VAN
Van; Akdamar Kilisesi, “kaleler kenti” olarak anılmasını sağlayan kaleleri, dünyaca ünlü kedisi, Gölü ve pek çok turizm aktivitesine olanak veren coğrafyası ile Doğu’nun en önemli turizm merkezlerinden biri.

Van ve çevresi, coğrafya bakımından önemli bir konuma sahip olduğu için, çok eski dönemlerden beri birçok uygarlığın izlerini üzerinde barındırmış. Urartu Medeniyeti’ne başkentlik yapan Van, bugüne değin, Hurriler, Hititler, Persler, Medler, Selçuklular, Osmanlılar gibi birçok kültüre ev sahipliği yapmış.
Van bölgesi göller bakımından da önemli bir bölge. İrili ufaklı birçok gölden başka Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü de bu bölgede yer alıyor. Ayrıca Van’a 20 km. uzaklıkta, doğal plajları ve yeşilliği ile hoş görünümlü Edremit, yeşillikler arasında doğal plajları ile Gevaş, Van’a 80 km. uzaklıkta, iki çayın birleştiği yerde bir vadi içerisinde ormanlık, hoş manzaralı Çatak ile Van Gölü’nün sahilinde Süphan Dağı karşısında doğal plajları ve meyve bahçeleri ile ünlü Amik gezilecek yerlerden.
Murtuğa (kahvaltılık), cacık (kahvaltılık), ilitme, ekşili, senseger gibi yemek türlerinin yanı sıra Van otlu peyniri yöreye özgü lezzetlerden. Ayrıca, Van gölünden çıkarılan Van balığının (inci kefali) tadına mutlaka bakmalısınız. Hala geleneksel yaşamın önemli bir parçası olarak, Van’da kadınlar, mavi, kırmızı ve beyaz örneklerle harikulade kilimler dokuyor. Kentteki galerilerden bu halı ve kilimlerden satın alabilirsiniz.
Yöresel ot çeşitleri ve değişik malzemelerle zenginleşen Van mutfağı, bölgenin en dikkat çekici lezzetlerine sahip.
Van’a büyük şehirlerin otobüs seferleri düzenlenmekte. İstanbul-Van 1642 km, Ankara-Van 1237 km. Otobüs terminali kent merkezine 4 km. uzaklıkta. Terminale ulaşım minibüsle sağlanıyor. Van’a demiryolu ile ulaşabilirsiniz. Tren istasyonu şehre yaklaşık 5 km. uzaklıkta. İstasyona minibüslerle ulaşabilirsiniz. Havaalanı il merkezine yaklaşık 7 km. uzaklıkta. Ulaşım minibüs ve THY’ na ait servis araçlarıyla yapılıyor.
ÇARPANAK ADASI
Çarpanak Adası, Van Gölü’nün kuzeydoğusunda bulunuyor. Adada yer alan Ctouts Manastırı, bir efsaneye göre (Kutsal Haç, Saint Hripsime, Saint Gregorie, Saint Jean) dörtlü koruyucu için yapılmış. Manastırda bir kilise, bir melek şapeli, kütüphane, misafirhane, keşiş odaları ve mezarlıklar yer alıyor. 1918 yılında terk edilen manastırın kilisesi görülebilir durumda.
Çarpanak Adası, tarihi eserlerinin yanı sıra kuş göç yollarının da Anadolu’daki son durağı. Ada aynı zamanda martı üreme merkezi. Nisan ve mayıs aylarındaki kuş çeşitliliğini izlemek üzere dünyanın dört bir yanından kuş gözlemcileri adaya geliyor.
EDREMİT
Van’a 18 km. uzaklıktaki Edremit, Van Gölü’nün Güney-Güneydoğu kıyı şeridi boyunca uzanıp masmavi gölün önünde bir yeşil örtü gibi duruyor. Tarihi Dukaya Höyüğü, Urartular döneminden kalma Hatti Çiviler (Çivi Yazıları), Kadenbastı mevkiinde Kız Damı (Dev Damı) Surlar ve Savacak Şelalesi, yine Elmalık mahallesinde bulunan Hazine Piri (Hazine Kapısı), Harbedar (Harebe Köyü) görülmeye değer yerler.
Bir tür olarak koruma altına alınan egzotik Van kedisi sık beyaz tüyleri ve biri mavi, diğeri yeşil olan gözleri ile ünlü.
AH TAMARA!
Eski çağlarda Akdamar Adası’nda yaşayan keşişler, adaya kimsenin çıkmasına izin vermez, kendi küçük kapalı topluluklarında bir arada yaşarlarmış. Adanın ahalisi arasında güzelliği dillere destan Tamara adında bir de kız yaşarmış. Ada çevresindeki köylerden bir genç, bir gün çok merak ettiği adaya yüzerek ulaşmış ulaşmasına ama Tamara’yı görünce yıldırım çarpmışa dönmüş. Tamara da aynı duyguları besleyince iki genç birbirine aşık olmuş. Tamara fenerle delikanlıya işaret verip, ışığa doğru yüzerek adaya ulaşmasına sağlıyor ve iki genç gizlice buluşuyorlarmış. Bu aşk böylece sürüp giderken Tamara’nın arkadaşı, baş keşişin kızı biraz da kıskançlıktan Tamara’nın sırrını babasına söyleyivermiş. O gece gölde tehlikeli bir fırtına çıkmış. Gölü tehlikeli gören Tamara sevgilisine fener yakıp, haber vermemiş. Baş keşiş de fırsatı kaçırmamış ve kıyıya yaklaşıp bir fener yakmış. İşareti gören genç atlamış suya. Genç fenere doğru kulaç atar, keşiş feneri adanın etrafında döndürür dururmuş. Sabaha kadar dönüp durmuşlar. Genç yorgunluktan bitap düşmüş, dalgalarla mücadele edemez olmuş ve dibe doğru giderken “Ah Tamara!” diye bağırmış. Çığlığı duyan Tamara koşmuş bakmış ki sevdiği yitip gidiyor dalgaların arasında. Durumu anlayınca o da kaldırıp atmış kendini sulara. İki sevgilinin cansız bedenleri Van Gölü’nün dalgalarında birbirine kavuşmuş. Adaya o günden sonra “Ah Tamara” denmeye başlanmış, zamanla Akdamar’a dönüşmüş.
Van Gölü, Doğu’nun denizi olarak anılıyor. Gerçekten de 3765 kilometrekarelik yüzölçümü ile küçük bir deniz.
VAN GÖLÜ
Van iline adını veren Van Gölü Türkiye’nin ve dünyanın en büyük soda gölü (3765 km2). Dört tarafı yüksek dağlarla çevrili Van Gölü’nün içinde Akdamar, Adır, Çarpanak, ve Kuş Adaları olmak üzere 4 ada bulunuyor. Tarih boyu Yüksek Deniz, Nairi Denizi ve Yukarı Deniz dendiği gibi Deryaçe (Küçük Deniz) adını da almış. Sabunsuz köpük veren Van Gölü’nde yöre kadınları hiçbir temizlik maddesi kullanmadan çamaşır yıkar. Sahil boyunca yapılaşma ile bozulmamış koylar, yeşil bitki örtüsüyle sarılmış kıyılar görülmeye değer.
Akdamar Kilisesi’nden duvar detayları.
AKDAMAR ADASI
Van Gölü’ndeki adalardan en büyüğü olan Akdamar Adası, üzerindeki kilisesi ile ünlü. 900’lü yılların başında Kral Gagik tarafından yaptırılmış olan kilise, taş işçiliğinin en seçkin örneklerinden. Kutsal Haç adına Vaspurakan Kralı I. Gagik tarafından Keşiş Manuel’e yaptırılmış. Kilisenin figürlü repertuarı oldukça zengin.
İncil ve Tevrat’tan alınmış çeşitli sahnelerin bulunduğu kilise duvarlarında Yunus Peygamber’in denize atılması, Hz. Meryem ve kucağında İsa, Adem ile Havva’nın Cennet’ten kovulması, Hz. Davut ile Kral Goliat’ın mücadelesi Samson Filistinli ikilisi, ateşte üç İbrani genci, Aslan ininde Daniel sahneleri yer alıyor. Zengin hayvan, asma sarmaşıkları ve çeşitli figürler görmek mümkün. Akdamar Adası’na Gevaş iskelesinden motorlar çalışıyor.
HALİME HATUN KÜMBETİ
Selçuklu mimarisinin izlerini taşıyan Halime Hatun Kümbeti, 1358 yılında Karakoyunlular tarafından yapılmış. Çevresinde tarihi bir mezarlık mevcut. 14. yüzyıl ile 17. yüzyılları arasında kullanıldığı sanılan mezarlıktaki mezar taşları sıra dışı.

VAN KALESİ
Şehir merkezine 5 km. uzaklıktaki Van Kalesi, Urartu kalelerinin en görkemlilerinden. M.Ö. 9. yüzyılda Lutupri’nin oğlu I. Sarduri tarafından yaptırılmış.
Büyük bölümü ayakta kalan kalenin kuzeybatı ucundaki Sardur burcunda I. Sarduri’ye ait olan, Asur çivi yazısı ile yazılmış, bilinen en eski Urartu yazıtı bulunuyor. Kalenin diğer önemli bir yapısı, I. Agrişti’ye ait olan kaya mezarı ve hemen yakınındaki kaya üzerinde bulunan Urartular’ın günümüze ulaşan en uzun yazıtı olan “Horhor Yazıtları”. Ayrıca kalenin kuzey yamacında II. Sarduri’nin açık hava tapınağı (Analı-Kız), Kale içinde Menau ve Sarduri’ye ait mezar odaları, mağaralar, su sarnıçları ve çeşitli odalar bulunuyor. Kalenin güneyinde ise eski şehrin kalıntıları mevcut.

SAINT THOMAS MANASTIR KİLİSESİ
Manastır, Altınsaç Köyü’nün 5 km. kuzeybatısında Van Gölü’ne bakan bir vadinin yamacına kurulmuş. Havarilerden Aziz Thomas’a ait kutsal eşyaların saklanması amacıyla yapılan manastır, 18. yüzyıl sonlarında yağmalanmış.
ADIR KİLİSESİ
Van Gölü üzerindeki Adır Adası’nda yer alan Adır Kilisesi 1305 yılına tarihlendiriliyor. Daha sonra 1621 yılında, yapıya Aziz Georges Kilisesi eklenmiş. Van İskelesi’nden kiralanacak teknelerle adaya ve kiliseye ulaşabilirsiniz.
ÇAVUŞTEPE
Van´ın 26 km. güneydoğusundaki Çavuştepe Kalesi´ni Urartu Kralı II. Sarduri kurmuş. Yapı, Yukarı Kale ve Aşağı Kale olmak üzere iki bölümden oluşuyor. Yukarı Kalede Haldi Tapınağı, Aşağı Kalede depo binaları, saray, mahzenler ve Urartu tanrısı İrmusi´nin tapınağı bulunuyor.
URARTU SULAMA KANALLARI
Keşiş Gölü´ndeki sulama tesisleri Rusahinili´nin kurucusu II. Rusa tarafından yaptırılmış. M.Ö. 700’de Toprakkale´ye taşınan başkente su sağlamak amacıyla 2544 metrelik Erek Dağı´nın üzerindeki barajlar sağlamlaştırılmış ve yenileri eklenmiş. Günümüzde Faruk Bendi olarak bilinen baraj geç Roma dönemine ait.
MURADİYE ŞELALESİ
Van-Doğubeyazıt yolu üzerinde bulunan Muradiye Şelalesi, dinlenme tesisleri ve mükemmel manzarası ile bölge halkının sık sık ziyaret ettiği bir doğa harikası.
KAVUNUN ANAVATANI
Rus bilgini Shutavsky’ye göre kavunun anavatanı Van. 16. yüzyılda İtalya’ya gönderilen ve Papa Cantaluppi’nin çiftliğinde yetiştirilmesi sebebiyle “Cantalup” adıyla ünlü olan turuncu renkli, ince kabuklu, ananas kokulu kavunun ilk kez Van’da yetiştiği iddia ediliyor.
HOŞAP KALESİ
Van-Hakkari Karayolu´nun 60’ıncı kilometresindeki kale, Urartular döneminde yapılmış, daha sonra Mahmudi beylerinden Sarı Süleyman tarafından 1649´da sağlamlaştırılmış. Gözetleme kulesi, surları, burçları, beden duvarları, mescit, fırın, zindan seyir köşkü, harem, selamlık ve orijinal demir kapı kanatları kalenin önemli yapıları.
Kalenin girişindeki damla şeklindeki armanın her iki tarafında zincire bağlı aslan kabartması bulunuyor.

SÜPHAN DAĞI
Doğu Anadolu’da Van gölünün kuzeyinde Adilcevaz – Erçiş ve Patnos arasında yükselen Süphan Dağı, sönmüş bir volkan. 4058 metrelik yükseltisiyle heybetli zirvesi buzul bir örtü ile kaplı. Aynı zamanda Anadolu’nun üçüncü yüksek doruğu olan Süphan Dağı’na tırmanmak için en uygun zaman Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül ayları. Genellikle doğu yüzünden tırmanış yapılan Süphan’a doruk tırmanışı Aydınlar köyünden başlıyor. Buraya 6-7 km. uzaklıkta ve 2500 m. yükseklikte Şekerpınarı ya da Süphan yaylasında kamp kurulup, doruğa tırmanış ve dönüş, 8-10 saatlik bir zaman alıyor.

Leave a Reply