Yemek borusunda oluşan sorunlar ve kanser riski
Yemek borusunda oluşan sorunlar ve kanser riski
Ülkemizde bu konu iyi bilinmediğinden ya tamamen ihmal edilmekte ve gözden kaçırılmakta ya da gereğinden fazla abartılarak aşırı ve gereksiz korku uyandırılmaktadır.
Darlık
Küçük bir grup hastada uzun süreli reflü hastalığı sonucu özellikle yemek borusunun alt kısmında bir daralma ortaya çıkabilir. Bu darlık daha çok kalınca bir zar şeklindedir. En önemli bulgusu başlangıçta katı gıdalarla, ilerlediğinde ise sıvı gıdalarla ortaya çıkan yutma güçlüğüdür. Benzer bulgular yemek borusu kanserlerinde de görülebileceğinden böyle bir durumda yemek borusu-mide endoskopisi yapılması gerekir. Tedavide, çok dar olmayan hastalarda reflü ilaçları kullanılırken, darlık ilerlemişse “buji” adı verilen araçlarla ağızdan girilerek dar kısım yırtılır ve açılır.
Kanama
Bazı hastalarda reflü nedeniyle yemek borusu alt ucunda ortaya çıkmış olan ülserlerde kanama görülebilir. Bu olgularda kırmızı kan veya kahve telvesine benzer madde kusulur ya da gaitanın (büyük abdest) simsiyah olduğu görülür. Acil hastaneye başvuru gerektirir. Kesin tanı yine endoskopi ile konulur.
Gastroskopi yemek borusu ve mide kanserlerinde tanıyı sağlayan bir yöntemdir. Sebebi olmayan iştahsızlık, yutma güçlüğü, çabuk doyma, sürekli kilo kaybı, mide şikayetlerinin başlaması durumunda kanser ihtimali akla gelmelidir. Yakın akrabalarında mide kanseri olanlar, hiçbir şikayetleri olmasa bile, kırklı yaşlara gelmeden önce Gastroskopi yaptırmalıdırlar.
Barrett
Reflü zemininde yemek borusu hücrelerinin sürekli asitle karşılaşmaktan yorulup şekil değiştirmeleridir. Bu sorun, yemek borusu alt ucundan başlar. Hücreler mide veya bağırsak şekline dönüşebilirler. İkinci grup kanser riski taşıdığından önem taşır ve izlenmelidir.
Ülkemizde Barrett oldukça nadir görülür. Zaten Barrett hastalarında kanser gelişme olasılığı oldukça azdır. Bu nedenle tanı koyulduğunda hastalarımızın büyük korku ve endişeye düşmemeleri önerilir. Bunun yerine küçük bir risk olduğunu bilerek konuyu iyi bilen bir endoskopi uzmanı tarafından izlenmeleri önerilir.
Kanser riski taşıyan Barrett hastalığında “displazi” denilen hücre değişikliklerinin ortaya çıkmasıdır. Displazi varsa genellikle 6 aylık aralarla endoskopi yapılarak izlenilmesi, yoksa 5 yıllık aralarla endoskopinin tekrarlanması yeterlidir.
Ülkemizde bu konu iyi bilinmediğinden ya tamamen ihmal edilmekte ve gözden kaçırılmakta ya da gereğinden fazla abartılarak aşırı korku uyandırılmaktadır.
Ülkemizde Barrett hastalığı oldukça nadir görülmektedir. Barrett hastalarında kanser gelişme olasılığı ise oldukça azdır. Hastaların bu konuda bilinçlendirilmeleri, böyle bir tanıyla karşılaştıklarında gereksiz korku ve endişeye kapılmamaları açısından son derece önemlidir. Barrett özofagus tanısı endoskopik olarak konulabilir, ancak tanının kesinleştirilmesi için biyopsi alınması ve bu materyalde intestinal metaplazi varlığının gösterilmesi şarttır.
Leave a Reply