadının icadı. Efsaneye göre devrin kralı Nemrut, Hz. İbrahim’i ateşe atıp yakmak için kentteki tüm odunların toplanmasını emreder. Bu yüzden ceylanı pişirmek için ocak yakamayan kadın, çiğ eti baharatlarla taşların arasında döverek pişirir. Salça ve yeşilliklerle lezzetlenen yemek o günden bu yana yörenin en sevilen lezzetlerinden biri olur.
Urfa, Kuzey Mezopotamya’da Urschu (Urşu) uygarlığınca kurulmuş dünyadaki en eski kentlerden, aynı zamanda ilk kültür ve bilim merkezlerinden biri.
ÇARŞILAR
Şanlıurfa’da tarihi çarşı ve pazarlarda el dokumacılığı, tarakçılık, ağaç oymacılığı, saraçlık (dericilik), kürkçülük, bakırcılık, kuyumculuk ve taş süslemeciliği gibi el sanatları çok gelişmiş. Bu tür ürünlerden tarihi Urfa çarşılarından edinebilirsiniz. Şanlıurfa’nın Osmanlı döneminden kalma iş hanları ve çarşılarından oluşan eski ticaret merkezi Gümrük Hanı civarında yoğunluk gösteriyor. Kazaz Pazarı (Bedesten), Sipahi Pazarı, Koltukçu Pazarı, Pamukçu Pazarı, Oturakçı Pazarı, Kınacı Pazarı, Bıçakçı Pazarı, Kazancı Pazarı, Neccar Pazarı, İsotçu Pazarı, Demirci Pazarı, Çulcu Pazarı, Çadırcı Pazarı, Saraç Pazarı, Attar Pazarı, Tenekeci Pazarı, Kürkçü Pazarı, Eskici Pazarı, Keçeci Pazarı, Kokacı (Kovacı) Pazarı, Kasap Pazarı, Boyahane Çarşısı, Kavafhane Çarşısı, Hanönü Çarşısı, Hüseyniye Çarşıları Gümrük Hanı civarında yer alan ve günümüzde de tarihi özelliklerini koruyan önemli alışveriş yerleri.
Urfa merkezinde yer alan Gümrük Han’a yöreye özgü bir kahve türü olan mırranın tadına bakmak için mutlaka uğramanızı öneririz.
Şanlıurfa’yı yakından tanımak isterseniz, mutlaka çarşılarını görün. Kentin kendine özgü dokusunu ve rengini en iyi yansıtan ruhu çarşılarda bulacaksınız.
HALİL-ÜR RAHMAN CAMİ (DÖŞEME CAMİ-MAKAM CAMİ
Halil-ür Rahman Gölü’nün güneybatı köşesinde yer alan cami, medrese, mezarlık ve Hz. İbrahim’in ateşe atıldığında düştüğü makamdan meydana gelen bir külliye halinde. Cami, M.S. 504 tarihinde (Bizans dönemi) Urbisyus’un maddi yardımlarıyla monofistler adına yaptırılan Meryem Ana Kilisesi üzerine, 13. yüzyılda Eyyübiler devrinde inşa edilmiş. Caminin güneydoğu köşesine bitişik kare gövdeli kesme taş minarenin batı cephesindeki kitabede Eyyübilerden Melik Eşref Muzafferiddin Musa’nın emriyle 1211 yılında yaptırıldığı yazılı.
BALIKLI GÖL (HALİL-ÜR RAHMAN VE AYN-I ZELİHA GÖLÜ)
Şanlıurfa merkezindeki Balıklı Göl, içindeki balıklar, etrafındaki asırlık çınar ve söğüt ağaçları ile doğal bir akvaryum görünümünde.
Göller, Ayn-ı Zeliha ve Halil-ür Rahman olmak üzere iki tane. Kutsal olduğuna inanılıyor. Efsaneye göre Hz. İbrahim Peygamber’in, devrin hükümdarı Nemrut ve halkının taptığı putlarla mücadele etmeye ve onları kırıp parçalayarak tek tanrı fikrini savunmaya başlaması üzerine Nemrut tarafından, bugünkü Şanlıurfa Kalesi’nden ateşe atılır. Bu esnada Allah tarafından “Ey ateş İbrahim’e karşı serin ve selamet ol” emri üzerine ateş suya, odunlar da balığa dönüşür.
Hz. İbrahim’in düştüğü yere “Halil-ür Rahman Gölü” denilir. Nemrut’un evlatlığı Zeliha da, Hz. İbrahim Peygamber’e aşık olur. Hz. İbrahim’in ateşe düştüğünü görünce Zeliha da kendini ateşe atar. Zeliha’nın düştüğü yere de “Ayn-ı Zeliha Gölü” denir.
Balıklı Göl, aslında iki tane. Ayn-ı Zeliha ve Halil-ür Rahman Gölü’nün kutsal olduğuna inanılıyor.
ULU CAMİİ
Urfa’nın merkezindeki en eski camilerden biri. Yapı, kırmızı sütunlarından dolayı “Kızıl Kilise” olarak da adlandırılan St. Stephen Kilisesi’nin üzerine yaptırılmış.
RIZVANİYE CAMİİ
Halil-ür Rahman Gölü’nün kuzey kenarı boyunca yer alan cami, Osmanlılar’ın Rakka Valisi Rızvan Ahmet Paşa tarafından 1716 yılında yaptırılmış. Cami avlusunun üç tarafı, medrese odaları ile çevrili. Caminin ahşap kapısı, zengin bitkisel süslemelere sahip.
BİRECİK
Birecik, coğrafyasının elverişliliği ve Fırat Irmağı kenarında önemli bir köprübaşı olması nedeniyle, eski çağlardan beri çeşitli yerleşimlere sahne olmuş bir kent. 2.binli yıllarda Hititler’in elinde bulunan yörenin o sıralardaki adı Birthe. M.Ö. 9. yüzyılda Asurlular’ın eline geçen Birecik, daha sonra sırasıyla Pers, Makedonya, Roma ve Bizans egemenliklerini yaşamış. İlkçağda Birthe, Osmanlı döneminde de Biretü’l-Fırat adıyla anılan beldenin tek önemli tarihsel yapısı Birecik Kalesi. Asurlar zamanında yapılmış, çeşitli dönemlerde onarımdan geçmiş. Büyük kesme taşlardan yapılmış, yüksekliği 30-40 m.’-yi bulan duvarları üstünde 12 burç bulunuyor.
EYYÜP PEYGAMBER KUYUSU
Eyyüp Peygamber’in hastalık çektiği mağara ve kutsal suyunda yıkanarak şifa bulduğu kuyu, Urfa şehir merkezinin Eyyüb Peygamber semtinde yer alıyor. Sabrın sembolü Eyyüp Peygamber bu mağarada 7 yıl şiddetli bir hastalık çekmiş.
M.S. 460 yılında Piskopos Nona tarafından Eyyüb Peygamber Kuyusu’nun cüzzamlı hastaları iyileştirdiğinin keşfedilmesi üzerine buraya bir cüzzam hastanesi yapılmış ve hastalar bu kuyunun suyu ile yıkanarak sağlıklarına kavuşmuşlar.
HZ İBRAHİM’İN DOĞDUĞU MAĞARA VE MEVLİD-İ HALİL CAMİİ
Hz. İbrahim, Mevlid-i Halil Camii avlusunun güneyinde bulunan mağarada doğmuş. Rivayete göre devrin hükümdarı Nemrut, bir rüya görür. Sabah rüyasında gördüklerini müneccimlerine anlatır. Müneccimlerin “Bu yıl doğacak bir çocuk senin saltanatına son verecektir” demesi üzerine Nemrut, halkına emir salarak o yıl doğacak bütün erkek çocukların öldürülmesini ister. Sarayın putçusu Azer’in hanımı bu mağarada gizlice Hz. İbrahim’i dünyaya getirir. Hz. İbrahim 7 yaşına kadar bu mağarada yaşar. Hz. İbrahim’in doğduğu mağaranın içerisinde bulunan suyun, şifalı olduğuna ve birçok hastalığı iyileştirdiğine inanılıyor.
URFA KALESİ
Kentin güneybatı kesiminde, Halil-ür Rahman ve Ayn-ı Zeliha göllerinin güneyindeki Damlacık Dağı üzerinde yer alıyor. Doğu, batı ve güney tarafı kayadan oyma, derin savunma hendeği ile çevrili. Kuzey tarafı ise sarp kayalık olan kalenin 814 yılında (Abbasiler Dönemi) şehir sularının yeniden inşa edilmesi sırasında, Seleukoslar dönemine ait kalıntılar üzerine inşa edildiği sanılıyor. Kale üzerinde Seleukoslar, Bizans ve İslam devirlerine ait çok sayıda yapı kalıntısı bulunuyor. Selçuklular, Eyyubiler, Memlükler, Akkoyunlular ve Osmanlılar dönemlerinde çeşitli onarımlar geçiren kalenin kuzey, güney ve doğu cephesindeki duvarlarında toplam beş kitabe var.
KELAYNAKLAR
Dünyada soyu tükenmekte olan ve Türkiye’de yalnızca Birecik’te yaşayan Kelaynaklar Şanlıurfa yöresindeki hayvan türlerinin en ilginci. İbidae soyundan olan Kelaynaklar baş ve gerdanları tüysüz olduğundan bu adla anılıyor. Birecik’ten başka Fas ve Cezayir’de yaşayan Kelaynaklar kış aylarında Etiyopya ve Madagaskar’a göç ederler ve şubat ortasından başlayarak Birecik’e gelirler. Kayalık yamaçlarda yuva kurar, yumurtlama döneminden sonra temmuz ayı ortalarında geri dönerler. Birecik’te her yıl Kelaynak Festivali düzenleniyor.
Leave a Reply