Yeşilin Her Tonu KARADENİZ

Yemyeşil ormanları, el değmemiş koyları, birbirinden güzel plajları, sıcakkanlı insanları ve tarihi zenginlikleriyle adeta cennetten bir parça Karadeniz. Uzun süre hak ettiği ilgiyi göremeyen bu bereketli topraklar, son yıllarda giderek artan bir merakla çok sayıda gezgini kendine çekiyor.


Sahil şeridi boyunca sıralanan sakin plajlar, birbirinden şirin balıkçı köyleri, heybetli dağların denize dik olarak indiği sahil bandına paralel olarak uzayıp giden koylar, çay, fındık, tütün mısır tarlaları, Karadeniz insanıyla özdeşleşmiş inanılmaz güzellikteki yaylalar…
Tüm bu doğan güzelliklere sahip 66olan bölge, inanılmaz bir turizm çeşitliliğine sahip. Doğu Karadeniz’de yoğunlaşan yaylacılık, Kartalkaya ve Ilgaz Dağları’ndaki kış turizm merkezleri, Abant Gölü ve Yedigöller gibi popüler sayfiye yerleri, Bolu, Düzce, Kızılcahamam Kaplıcaları, Amasra, Cide, Sinop, Trabzon ve Amasya’da yoğunlaşan tarihi eserler bölgeye her geçen gün daha fazla turistin akın etmesini sağlıyor.



Akçakoca

Son yıllarda alternatif tatil yöreleri keşfetmek isteyenlerin gözdesi haline gelen Akçakoca, asırlık çınar ağaçları, kumsalı ve dalgalı denizi ile sevimli bir sahil kasabası. Sevimli küçük otelleri ve plajları yaz aylarında turistlerin akınına uğruyor. Ceneviz Kalesi kalıntıları görülmeye değer.

Sünnet Gölü

Göynük’e 27 km. mesafedeki Sünnet Gölü’ne Bolu-Göynük yolu üzerinden ulaşılıyor. Etrafı karaçam ağaçlarıyla kaplı göl, deniz seviyesinden 820 metre yükseklikte, derinliği ise 22 metre. Kış aylarında donan gölün çevresi yürüyüş için ideal. Göldeki mercan ve alabalıkların avlanması serbest. 


Bolu

Bolu, ülkemizin önemli turistik merkezlerinden biri.  Ankara ve İstanbul gibi iki büyük metropole olan yakınlığı, kış ve dağ turizmine ek olarak, yayla turizmi, sağlık turizmi, deniz, kamp ve av turizmi imkanlarının da bulunması şehrin her geçen gün daha fazla talep görmesine sebep oluyor. Yakınlardaki Mengen ise ünü Türkiye’yi aşan aşçıları ile tanınmakta. Her yıl ağustos ayında, geleneksel Türk mutfağının özgün örneklerine yer verilen Aşçıbaşçıları Fes-tivali, yörenin lezzetli yemeklerini ünlü şeflerin elinden tatmak için iyi bir fırsat.



Yedigöller

Bolu’nun kuzeyinde yer alan Yedigöller Milli Parkı, başta kayın ağaçları olmak üzere meşe, gürgen, kızılağaç, karaçam, sarıçam, köknar, karaağaç, ıhlamur ve porsuk gibi onlarca farklı türde ağaçla kaplı. Geyik, karaca, ayı, domuz, kurt, tilki ve sincap gibi hayvanları da barındıran Yedigöller, olta balıkçılığı meraklıları için önemli bir merkez.



Gölcük

Gölcük, Bolu’nun 13 km. güneyinde suni bir göl. Göl yüzeyi 45 bin metrekarelik bir alanı kaplıyor. Gölcük’te araçla tur yapılmadığı için havası çok temiz ve etraf çok sessiz. Bu yüzden kafa dinlemek ve rahatça yürüyüş yapmak için ideal. Ayrıca etrafı çam ve köknar ağaçları ile kaplı gölün kar altındaki görüntüsü görülmeye değer.

Göynük

20. yüzyıl başlarına ait eski Türk evleri açısından oldukça zengin olan Göynük, sahip olduğu tarihi konutlar, camiler, türbe, çeşme ve hamamlardan oluşan toplam 127 adet sivil mimari eser sebebiyle “Kentsel Sit Alanı” ilan edilmiş. Gazi Osman Paşa Camisi ve Hamamı, Akşemsettin Türbesi ile Saat Kulesi Göynük’ün en önemli tarihi yerlerinden.

Mudurnu Evleri…

Kentsel Sit Alanı ilan edilen Mudurnu, eski Türk evleri ile ilgi çekiyor. Kent, sınırları içinde  yer alan 165 ev, 8 cami, çok sayıda çeşme ve hamamdan oluşan toplam 173 mimari değer koruma altında. Armutçular Konağı Türk sivil mimarisinin en güzel örneklerinden biri.

Kartalkaya

Ülkemizin en eski kayak merkezlerinden olan Kartalkaya, kış aylarında  konumu nedeniyle özellikle İstanbul ve Ankara çevresinden oldukça rağbet görüyor. Hafta sonu gibi kısa zaman dilimlerini değerlendirmek isteyenlerin akınına uğrayan kayak merkezinde, özel teşebbüse ait çok sayıda otel bulunuyor. 13 pistin yer aldığı tesislerde, 6 teleski ve 2 telesiyejin toplam taşıma kapasitesi 4750 kişi/saat. Yaz sıcaklarında ferahlamak isteyenler bir de Kartalkaya’yı denemeli.



Abant Gölü

Abant Gölü, Bolu’nun 35 km. güneybatısında çam ve köknar ağaçları ile kaplı bir krater gölü. Nadir su bitkilerinden olan sarı ve beyaz nilüfer çiçekleri ve lezzetli alabalığı ile ünlü. Yeraltı suları ile beslenen gölün çevresi flora ve fauna bakımından oldukça zengin. Çok sayıda yaban hayvanına da ev sahipliği yapan gölün çevresindeki ormanlar; piknik,  kamping, sportif olta balıkçılığı,  yürüyüş, tekneyle,  faytonla, atla gezinti ve buz pateni (kış aylarında) aktivitelerini gerçekleştirmek için çok uygun.

Sülüklü Göl…
Mudurnu – Akyazı yoluna 9 km. mesafede, Mudurnu ilçesine 50 km. uzaklıkta bulunan Sülüklü Göl, Milli Parklar koruma alanı içinde yer alıyor. Bozulmamış doğası ve zengin florasıyla dikkat çeken gölün alabalıkları çok meşhur.



Zonguldak       

Zonguldak, büyük bir kömür üretim merkezi olmasının yanında önemli bir liman. Şehrin doğusundaki manzaralı yol, çay bahçeleri ve restoranlarıyla turistlerin sakin bir öğle sonrası geçirebileceği Kopuz ve Uzunkum’a ulaşıyor. Zonguldak yöresinin çok bilinmeyen bir başka ilginç yanı da mağaraları. Bu mağaralara girmek profesyonel mağaracılık bilgisi gerektiriyor.



Bartın

Her bahar renkli bir çilek festivaline tanık olan Bartın, ahşap evleriyle öne çıkan sevimli bir şehir. Bartın’a özgü evler de Osmanlı dönemi sivil mimarinin en güzel en güzel örneklerinden. “Daraba” denen ağaç çitlerle çevrili bahçeli Bartın evlerini mutlaka görmelisiniz. Sandalla, Bartın nehrinde keyifli bir gezinti de yapabilirsiniz. Kumsalı, restoranı ve küçük otelleriyle yakınındaki İnkum bir tatil köyüne dönüşmüş.



Amasra

M.Ö. 6 . yüzyılda Miletler tarafından kurulduğunda Sasamos adıyla anılan Amasra, Karadeniz kıyısının en güzel kasabalarından biri. M.Ö. 4. yüzyılda adını Prenses Amatris’ten alan Amasra, iki yanında birer körfez bulunan bir yarımada ile onun ucundaki ikinci bir yarımada olan Boztepe üzerine kurulu. Doğuya doğru ilerlerken mükemmel plajları, konaklama imkanları ve güzel restoranları ile tipik bir balıkçı köyü Çakraz’a ulaşılıyor.


Cehennemağzı Mağaraları

Antik Çağa ait arkeolojik kaynaklarda “Acheron-Akheron Vadisindeki Mağaralar” adıyla geçen Cehennemağzı Mağaraları (Kehanet Mağaraları), Karadeniz Ereğlisi’nin geçmişte Ayazma olarak adlandırılan İnönü Mahallesindeki dört mağaranın ortak adı.
Yunan Mitolojisine konu olan Cehennemağzı Mağaraları, Hristiyanlığın yasak olduğu dönemlerde gizli gizli yapılan tapınmalar için kullanıldığı sanılan ilk ibadet merkezlerinden biri.

Devrek

Zarif ağaç oymacılığı ile ilgilenenler, tanınmış tahta bastonlardan almak için Zonguldak’ın 50 km. güneydoğusundaki şirin yerleşim merkezi Devrek’e uğrayabilir. Bu yeşil ve sevimli ilçenin çevresinde büyüleyici ormanlar yer alıyor.


Kurucaşile
Çakraz’dan sonra balıkçı sandallarının yapımı ile tanınan Kurucaşile geliyor. Kurucaşile, Karadeniz’de ahşap tekne yapımcılığını sürdüren tek liman. Neredeyse her evin altı tersane. Ayrıca Kurucaşile civarında denize girilebilecek çok sayıda yer bulunuyor. Kapısu plajı bunlardan biri. Özellikle 15 km. uzaklıktaki Gideros Limanı’na mutlaka uğrayın. Burada denize girebilir, tekneyle koyları gezip, muhteşem doğanın tadını çıkarabilirsiniz.

Safranbolu
UNESCO tarafından uluslararası bir kültür merkezi olarak tanımlanan Safranbolu, çarpıcı yapı tarzlarıyla eşsiz güzellikteki geleneksel Türk evlerini barındırıyor. Safranbolu evlerini yüzlerce yıllık bir süreçte oluşan Türk kent kültürünün günümüzde yaşamaya devam eden önemli yapı taşları olarak değerlendirmek mümkün. İlçe merkezinde 18. ve 19. yüzyıl ile 20. yüzyıl başlarında yapılmış yaklaşık 2000 geleneksel Türk evi bulunmakta. Bu yapıların 800 kadarı yasal koruma altında.

Kastamonu
Ormanlarla kaplı dağların arasına gizlenmiş bir şehir olan Kastamonu, ziyaretçilerine 12. yüzyıl Bizans kalesiyle merhaba diyor. 13. yüzyılda yapılan Atabey Camii ve 1356 yılına tarihlenen Neccar Camii gibi tarihi değerlere sahip olan Kastamonu’nun bir başka önemli tarihi yapısı, zarif ağaç oyma işleriyle dikkat çeken Mahmut Bey Camii.

Kastamonu’nun kuzeybatısında, Pınarbaşı bölgesinde bulunan Türkiye’nin en büyük mağaralarından biri olan Ilgarini Mağarası, trekking yapmak için çok uygun.



Ilgaz Dağı Milli Parkı ve Kayak Merkezi
Kastamonu ve Çankırı il sınırları içerisinde yer alan Ilgaz Milli Parkı Kastamonu’ya 45 km. uzaklıkta. Milli Park’ta trekking yapabilir, çadırda ya da karavanda konaklayabilirsiniz. Baldıran vadisinde alabalık üretme istasyonu ve avlanma göletlerinde olta balıkçılığı yapılıyor. Milli Parkı sınırları içerisindeki kayak merkezi de kış aylarında çok popüler.

Sinop
Mitolojiye göre Amazon adı verilen savaşçı kadınlar bu bölgede yaşamışlar. Sinop adını, Amazon kraliçesi Sinope’den almış. Karadeniz’in en güzel tatil yerlerinden biri olan kent, filozof Diyojen’in doğum yeri. Şehrin sevimli balıkçı iskelesi boyunca, çarpıcı görüntüleri yanında çok lezzetli yemekler sunan alabalık restoranlar sıralanıyor. Sinop, aynı zamanda, denizciliğe ait ağaç oymacılığı ile de tanınmakta.

Sinop Kalesi
Boztepe Yarımadası’nın en dar yerinde, M.Ö.7. yüzyılda Gaskalılar tarafından yapılan kale; Pontoslular, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar tarafından kullanılmış. Zaman içinde çok sayıda onarım gören yapının iç burçları Selçuklu Sultanı İzzeddin Keykavus I tarafından 1215-18 yılları arasında yaptırılmış.



Samsun

Samsun, Karadeniz’in en kalabalık ili. Büyük Cami, Pazar Camii, Yalı Camii, Kurşunlu Camii, Hacı Hatun Camii, İsa Baba Türbesi, Kılıçdede  Türbesi, İtalyan Katolik Kilisesi, Taşhan, bedesten ve eski belediye binası kentin en önemli tarihi yerleri.



ORDU

Ordu çevresi Türkiye’nin en önemli fındık üretim merkezi. Ordu yolu güzergahının en önemli tatil kasabası Fatsa. Eski adı Bolaman olan Fatsa, 10 km. doğusundaki Bolaman Kalesi ile anılırmış. Bolaman Konağı Bizans ya da Ceneviz işi kale üzerinde 18. yüzyılda inşa edilmiş ahşap bir konut.  Zamanla kentin adı değişmiş ve Fatsa adını almış.



Amasya

Antik çağın coğrafya bilgini Strabon’un memleketi olan Amasya, Ferhat’ın Şirin için dağları deldiği yer. Amasya, Yeşilırmak boyunda dar bir boğazın içine kurulu. Nehrin bir tarafında cumbalı konaklar sıralanıyor. Sırtlarındaki dağlarda ise Pontus krallarının kaya mezarları yer alıyor. Daha yukarılarda ise içinde kral mezarları da olan Amasya Kalesi bulunuyor. Elması ile ünlü Amasya’nın adının da buradan geldiği söylenmekte. Amasya şehir merkezine 65 km. uzaklıkta ise bir krater gölü olan Borabay Gölü ve Milli Parkı adeta bir cennet. Borabay Gölü, yemyeşil orman içindeki dinlenme evleriyle doğa tutkunlarına özel bir alan yaratıyor.



Ünye

Doğu Karadeniz’in en hoş tatil kasabalarından biri olan Ünye (Samsun’un 93 km doğusunda) plajları ve kamping imkanları ile dikkat çekiyor. Ünye Kalesi, kasabanın 7 km. gerisinde, fındık ormanları içinde yer alıyor. Girişinde Pontus krallığı dönemine ait bir kaya mezarı bulunuyor.

Giresun

Giresun adına ilk olarak Hitit kaynaklarında rastlanıyor. Eski Cerasos’un Romalı generali Luculus, ilk kiraz ağaçlarını Avrupa’ya bu şehirden götürmüş. Ağaçlıklı dağlar ve Karadeniz’in suları arasında sıkışmış olan Keşap, Tirebolu, Görele, Vakfıkebir ve Akçaabat kasabaları Giresun – Trabzon yönünde yer alıyor. Görele’de lezzetli etli ve peynirli pidelerden, Vakfıkebir’de tereyağından ve Akçaabat’ta da köftelerden tatmak için mola vermenizi tavsiye ederiz.


Giresun Adası

Karadeniz’in tek adası olan Giresun Adası kıyıdan bir mil açıkta yer alıyor. Her yıl 20 Mayıs’ta ada üzerindeki Bizans döneminden kalma manastırda toplanan yöre halkı sahilden topladıkları çakıl taşlarını adaya bırakıyor. Bunu yapanların dileklerinin yerine geleceğine inanılıyor.

Giresun Kalesi

Kalenin günümüze kadar gelebilen kalıntıları merkez kule ve ona bağlı güneydeki sur duvarları.
Antik kaynaklarda “Bronz Duvarlı Kale” olarak anılan Giresun Kalesi’nin, Pontus Kralı Pharnakes I zamanında yapıldığı düşünülüyor.


Sümela Manastırı

Maçka ilçesinin 17 km. güneyinde, Meryem Ana Deresi vadisinde, vadi tabanından 250 m. yükseklikte, duvar gibi dik bir yamacın ortasındaki bir mağara içerisinde inşa edilmiş. Zigzaglar çizilerek yapılan zorlu bir tırmanıştan sonra ulaşılan noktadaki muhteşem manzara, bütün zahmete değecek güzellikte. Karadeniz bölgesinin en eski Hristiyan tapınağı olan Sümela Manastırı’nın önemi doğanın eşsiz güzellikteki bir yerinde çok ilginç bir yapı olmasından ve çeşitli devirlerde yapılan duvar ve tavan süslemelerinden kaynaklanıyor.


Trabzon

Miletli kolonistler tarafından M.Ö. 7. yüzyılda kurulan Trabzon, bölgenin en önemli şehri. Şehir Comnene İmparatorluğu’nun merkezi olmuş. Osmanlılar 1461’de yöreyi fethedene kadar Bizanslıların hükümranlığı altında kalmış.



Meryem Ana

Eski lonca üzerinde, Hristiyanlığın Karadeniz’de yeni yayılmaya başladığı yıllarda yapılmış olan kaya gömütü. Gizli geçitle Kufa Kuyusu’na açıldığı ve eskiden üç katlı olan tapınağın şifahane olarak kullanıldığı tahmin ediliyor.

Hamsiköy

Hamsiköy, Trabzon’dan Gümüşhane’ye doğru giden yolda Zigana dağı eteklerinde yemyeşil ormanlar içinde yer alıyor. Sütlacı ile ünlü olan Hamsiköy, yeni yapılan tatil köyü ile doğaya kaçmak isteyenler için ideal. Burada aynı zamanda alabalık üretimi de yapılıyor.

Ayasofya  Müzesi

13. yüzyılda Kral Manuel I tarafından yaptırılan kilisenin yapımında Selçuklu taş işçileri de çalışmış. Kilisede; Adem ile Havva’nın cennetten kovulmaları, tahta oturmuş Meryem, Hz. İsa’nın göğe çıkışı, doğumu, mucizeleri, son akşam yemeği ile cehenneme inişi, vaftiz, İncil yazarlarının sembolleri gibi tasvirler, ayrıca tek başlı kartal, hayali yaratıklar geometrik bitkisel süslemeler ve kuş figürleri bulunuyor. Yapı, çok iyi bir taş işçiliğine sahip. Taş süsleme ve fresk bakımından çok zengin.


Ayasofya


Ayasofya Müzesi

Sürmene-Of

Sürmene’nin tarihi M. Ö. 5. yüzyıla kadar uzanıyor. Sürmene’nin bıçakları çok meşhur. Tipik bir Karadeniz kasabası olan Sürmene’nin 4 km doğusunda, 1800’lü yıllarda inşa edilen sivil mimarinin en güzel örneklerinden olan Kastel Konağı   yer alıyor. 13 km.lik sahil yolu Sürmene’yi Of’a bağlıyor. Of sahillerinde denize girmek mümkün.



Peristera Manastırı (Kuştul  Manastırı)
Trabzon-Maçka yolunun 22 km. sinde Şahinkaya yol ayrımından 14 km. gidildiğinde Peristera Manastırı’na ulaşılıyor. Yapı, Sümela Manastırı’nın küçüğü. 300 metrelik dik bir kaya kütlesinin üzerine kurulu olan manastırın içinde külliyesi de bulunuyor.


Vazelon Manastırı
Kuruluş tarihi tam olarak bilinmiyor. Sümela Manastırı’nın, Vazelon Manastırı’nın gelirleri ile yaptırıldığı söylenir. Üç nefli kilisenin kuzey dış duvarlarında yer alan cennet, cehennem ve son hüküm tasvirlerinin konu edildiği freskler, canlılık ve güzelliklerini halen korumakta.


Vazelon Manastırı

Kızlar Manastırı (Panagia Theoskepastos)
14. yüzyılda, III.Alexios (1349-1390) döneminde, Boztepe’nin güney yamaçlarındaki bir kaya kilisesi etrafına kurulmuş, 19. yüzyılda genişletilmiş. Theoskepastos sözcüğü “Tanrı tarafından örtülmüş ve korunmuş” anlamına geliyor. Günümüzde geniş kütlesi ile ayakta kalabilmiş ender yapılardan biri.



Zigana Yaylası
Zigana, yaz aylarında çim kayağı, kış aylarında kayak turizmine elverişli ender beldelerden biri. 2032 m yükseklikteki Zigana yaylası aynı zamanda her türlü alt yapısı tamamlanmış bir kayak merkezi. Nemli deniz iklimi ile kara iklimi arasında çok ilginç bir coğrafya sergileyen Zigana yaylasından 3 km patika yolla ulaşılan Limli (Saranoy) gölü görülmeye değer.



Uzungöl
1090 m. yükseklikteki Uzungöl, eşsiz doğal güzellikleri ile Karadeniz’in son yıllardaki en gözde turizm merkezlerinden biri. Yaban hayatı bakımından Uzungöl çevresindeki dağlarda ayı, kurt, yaban keçisi, tilki, Kafkas dağ horozu gibi çeşitli hayvan türleri barınıyor. 500 bin m2 alana sahip olan gölde alabalık ve sazan balığı da yaşıyor.


Dik yamaçları ve muhteşem orman örtüsü ile Alplerin güzelliği ile yarışan ve altyapı hizmetleri açısından en donanımlı durumdaki Uzungöl’ün 10 km. güneyindeki Holdizon dağları (3000 m.) ve Balıklıgöl çevresi yaya yürüyüşü ve vahşi doğayı gözlemlemek için son derece uygun.

Rize
Bu tipik Karadeniz şehrindeki 16.yüzyıl İslam Paşa Camii ile Ceneviz kalesinin kalıntıları mutlaka görülmeli. Karadeniz’in en iyi çayı buradan çıkıyor. Rize’nin güneyindeki dağlarda dünyaca tanınan Anzer balı sayesinde tanınan Anzer köyü aynı zamanda botanik özelliği ve yürüyüşlere elverişliliği açısından hoş bir mekan. Anzer ve İkizdere Yaylaları arasındaki İkizdere Kanyonu planör tarzı uçuş sporu için önemli bir nokta. Aynı zamanda, buradan yöreyi kuşbakışı seyretmek mümkün. Rize’nin yanındaki Çayeli, Pazar, Ardeşen, Of ve Fındıklı kasabalarının hepsi astropikal iklimin kesif yeşilliklerinin ve geleneksel dağ evlerinin hakim olduğu yerler.



Zilkale
Fırtına Vadisi’ndeki Zilkale, bölgenin en dikkate değer tarihi eserlerinden biri. İlçe merkezinin 15 km güneyinde, Fırtına Deresi’nin batı yamaçları üzerinde kurulmuş.
Kalenin üzerinde inşa edildiği sarp kaya kütlesi, denizden 750 metre, dere yatağından ise yaklaşık 100 metre yüksekte. Kalenin 14.- 15. yüzyıllara ait olduğu tahmin ediliyor.



Kaçkar Dağı
Doğu Karadeniz bölgesinin en yüksek dağ silsilesinden olan Kaçkar dağlarında (3972 m), dağ tırmanışları için Türkiye’nin en uygun trekking parkurları bulunuyor.


Yürüyüş Turları
Çamlıhemşin, dağ yürüyüşçülerinin en gözde parkurlarından biri. Çamlıhemşin’de organize grup ya da yerel rehberle, katırlı ya da katırsız, çadırlı ya da pansiyon konaklamalı yürüyüş turları düzenlemek mümkün.

Artvin
Artvin, yöreye has eski Türk evleriyle şirin bir şehir. Her Haziran’da, turist grupları ile parlak giysili yerliler, Kafkasör festivalinde bir araya geliyor. Boğa güreşleri kutlamaların en ilgi çekici etkinliği. Çoruh nehri raftinge en uygun nehirlerimizden.

Dört Kilise
Çevresindeki yapı kalıntıları ile bir manastır kompleksine ait olduğu anlaşılıyor. Batı Gürcistan hükümdarı David Magostar tarafından yapılmış.


Yayla Şenlikleri
Yayla şenliklerinin kökeninde Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yaygın bir gelenek olan “Otçu Göçü” yatıyor. Genellikle Perşembe ve Cuma günü yaylaya götürülecek yiyecek ve giyecekler paketlenerek yolculuğa çıkılırmış. Gelenek gereği, yolculuk sırasında pınar başlarında mola verilir, yemekler yenir, içkiler içilir, türküler söylenir, horonlar tepilirmiş. Bu yöresel geleneklerin kaybolmaya yüz tutması üzerine eski günleri tekrar yaşatmak amacıyla “Yayla Şenlikleri” düzenlenmeye başlanmış ve büyük ilgi görünce, genişleyerek devam etmiş.