Trakya’dan Marmara’ya…
AYÇİÇEĞİ TARLALARI

Göz alabildiğine ayçiçeği tarlaları ve üzüm bağları ile kaplı Trakya, Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerine ve geniş kumsallara sahip.


Bölgenin ilk büyük yerleşimi olan Tekirdağ’ı hoş gezinti yerleri ile geniş kumsallar çevreler. Ayçiçekleriyle bağların hoş karışımı, Trakya’nın o sıcak yaşam biçiminin de sembolleridir. Tekirdağ’ın 60 km batısındaki Şarköy ve Mürefte tatil merkezleri, tadılmaya değer şaraplarıyla her yıl şarap festivaline ev sahipliği yapar. Tekirdağ’a bağlı Marmara Ereğlisi’nin en büyük özelliği sahilde binlerce yıldır oluşan dalgaların yarattığı kayaların ilginç formu. Bu kayalara halk arasında “Kına Taşı” adı veriliyor. Kına taşlarını her şeye benzetebilmek mümkün. Köpek, kurbağa, tekerlek, birbiriyle konuşan insan kafaları vs. Tekirdağ’ı ve Keşan’ı geçince Marmara Denizi ve Ege Denizi arasında Ege’nin kuzey ucunda Saros görünür. Saros Körfezi, uzun kumsalları, dalış imkanı tanıyan temiz denizi ile bakir bir belde. Savaştan kalma gemi batıkları sualtı arkeolojisi meraklılarını heyecanlandırırken balıklara yuva görevi gören batıklar bölgedeki balıkçıları da sevindiriyor. Saros ve çevre köyleri doğa turizmi meraklılarını çok keyiflendirecek özelliklere sahip. Civar köylerde ata binmek, avlanmak, trekking, bisiklete binmek de olanaklı. 

100 yıl kadar bir süre Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapan Edirne, tarihi ve mimari açıdan önemli yapılara sahip. Edirne, adeta camileri, dini kompleksleri, köprüleri, eski pazar yerleri, kervansarayları ve saraylarıyla yaşayan bir müze.

Enez (Ainos) eski çağlarda çok önemli bir liman iken bugün kıyıdan 3.5 km içerde yer alıyor. Helen, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde yerleşim alanı olarak önem kazanan Enes, tarih boyunca birçok restorasyon geçirmiş Enez Kalesi ile görülmeye değer. Kırklareli’nin Karadeniz sahili plajları ve balık restoranlarıyla keyif alınacak başka bir yer. Kırklareli’nin doğusunda yer alan İğneada kumsallarla Istranca Dağları’nın arasına sıkışmış bir cennet. Konaklama olanaklarının da bulunduğu İğneada, Bulgaristan sınırına 12 km. uzaklıkta bulunuyor. El değmemiş doğa ve içecek kadar temiz deniz, doğa sporlarından hoşlananlar için keyifli alternatiflere sahip. Konaklama olanakları ve pitoresk evleriyle Kıyıköy (Midye) Orta Çağ’dan kalma diğer tatil kasabası gibi. Kıyıköy’e Bizans sur kalıntılarından geçilerek giriliyor. Kaya içine oyularak yapılmış Aya Nikola Manastırı görülmeye değer bir başka yapı. Kazan nehrinde ya da denizde tekne ile tur yapmak mümkün.


Meriç Nehri

Şarap ve Yeni Rakı

Tekirdağ ve civarında yetiştirilen onlarca üzüm içinden papaz karası, semilyon, siyah ufak taneli olan Gamay  ve  Yapıncak çeşitlerinden yapılan şarapların tadına doyum olmaz.
Üç numaralı damgasıyla tanınan Tekel Tekirdağ Rakı Fabrikası’nın diğer fabrikalardan farkı sadece Yeni Rakı üretmesi. Tekirdağ fabrikasında rakı üretimi bağbozumu zamanı, yüzde 10 oranında bölgeden toplanan yaş üzümlerin karıştırılmasıyla yapılıyor. Bu formül Yeni Rakı’yı aranır hale getiriyor.



Kiraz Festivali

Yörede kirazlar ilk kez Haziran ayının ilk haftasında yapılan Kiraz Festivali’nde görücüye çıkıyor. Sapı ince, küçük çekirdekli, sarı kırmızı renkleri içeren tatlı kirazlar, Rumlardan kalma az sayıdaki ağaçlardan el değmeden cımbızla toplanıyor ve yarışma sepetlerine diziliyor. Festival zamanı buraya giderseniz yiyeceğiniz kirazların tadına doyamayacaksınız.


Rüstempaşa Camii

Rüstempaşa Camii Tekirdağ’ın merkezinde, Mimar Sinan Caddesi üzerinde yer alıyor. 1553 yılında Sadrazam Damat Rüstem Paşa tarafından yaptırılmış olan cami Mimar Sinan’ın önemli eserleri arasında gösteriliyor. 1841 yılında tamir görmüş olan yapıya bu dönemde beş sütunlu mermer şadırvan eklenmiş.


Dupnisa Mağarası Kırklareli
Mağaranın bulunduğu tepeye yaklaşanlar nehir yatağına paralel ilerlerken kaya köprü ile karşılıyor. Mağara ağzında yer alan köprü sanıldığı gibi insan elinden çıkmış değil. Doğanın yöreye bir armağanı. Mağara içinden gelen dere kışın ılık, yazın çok soğuk olmasına karşın paçaları sıvayıp tünelin ağzından karşı kıyıya geçince Dupnisa’daki ürpertici ve gizemli yolculuk başlıyor. İçinden nehir geçen, 3 kilometre uzunluğundaki galerisinde el değmemiş sarkıt ve dikitleriyle dikkat çekiyor.

Tarihi Hora Feneri Tekirdağ
Fransızlar tarafından yapılan tarihi Hora Feneri yüz yılı aşkın süredir aynı aile fertleri tarafından çalıştırılıyor. 96 kristalden meydana gelen fener kendi ekseni etrafında 360 derece dönebilmek gibi bir özelliğe sahip.

II. Beyazıt ve Külliyesi

Tunca Nehri kıyısında, şehir merkezine 2 km uzaklıkta bulunan külliye, Edirne’nin en önemli yapıtlarından. Cami, tıp medresesi, imaret, darüşşifa, hamam, mutfak, erzak depoları ve diğer bölümleriyle geniş bir alana yayılmış. II. Bayezıt’ın 1484-1488’de yaptırdığı külliyenin mimarı Hayreddin. Çok etkileyici bir görünümü olan külliye, küçüklü büyüklü yüze yakın kubbeyle örtülü.



Arasta

Arasta, Selimiye Camiini ziyarete gelen yerli ve yabancıların alışveriş ettikleri yerlerden biri turistik eşya satan dükkanlar çoğunlukta. III. Murat zamanında Selimiye Camiine gelir sağlamak amacıyla yaptırılmış. 225m. boyunda , 73 kemerli, 4 kapılı. Aralıklı uzun süre restorasyonlardan geçmiş. 124 dükkân mevcut. Evliya Çelebi buranın “Kavaflar Çarşısı” olduğunu yazar.

Yıldırım Beyazıt Camii

Edirne’nin 14. yüzyıldan kalma en eski camii olan Yıldırım Beyazıt Camii, şehir merkezine 3 km uzaklıkta. Gerek planı, gerekse sütun başlıkları, yapının haç planlı bir Bizans kilisesi olduğunu gösteriyor. Yıldırım Bayezıt adına camiye dönüştürülürken (1400) temel dışında yeniden yapılmış.

Bedesten Çarşısı

Evliya Çelebi, “bedestendeki elmas ve takıların birkaç Mısır hazinesi değerinde olduğunu ve bunları 60 gece bekçisinin koruduğunu” yazar. Eski camiye gelir temin etmek için Çelebi Mehmet zamanında 1417-1418 tarihleri arasında yaptırılmış. 19 kubbesi, 4 kapısı var.



Edirne Sarayı

Sultan I. Murad tarafından yaptırılan ilk saraydan sonra, Sultan II. Murad döneminde Tunca’nın batısında, çok büyük bir alan üzerine 1450’de Edirne Sarayı’nın inşaatına başlanmış. Sultan’ın 1451’de ölümünden sonra oğlu Fatih Sultan Mehmed tarafından  yapı tamamlatılmış. Kalıntılar arasında, Cihannüma Kasrı, Kum Kasrı Hamamı, Babusseade, Matbahi Amire ve Adalet Kasrı yer alıyor.

MARMARA BÖLGESİ

Türkiye’nin en gelişmiş bölgesi olan Marmara, büyük bir turizm potansiyeline sahip. Ulaşım kolaylığı, geniş konaklama seçenekleri ve donanımlı altyapısıyla dikkat çeken bölge, tarihi zenginlikleri ve doğal güzellikleriyle her yıl çok sayıda turiste ev sahipliği yapıyor.



Ballıkayalar

İzmit sınırları içinde bulunan, göletleri, deresi ve şelalesiyle göz dolduran bu yemyeşil vadi, 1994 yılında tabiat parkı ilan edilmiş. Ballıkaya bölgesi, trekking ve dağcılık sporlarıyla ilgilenenlerin yakından tanıdığı bir bölge… Ballıkayalar’a gelirken, hele de mevsim sonbahar ise, fotoğraf makinenizi yanınıza almayı sakın unutmayın… Bölge içinde bulunan Ballıkaya deresi, göçmen kuşların uğrak yeri olduğundan ilginç enstantaneler yakalamanız işten bile değil!..



İzmit

İstanbul’u Trakya dışında tüm ülkeye bağlayan kara ve demiryolu üzerinde yer alan, Roma döneminin Nicomedeia isimli bu önemli şehri bugün zengin bir endüstri merkezi. Tipik 18’inci Osmanlı dönemi sivil mimarlık örneği olan Saatçi Ali Efendi Konağı restore edilmiş haliyle bugünkü Etnografya Müzesi. İzmit’in doğusunda önemli bir halıcılık merkezi olan Hereke yer alıyor. Yerel tatlısı Pişmaniye, şekerin binlerce ince tel haline getirilmiş şekli.

Kerpe

Masmavi deniziyle sırtını çam ormanlarına dayamış şirin bir Karadeniz köyü Kerpe. Kerpe Burnu’ndaki eşsiz güzellikteki kayalıklar ise turistleri bölgeye çeken başlıca unsur.

Kerpe’de orman içinde ya da Kayalıklar’da yürüyüşe çıkabilir, tekne kiralayıp dolaşabilir, Kerpe Burnu arkasındaki Miço Limanı’nın anıtsal kayalarını, gizli koylarını ve dehlizlerini bir de denizden görebilirsiniz.

Maşukiye

Maşukiye farklı ve doğayla başbaşa bir gün geçirmek isteyenlerin her mevsim gidebileceği bir yer. Orman içinden gelen Yayla deresinin aktığı Alabalık Vadisi, üzerine kurulu piknik alanları, restoranlar ile alabalık üretim çiftliği hem dinlenmek hem de yemek yiyebilmek için özlenen imkanlar sunuyor. Yemyeşil sık bitki dokusunun içine girdiğinizde kendinizi kaybedebilirsiniz.



Kefken

Kandıra’ya bağlı kıyı yerleşimlerinin en gelişmişi olan Kefken, denizi, kumsalları ve çam ormanlarıyla vazgeçilmez bir tatil beldesi… “Pembe Kayalar” ise deniz seviyesinde, baklava biçimli kesilmiş kayalardan oluşan ve ilginç jeolojik yapısıyla görenlerde hayranlık uyandıran bir yer. Suyun içindeyken yumuşak olan kayalar, çıkarıldıktan sonra sertleşmekte. Kıyı emniyeti ve kurtarma ekiplerinin yer aldığı Kefken Adası ise tekne gezisi yapıp tarihi kalıntıları görebileceğiniz, piknik yapıp yüzebileceğiniz, 45 dakikalık mesafede, Pembe Kayalar’ın karşısında bulunan bir ada.

Darıca-Bayramoğlu Kuş Cenneti
İstanbul’a 38 km. mesafede bulunan Darıca Kuş Cenneti ve Temalı Parkı, kuş türleri açısından dünyada benzeri olmayan bir park. Hayvanat bahçesinde 350 çeşit hayvan ve 250’nin üzerinde bitki çeşitleri, tropik merkez akvaryum, botanik bahçeleri ile çocuk oyun alanları, teleferikler, restoranlar ile bir bütün oluşturuyor.



Cennetin yeryüzündeki gölgesi SAPANCA GÖLÜ


Sapanca Gölü kuş gözlemciliği yapmak için en ideal yerlerden. Rakımı 31 metre olan göldeki kuşlar koruma altında. Göldeki kuş türlerinden başlıcaları sukuşu, Macar ördeği, elmabaş patka, ve sakarmeke.



Sapanca, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde önemli bir merkezdi. Şimdi bağlı olduğu il olan Kocaeli, 1701 yılında Sapanca’nın köyüydü.
Kocaeli sınırları içindeki Sapanca Gölü, İzmit Körfezi’nin 17 kilometre doğusundan başlayarak, kuzey-güney yönündeki en geniş yerde yayılıyor. Yüzölçümü 42 kilometre, en derin yeri ise 61 metre olan gölün, güneydeki Samanlı Dağları ve kuzeydeki plato arasında oluk biçiminde uzanan çukurluğu, tektonik kaynaklı. Bu çukurluğun, İzmit Körfezi’nin bir devamı olduğu ve eski dönemlerde doğudaki Adapazarı çöküntü alanına kadar sokulduğu sanılıyor.

Kaplıca Cenneti Yalova

Yalova Termal’deki kaplıcaların pek çok hastalığa deva olduğu herkesçe biliniyor. Şifa dolu bu ilçeye sadece kaplıcaları için değil, Karaca Arboretum’un  büyüleyici ortamını görmek için de gitmelisiniz. Gezi alanı olarak düzenlenmiş Termal’de gezilecek ve piknik yapılacak birçok yer var. Yürüyüş parkurlarındaki ağaçlarla ve mavi çamlarla kaplı ormanın içinde ilerlerken, oksijenden başınız dönüyor. Bölgede müze olarak Atatürk Köşkü’nü gezebilirsiniz.

Hafta sonu tatillerinin gözdesi Çınarcık

Çınarcık’ın Rumlar dönemindeki adı “temiz havası olan şehir” anlamına gelen Kio… Şimdiki adın ise nereden geldiği bilinmiyor. Yalova’ya 16 kilometre uzaklıkta bulunan Çınarcık,  bölgenin en ünlü tatil kasabalarından biri. Plajları, kampları ve piknik alanlarıyla, eğlence, dinlenme ve konaklama mekanlarıyla tam bir eğlence merkezi burası.



ARMUTLU KAPLICASI

Bursa’nın Gemlik ilçesine bağlı Armutlu bucağına 5 kilometre uzaklıktaki Bozburun’da bulunan Armutlu Kaplıcası 1394’de inşa edilmiş. Soğukluk bölümü ise 1511’de eklenmiş.
Kaplıcanın kubbeli hamamı, kadın ve erkeklere ayrı bölüm halinde hizmet veriyor. Ayrıca turistik oteller ve belediye bünyesinde işletilen konaklama tesisleri bulunuyor.




Gemlik

Gemlik, Bursa’nın 30 kilometre kuzeybatısında, Marmara denizinin sakin bir kıyısında, Orhangazi-Yalova ve Mudanya arasında kurulmuş. Roma, Pers, İyon ve Bizans’ın izlerini taşıyan Gemlik, Osman Gazi tarafından Osmanlı topraklarına katılmış. Gemlik, Türkiye’nin en lezzetli sofralık zeytinin de yetiştiği bölge aynı zamanda. Son yıllarda sanayisi de gelişmiş olan Gemlik’e bağlı Kurşunlu, Küçük Kumla, Büyük Kumla ve Karacaali ise yaz turizminin yoğun olarak yaşandığı kıyılar.



İznik Gölü (Askania)

İznik Gölü Marmara Bölgesi’nin en büyük, Türkiye’nin ise beşinci büyük tatlısu gölü. Gölün çevresi piknik sahaları, turistik tesisler, gezi alanları ve florası çok zengin bitki örtüsüyle kaplı. İznik’te yiyeceğiniz yemeklerin tadına doyamayacaksınız. Gölün su ürünleri arasında, yayın, sazan, alabalık ve istakoz bulunuyor.



İznik

İznik, Hıristiyan dinince ülkemizdeki 8 kutsal hac merkezinden biri ve en önemlisi. Özellikle M.S. 324  yıllarında  başlayan 1563 yılına kadar 17 kez toplanmış olan ve Hıristiyanlık dini için çok önemli olan konsül toplantılarından 8 tanesi ülkemizde gerçekleştirilmiş, bunlardan 1. ve 7. si ise İznik’te yapılmış.  16 ve 17. yüzyıllarda çini merkezi olan İznik, Türkiye’deki saray ve camilere çok önemli süslemeler hediye etmiş. İznik ve çevresindeki kazırlarda bulunanlar ise İznik Müzesi’nde sergileniyor. 4. yüzyılda inşa edilen, M.S. 787 yılında II. İznik Konsulü’nün toplandığı Ayasofya Bazilikası, Süleyman Paşa Medresesi, II. Murat Hamamı, Abdülvahap Türbesi, Lefke ve İstanbul kapılarındaki duvar kabartmalarla medusaları ve eski İznik evleri görülmeye değer yerlerden bazıları. Her gün açık olan müzede, İznik çinileri, heykeller, lahit, sütun başlarından çeşitli örnekler sergileniyor.

Yeşil Camii

Osmanlı mimarisinin İznik’teki en önemli anıtsal yapısı olan cami, ilçenin doğusunda Lefke Kapısı’nın yakınında yer alıyor. Çandarlı Hayrettin Paşa tarafından 1378-1398 yıllarında yaptırılmış. Selçuklu geleneğine uyan tuğla minare, camiye adını veren, yeşil firuze, sarı ve mor renkli çinilerle süslü.




Çınarcık Erikli Yaylası

Erikli Yaylası, Yalova-Çınarcık’ta, Teşvikiye Köyü’nün 6 kilometre kadar yukarısında yer alıyor. Denizden 600 metre yükseklikteki yayla kestane, karaağaç, ıhlamur, köknar ve elma ağaçlarıyla kaplı. Erikli Deresi boyunca uzanan yürüyüş parkurunun en önemli özelliği üzerinde çok sayıda şelale yer alması.



Marmara Yaylaları ve Trekking

İzmit Menekşe Yaylası

İzmit-Yuvacık çevresinde yer alan Menekşe Yaylası, İstanbul’a yaklaşık 160 kilometre (2 buçuk saat) mesafede. Menekşe Yaylası bilhassa İstanbul ve çevresinden gelen trekkingciler tarafından tercih ediliyor. Doğa yürüyüşlerine uygun yapısıyla çok sayıda gezi firmasının turlar düzenlediği yayla, etkileyici görünümü ile fotoğraf meraklılarının da gözdesi.



Adapazarı Çiğdem Yaylası

Özellikle bahar ve yaz aylarında yeşilin bin bir tonunu, çiçeğin de yüzlerce türünü görebilirsiniz. Bin beş yüz metrede yer alan yaylaya, tur şirketleri tarafından trekking turları düzenleniyor.

Bursa

Kurulduğu tarihten bu yana sürekli gelişme kaydetmiş, sınırlarını Uludağ eteklerinden Bursa ovasına, İzmir, Mudanya, Yalova ve İnegöl yollarına dek genişletebilmiş büyük ve çağdaş bir kent… Bir yanda 600 yıl öncesinin cami, medrese ve hamamları… Diğer yanda çağdaş yerleşim birimleri ve yüzlerce kişinin istihdam edildiği fabrikalar… Tarihi yüzyıllar öncesine dayanan pek çok kentin aksine, dokusunu korumayı başarabilmiş bir kent Bursa.



Camiler

Ulu Camii

Bursa’nın en çok cemaat alan camisi Ulu Camii, ilk devir İslam mimarisinin paye ve sütunlar üzeri düz çatıyla örtülü, avlulu camileri grubuna girer. 1399 yılında Yıldırım Bayezıd tarafından mimar Ali Neccar’a yaptırılan Ulu Camii, 20 kubbe ve iki büyük minaresiyle heybetli bir cami.

Yeşil Türbe

Yıldırım Bayezit’in oğlu Çelebi Sultan Mehmed tarafından 1421 yılında yaptırılmış. Kentin doğusunda, Yeşil semtinde, Yeşil Camii’nin karşısındaki tepe üzerinde yer alan türbenin mimarı Hacı İvaz Paşa. Yeşile bakan çinilerle kaplı yapıyı halk Yeşil Türbe olarak benimsemiş.

Muradiye Camii

Semte ismini veren külliyenin en mükemmel yapısı olan cami, iki büyük kubbe ve yanlarda iki küçük kubbe ile örtülmüş geniş birer eyvandan ibaret. II. Murad’ın 1426-28 yılları arasında yaptırdığı yapı, Bursa mimari üslubunun tüm özelliklerine sahip.



En eski kayak merkezi Uludağ

Günümüzdeki adına 1925 yılında kavuşan ve olağanüstü doğası, flora ve faunasının zenginliği ile 1961 yılında milli park ilan edilen Uludağ’ın 11 bin 338 hektarlık alanı koruma altında. Uludağ, zengin pist seçenekleri ve renkli gece hayatıyla ülkemizin en popüler kayak merkezi olarak da haklı bir üne sahip. Yaz aylarında da, trekking, kamp ve günübirlik piknik alanı olarak Uludağ büyük ilgi görüyor.

Kaplıcalar Roma’dan Bizans’a…

Bursa’nın ilk hamamı Romalılar zamanında yapılmış. Pythia’daki (Çekirge) sıcak su kaynakları, Doğu Roma imparatoru I. Jüstinyen dönemindeki imar çalışmalarında halkın kullanımına açılmış. Osmanlı döneminde saray erkanından devlet adamlarına, seyahate çıkmış yabancı prenslerden yabancı alim ve yazarlara kadar herkes bu şifalı sulardan nasiplenmek üzere Bursa’yı ziyaret edermiş.

Gölyazı Köyü

Uluabat Gölü kıyısında kurulmuş Gölyazı Köyü’nde kıyıya yakın adanın sazlık sahil bağlantısı bir köprü ile sağlanmış. Ağaçların ilkbaharda yarılarına kadar yükselen sular içinde bulunduğu Gölyazı Köyü’nde evler nostaljik özelliklerini hala koruyor. Arnavut kaldırımları, dar sokakları ve tarihi kent duvarları ile Gölyazı Köyü, sakin ve huzurlu bir yaşamı özleyenler için çok uygun bir seçenek.

Sislerin ardındaki şifa kaynağı… Oylat Kaplıcaları

Bin bir türlü hastalığa şifa arayanların uğrak kapısı olan Bursa’nın İnegöl ilçesine bağlı Oylat Kaplıcaları’na gelmek için ille de hasta olmak gerekmiyor. Tertemiz havasını soluyarak yürüyüşler yapıp, çağlayanların köpüklerini seyrederek büyülü bir dünyanın huzurunu yakalayabilmek için de Oylat’a gelebilirsiniz.

Mudanya/Siye/Trilye

Bursa’nın Marmara denizine bakan, iki ilçesinden biri. Bursa’nın iskelesi durumundaki Mudanya, Marmara denizinin bir girintisi olan Gemlik körfezinde yer alıyor.
Bizans Kilisesi ve Takyari Kilisesi’nin yer aldığı Mudanya, kagir evleri ve tarihi dokusu ile ilgi çekici bir yöre. İskele ile müze haline getirilen Mudanya Mütarekesi Binası arasındaki sahil doldurularak gezinti yolu yapılmış. Kıyıdan batıya doğru uzanan yol 7 km. sonra eski Rum yerleşimleri olan Siye’ye (Kumyaka) ve 11 km. sonra Trilye’ye (Zeytinbağ) çıkıyor.
Siye’nin çarşaf böreği ve cevizli lokumu meşhur. Bölgede balık oldukça fazla. Trilye’de Rumlardan kalma 7 kilise, 3 manastır, 3 ayazma bulunuyor.



Uluabat Gölü

Bursa yakınlarında tarihle doğanın birlikte yaşandığı ve bir çeşit kuş cenneti olan Uluabat Gölü’nde yayın, turna, sazan gibi balıklar ve su kerevitleri yaşıyor. Su ürünleri bu kadar çeşitli ve bol olunca, balıkçıl birçok kuş türü de yemlenmek, yavrulamak ve konaklamak amacıyla Uluabat Gölü’nü seçiyor. Göçmen kuşların bölgeyi terk ettiği mevsimlerde bile, kuş cennetinde sürekli olarak yaşayan diğer türler görmeye değer güzellikte.

Marmara Denizi’nin gerdanlığı Marmara Adaları

Marmara Adası, giderek kirlenen Marmara Denizi’nde, denize girilebilecek iki-üç yerden birisi. Sahile yakın yerlerde zeytinlikler, bağlar, yükseklerde kızılçamlar ve güneyde makiler, Marmara Adası’nı yakınındaki diğer adalardan ayırıyor. Hemen yakınındaki Avşa’da turizm sezonu daha canlı yaşanırken, Marmara’da sakinlik ve mütevazılık göze çarpıyor. Belki de bu nedenle ada doğal yapısını bugüne dek korumayı başarabilmiş.

Marmara Denizi’nde Marmara ve Avşa dışında kiminde hiç yerleşim olmayan, sadece fırtınaya yakalanan balıkçıların sığındığı küçük adacıklar da var. Ekinlik, adı gibi ekilip dikilebilen bir ada. Kapıdağ Yarımadası ile Avşa arasında Paşa Limanı, Paşa Limanı ile Avşa arasında, Erdek’in 250 metre açığında da Zeytinli Adaları, Marmara Denizi’nin diğer küçük adaları. Kapıdağ Yarımadası’nın karşısında sıralanan irili ufaklı bu adalara feribot, deniz otobüsü, vapur ve motorlarla ulaşılabiliyor.

Cumalıkızık

Osmanlı yerleşimlerinin yavaş yavaş Bursa civarına kaydırıldığı dönemde kurulmuş 700 yıllık bir vakıf köyü Cumalıkızık; Osmanlı’nın erken dönemine ilişkin sivil mimarinin en güzel örneklerini barındıran, tarihi dokusunu günümüze dek koruyabilmiş bir açık hava müzesi aynı zamanda…