Vokal öğretmeni Kelley Johnson İstanbul’da söyledi…

Başak Yavuz basakyavuz@gmail.com

Kelly Johnson swingli, duygulu ve hikaye anlatımı öne çıkan bir stile sahip bir şarkıcı. 2003 yılında uluslararası Jazzconnect Vocal Competition’ı kazandı, Jazz Education Journal ise ‘Live at Birdland’ albümünü 2004 yılının jazz vokal albümü olarak seçti. 80’li yıllarda Mark Murphy ile çalıştı. Mark Murphy onun için “Bu kız bir jazz şarkıcısı olduğunu biliyor ve başka birşey yapmasına da gerek yok. Kararlı notalarına, mükemmel parça seçimlerine ve bir Joe Henderson temasını bile vokal formuna sokabilmesine dikkat edin” demiştir. Bu dönemde Seattle’dayken Buddy Catlett ve Clarence Acoz ile performanslar sergiledi. Ardından da John Hansen ile tanışıp, ‘Make Someone Happy’ adlı albümünü kaydetti. Bu albümde Larry Grenadier, Steve Wilson ve Lewis Nash de yer aldı. 2002 yılında ise ünlü trompetçi Brian Lynch’in prodüktörlüğünü üstlendiği albümünde Brian Lynch, John Hansen, Geoffrey Keezer, Essiet Essiet ve Jon Wikan ile ‘Music is the Magic’ albümünü kaydetti. Johnson halen Seattle’daki Cornish College of the Arts’da profesör olarak dersler veriyor ve Seattle Metropolitan Urban League’s Kid’s Jazz Chorus’u yönetiyor. Bu özel sanatçı Nardis’te Emirates Havayolları’nın sponsorluğunda 3 gece şarkı söyledi. Kendisini dinleyen genç şarkıcımız Başak Yavuz merak ettiklerini sordu ve sizler için derledi.

En çok etkilendiğiniz müzisyenler kimler? Carmen McRae?  

Evet, Carmen en sevdiğim vokalist. Keith Jarret, Miles Davis, Sonny Rollins  en çok dinlediğim müzisyenler. Modern jazz severim ve bu müziğimden anlaşılıyordur. Ella Fitzgerald’ı da severim ama  çağdaş müzikleri tercih ediyorum. Ama bir şarkıcı olarak Carmen Mcrae, Sarah Vaughan ve Billie Holiday’i dinlemiş, absorbe etmiş olmalısın. Onlardan çok şey öğrenirsin. Jazz emprovizasyonu içinse, eğer modern bir şeylerle ilgileniyorsan, üflemelileri dinlemelisin, Miles Davis, Dexter Gordon gibi.

Şarkıcılığın yanı sıra vokal öğretmenisiniz. Buradaki jazz vokal öğrencilerine neler önerirsiniz?

Üflemelileri dinleyin. Carmen, Billie ve Sarah’ı dinlemeden jazz vokalisti olunamayacağını düşünüyorum. Jon Hendricks’i de dinlemelisiniz. Madeleine Peyroux, Erykah Badu gibi genç ve popüler şarkıcıları eğitiminizin başlangıcında pek fazla dinlememenizi öneririm.

Aranjmanlarınız dikkat çekiyor. Tea for Two’nun çok beğenildiğini okumuştum.

Evet. O şarkıyı ilk Art Tatum’dan duymuştum. “Piano Starts Here” diye bir müthiş bir albümünden.

Şarkı söylemeye nasıl başladınız?

Lisedeyken bir rock grubundan söylemeye başladım. Sonra bu konuda bir şeyler öğrenmem gerektiğine inandım. Jazz okuluna gittim. Lisede de jazz dinliyordum. Gençken bunları yapacağıma inanamazdım. Müziğe çok büyük saygım var, öyle ki geçmişte bana yapamayacağımı düşündürecek kadar. Yirmilerimde Mark Murphy’le çalıştım. O harika bir öğretmendir, inanılmazdır. Özellikle  cümleleme ve şarkıların anlamları konularında özellikle çok şey öğretti.

İstanbul’a piyanist John Hansen ile birlikte geldiniz. Evli olmanızın müzikal uyumunuza katkısı var mı?

Uzun zamandır birlikte çalıyoruz. Birbirimize bağlıyız. Çok ilginç çünkü birlikte çalmak istediğim çok az piyanist var. John hep orada, ne istediğimi anlıyor, çalışını seviyorum. Birlikte büyüdük gibi bir şey. O benden, ben de ondan çok etkilendik.

Kariyerinizde dönüm noktası nedir?

İlk albümüm çok önemliydi benim için. Yapmaktan çok korkuyordum. Sonunda çıktığında çok gururlandım. Bence çok yaratıcı bir projeydi, kendimi tanımlamamı, ne yapmayı, ne söylemeyi istediğimi anlamamı sağladı. Albümün prodüktörü Fred Hersch idi. 6000 kadar satan bir albümdü. Diğer bir dönüm noktası Jazz Connect yarışmasını kazanmamdı. Yarışmayı kazanan ilk vokalisttim. Yarışmaya katıldığımı kimseye söylememiştim, böylece hiçbir tanıdığım beni oylayamamıştı. Benim için çok önemli bir gelişmedir bu, ve hayatımla ilgili doğru bir şey yaptığımı bana ispatladı. Bir diğeri, geçen sene Wynton Marsalis tarafından seçilmemdi. O seçmeye birçok farklı gruplar katılıyor, sadece vokalistler değil. Müziğinin önemsenmesi güzel bir şey. Hükümetin düzenlediği bu tur, Amerikan jazz’ının tanıtımı amacıyla yapılıyor. Bu turda yer almak, benim için büyük bir onurdu ve bu onuru üç kez yaşadım. Aslında her kayıt, her performans bir dönüm noktasıdır. Öğrenecek çok şey var ve bu yol çok uzun bir yol. Keşke her şeyi paketleyebilsem. Bazen ben buradayım ve bütün gerçek şarkıcılar orada bir yerde gibi geliyor.

Yeni projeler?

Yeni albümüm Ağustos’ta çıkıyor. Bir önceki albümüm Jazz Radio’da 15.’i olmuştu. Bunun daha iyi olmasını umuyorum,  gerçek potansiyel hissediyorum bu albümde.